Oyun

75 3 15
                                    

Hatırlatma...

Beni soktuğu odada sadece bir sandalye ve dolap vardı. Saçlarımı bırakıp kapıyı kilitlediğinde sadece sürünerek kendimi geri atıyordum. Bana ne yapacağını bilmiyordum. Samet i böyle anlarda sakinleştirmek için aklıma birçok fikir gelirdi. Ama Aras a karşı aklıma hiçbir şey gelmiyordu. Şu ana kadar gözümde hep her şeyi dalgaya vurabilecek eğlenceli bir karaktere sahipti. Ama şu an beni öldürecek gibi duruyordu.

Hatırlatma bitti...

"Aras ben çok özür dilerim... nolur bırak beni"
Yüzüme dikkatlice bakıyordu. Ne kadar korkunç gözüktüğünün kendi de farkındaydı. Ama bu umurunda değildi. Hatta hoşuna bile gidiyordu.

"Bu oyunu oynamak istemiyorsun öyle mi, o zaman senle yeni bir oyun oynayalım ne dersin"
"Aras nolu-"
"Şşş boş yere yalvarma. Oyunumuzun adı, acaba Samet beni kurtarabilecek mi olsun, ne dersin"
"Yapma... lütfen"
"Bak şimdi, oyunu şu şekilde oynayacağız"

Cebinden telefonunu çıkarıp bir köşeye fırlattı.
"Ben seni döve döve öldüreceğim, sende bu ölümden kurtulmaya çalışacaksın. Bu sırada da şurada gördüğün telefonu kullanarak Samet den yardım almaya çalışabilirsin. Ama bir detay var. Telefonun bir şifresi var. Ve onu bulmak için beni biraz tanıman yeterli olur. Yani ölmekten kurtulmaya çalışırken bir yandan da beni tanıman gerekicek. Ha bir de, eğer o telefonu polisi aramak için kullanmayı planlıyorsan işe yaramaz, haberin olsun"

Sözleri bittiğinde karnıma attığı tekme ile beni duvara yapıştırdı.
"Anlamadığın bir kısım kaldı mı"
"Yapma nolur... özür dilerim... lütfen"
"Anlamadığın bir kısım var mı"
"Lütfen"
"Son kez soruyorum. Anlamadığın bir kısım var mı"

Yalvarmamın işe yaramayacağını anladığımda onu oyalamaya karar verdim.
"Var"
"Hmm... neresi"
"Şey... ben... oynayamam bunu... ya senden nasıl kurtulabilirim... nolur yapma"
"Oyalama planın tekrar yalvarmaya geçti anlaşılan. Neyse bunu anladım olarak kabul ediyorum. Oyun başladı" diyip göz kırptığında kendimi telefona attım.

Ama haklıydı şifresi vardı. Hemen polisi aramaya yeltendim. Ama cidden aranmıyordu. Nasıl bir telefon polisi arayamaz ki!?

Telefonu elimden alıp köşeye fırlattı.
"Ha bir de demeyi unuttum. Telefona sen dokunmadığın sürece dokunmayacağım. Ama sen her aldığında senden almama izin verirsen bir köşeye fırlatacağım. Yani inşallah sen işini halletmeden işlevsiz hale gelmez. Yoksa ölmek zorunda kalırsın"

"Nasıl bir psikopatsın sen"
"İşimi eğlenceli yapmayı severim diyelim"
Yediğim yumrukla yere yapıştım. Cidden beni öldürecek, hemde döverek. Nasıl kurtulacağım ben bundan!? Nolur biri yardım etsin, ölmek istemiyorum.

Yediğim ikinci yumrukla kendime gelmem gerektiğini anladım. Oyununu kazanmadan beni bırakmaz bu psikopat. Hayatım boyunca oyunlarda hep bir şekilde kazanan olmuştum. Bu sefer de kazanacağım. Burada, bu şekilde ölemem. Ölümüm bu kadar kötü olamaz. Öldüğümü öğrenenlere ne diyecekler, oyunu kaybetti öldü. Yok daha neler, Kore dizisi mi çekiyoruz burada.

Zorla ayağa kalkmaya çalıştığımda diz kapağıma vurması ile acı içinde yere düştüm. Bir anda aklıma gelen fikirle dolaba yaklaşmayı hedefledim. O dolap boş değildir. İllaki içinde bir şey vardır. İçindeki şey her ne ise işime yarayabilir.

Yüzüne bir süre baktığımda yüzüme bir tekme attı.
"Hiçbir şey yapmayacak mısın cidden"
Ona cevap vermeden bacağını yakaladım. Ardından ısırmaya çalıştım ama ayağını sarstığı an duvara yapıştım.

İşte hedefimde tam olarak buydu. Artık dolaba daha yakınım. O üstüme yavaşça gelirken ben hızlıca dolaba ulaştım. Kapağını açtığımda "güzel fikir" dedi. Ama onu umursamadan işime yarayacak bir şey aramaya başladım.

Yaşamak İçin Ne Gerekiyorsa OHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin