Sarılmak

257 6 0
                                    

Melis beni nasıl ikna etti bilmiyorum. Ama kendimizi barlar sokağında bulduk. Melis yaşı nedeniyle hiç gidememiş. Yanında benle gidebileceğini iddia etti. Bende sıkıntı çıkarırlar dedim ama şansımıza çıkarmadılar. Güzel bir mekanda oturduk içiyoruz. Ben içki konusunda iyiyimdir. Öyle hemen kafa bulmam.

Küçüklüğümden geliyor bu özelliğim. Lise dönemlerinde aşırı meraklı arkadaşlarım vardı. Hepimiz ailelerimizden gizli içerdik. Onlar saçma sapan sarhoş olurlardı. Ama ben onları korumak için abartmazdım. Yada abartsam da yavaş olurdum. Bu sayede kafam çakır olsa da kendimi ve arkadaşlarımı kontrol edebilirdim.

Sonra ne mi oldu, o arkadaşlarımın hepsi bugün içip duruyorlar. Bense öyle nadiren kafama estiğinde bir iki kadeh. Ama bugün Melis abartmak istiyor. Ve nedense o liseli kızı geri getirdi. Bende ona uyuyorum.

Melis in kafası daha gitmedi. Ama bu hızda devam ederse gider. Öğrencimle böyle bişey yapmam doğru mu cidden ya!? Amaaan en fazla ne olabilir ki...

Masamıza bir adam oturdu.
"Nasılsınız kızlar, bu güzel günde size eşlik edebilir miyim" dediğinde Melis kahkaha atıp "tavsiye etmem" dedi. Bu yaptığı kafasının gitmeye başladığının işaretiydi tabiki.

Adam uzun süre boş yaptı. Umursamadan gitmesini bekledim. Yüz vermedim ama sıkıntı da çıkarmadım. Melis in zaten umrunda değildi. İçip içip bişeyler anlatıyordu. Evet ikisi de boş yapıyordu.

Açıkçası Melis in ne anlattığını da umursamadım pek. Okulda hoşlandığı bir çocuk mu ne varmış, ondan bahsetti durdu. Dikkatli dinlesem kim olduğunu da anlardım da, dediğim gibi umursamadım.

Melis in iyice abarttığını ve benim de beynimde ki uyuşukluğun kontrol kaybına dönüştüğünü fark ettiğimde kalkmaya karar verdim. Biliyorum biraz geç kaldım ama verdiğime şükreder misiniz.

"Melis hadi gidelim"
"Yaaaa takılıyorduk ne güzel"
"Hadi Melis" diyip koluna girdim. Hesabı ödemeye yeltendiğimde adam benden önce davrandı. Tip tip yüzüne baktım ama işime de geldi. Zaten düşünme yetim azalırken kafama bunu takmadım.

Melis i alıp çıktım. Eğlenmek için ayırdığım paraya dokunmamış olduğumu fark edince taksi çağırmanın en mantıklısı olduğunu düşündüm. Evet biliyorum zor bulucam. Ama dönüş yolunu kolaylaştıracağı da kesin. Kararımı verdiğime göre taksi çağırma vakti.

Adam telefonumu elimden alınca öylece kalakaldım.
"Taksi çağırıcaktım, versene şunu be"
"Biliyorum, o yüzden aldım telefonunuzu. Ben bırakabilirim sizi. Hem bu saatte taksi bulamazsınız"
"Üff ver şunu. Sana mı kaldık be, özel araba istesek Samet i arardık. Gerçi nasıl ulaşacağımı da bilmiyorum ama... off ne diyorum ben be. Sanane bunlardan. Ver şu telefonumu, bak işine sonra da"

Adam umursamadan sadece güldü. Sonra bir araba yanımızda durdu. O da kapıyı açıp eliyle içini işaret etti. Melis tam binicekken kolundan tutup çektim onu. Adama ters ters bakıp telefonumu versin diye elimi uzattım.

Adam elimi tutup beni arabaya doğru çekti.
"Napıyorsun be! Ver şu telefonumu sonra da bas git. Bıktım be dediği olsun diye her boku yapan erkeklerden!"
"Hadi ama. Bin işte, evine bırakıcam alt tarafı. Yanlış bişey yapmayacağım merak etme"

Tam bişey dicekken adam bir anda beni arabaya itip kapıyı üstüme kapa... dur kapatamadı. Biri adama kafa attı.

Bu sırada Melis de yere düşmüştü. Hemen arabadan çıkıp Melis i kaldırdım. Sonra adama dönünce Samet olduğunu gördüm. Yine çok sinirliydi. Bana bakışları o kadar korkunçtu ki. Nefret ediyorum bu hallerinden.

Bazen çok güzel bakıyor bana. O kadar güzel ki hemde, onu sevdiğimi haykırmak istiyorum. Ama bazen de o kadar korkunç oluyor ki, işte o anlarda sevgimi haykırmak istememe rağmen nefretimi haykırıyorum. Keşke ondan nefret etmemi sağlamasaydı. Belki o zaman sevebilirdim onu.

Yaşamak İçin Ne Gerekiyorsa OHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin