Telafi

1.9K 27 4
                                    

Bir kaç gündür hikayemin okunmasını bekledim. Ama bir kişi bile keşfetmedi o yüzden bende bir önceki hikayemde olduğu gibi sadece yazacam. Ne zaman keşfedilir önemsemeden yazmaya devam.

(Berfin)

Odaya girdi. Ben yine bişey yapıcak diye korkarken yanağımı okşayıp yatağın kenarına oturmayı tercih etti. Kendimde bulduğum cesaret kırıntısıyla yüzüne bakmayı bırakmadım. Ve ilk kez soru sordu bana.

"Saat kaç tahmin edebiliyor musun"
Neden sordu ki bunu, bişeyden mi şüphelendi, ne oluyor ya!? Nasıl bakıyorsam kızdı.
"Bakma şöyle, soruma cevap ver!"
"Bilmiyorum" diyebildim sadece. Aslında onla bi çok kez konuştum. Ama bu konuşmalar hep o beni tecavüz ederken yada ettikten sonra oldu. Yani bana yapıcak bişeyi kalmadığı anlarda. Ayrıca çoğunlukla ben soru sorarak başlatırdım. Ama şu an hazırlıklı değilim.

Ayaklarımı çözdü. Sanırım banyo yaptıracak çünkü tamamen çözdü. Onları çözerken de "şu an saat gece 3 civarında ayrıca 1 yıldır da buradasın belki merak ediyorsundur" dedi.

Bir yıldır burda mıyım cidden, acaba ne kadar daha burda kalıcam, dur ne yapıyor o!?

Ellerimi çözdü, hemde tamamen. Şaşkın gözlerle ona bakınca "dayanıklısın senin kadar bağlı kalan başka biri çoktan kangren olmuştu" dedi. Bileklerime baktı. Sonra "bi yere kıpırdama" diyip kapıya gitti. Kapıyı tam açıcağı sırada "o yataktan kalkarsan verdiğim kararın yanlış olduğunu bana söylemiş olursun, o yüzden sakın kalkma" diyip açtı ve gitti. Ama kilit sesi duymadım. Kilitlemedi mi!?

Kalkmalıyım. Tamam uyardı beni. Ama fark bile etmez. Geri döneceğine bile inanmıyorum. Bi çok kez hemen gelicem diyip çok uzun süre gelmediği zamanlar oldu.

Odada biraz gezdim. Sürekli bağlı olduğum İçin kaçacak yerin olmadığını biliyordum. Ama tuvalette ve odada hiç açmadığı iki yer vardı. Oralara baktım. Odadakini doğru tahmin etmişim pencereymiş. Dışarı bakmış oldum. Ve bir caddede olduğumuzu anladım. Pek işlek değil. Baktığım sürede hiç araba görmedim. Ama beklediğim gibi ormanlık bir alan da çıkmadı. Camdan atladın dimi derseniz. Tabiki hayır. Çok yüksek ve yeni öğrendiğime göre bir yıldır hiç hareket etmemiş gibiyim. Yani mantıklı bir hareket olmazdı. Tuvalete baktım. Ama orda da kapalı olan yer havalandırmadan başka bişey değildi. Ve fare falan olmadığım için oraya da girmedim.

Tam kapıdan çıkacağım sırada içeri girdi. Kahretsin boş yere zaman harcadım ve bir de yakalandım mı, hayır ya. Kapıyı açtığı an içeri girdi. Elinde tepsi vardı. Bana yatağa geçmemi söyledi. Hemen dediğini yaptım. Ama korkuyorum, kesin çok sinirlendi.

Yanıma oturup elimi aldı. Tepsiden bir merhem aldı ve bileklerime sürmeye başladı.
"Neden ayaktaydın" sustum sadece sustum. Ne diyebilirim ki!?
"Cevap ver!" tamam bu sesi iyi tanıyorum. Sinirlerimi zorluyorsun demek bu.
"Uzun süre gelmedin... ne yaptığını merak ettim... yani... sana bakıcaktım sadece" yalan konuştuğumu çok mu belli ettim, bilmiyorum. Ama seçeneklerden en iyisini seçtim.

Gülümseyip bileklerime merhem sürmekten başka bişey yapmadı. İşi bitince sargı beziyle bileklerimi sardı. Sonra konuşmaya başladı.

"Bak zaten bugüne kadar bi çok kez senle konuştum. Ama şimdi her şeyi kendi açımdan sana anlatıcam. Ben... iş adamıyım. Şirketlerde öyle basit kurulmuyor. Tabi babadan gelme bir paran yoksa. Benim yoktu. O sırada da abi dediğim insanlarla tanıştım. Uyuşturucu satıyorlardı. Elimden tuttular. Şirket açma işinde baya yardım ettiler. Tabi karşılığında bende onlara yardım ettim. Daha iyi alanlarda satıcılık yaptılar. Aslında hiç başlamamıştım. Ama bi noktadan sonra bende kullanmaya başladım. İşlerimi aksattı bu durum. Her sorunumda olduğu gibi abi dediğim insanlardan yardım istedim. Onlarda işlerimin kötü gitmesi onlara da zarar vereceği için bana yardım ettiler. Bırakma konusunda en iyi yol başka bir alışkanlık edinmekmiş. Bir sürü şey denediler. Ama hiç biri bana yaramadı. O dönemlerde sattığım salaklardan biri malı kardeşine vermemi söyledi. Bende verdim. Tabi asla kullanmaması konusunda sertçe uyardım. Ve o uyarılarım sırasında seni gördüm. Gördüğüm an seni istedim. Bana karşılık vermemen de isteğimi artırdı. Sonra da aklıma müthiş bir fikir geldi"

Bi anda sustu. Bana bakmaya başladı. Yüzümü okşadı. "Tabi seni hiç elde edemedim" dedi sessizce. Sonra gözlerime baktı. "Beni hiç kendi isteğinle istedin mi" dedi. Neden bilmiyorum ama ona doğruyu söylemek istedim. Ve başımı hayır anlamında salladım. Evet bu doğru olandı. Hiç bir zaman onu istemedim. Hatta onu istiyormuş gibi yaptığım anlarda bile tek hedefim yaşamaktı.

Bu tepkimle yüzümü okşayan eli yüzümü sıkmaya başladı. Sonra bi anda elini çekip konuşmaya devam etti. "O zamanlar o aklımla müthişti ama şu an yanlış olduğunun bilincindeyim. Yeni alışkanlığım sen olucaktın. Oldun da her uyuşturucuya ihtiyacım olduğunda sana geldim. Hatta o kadar salaktım ki kendimi bastırdığım tek şey senin başkalarına da bi çok kez verdiğindi. Ama sonra dan yavaş yavaş geri gelen aklım senin bana her yalvarışında dediklerini bana hatırlattı. Sana bu kadar acılı günler geçirttiğim için özür dilerim. Telafi edicem. Ama önce sana güvenebileceğimi bana göstermen gerek. Bunun İçin de bi süre daha tutsak yaşayacaksın. Tabi burdan daha konforlu olucak"

Ayağa kalktı. Ve kalkmam için elini uzattı. Elini tutmadan kalktım. Bu cesaret nerden geliyor diyebilirsiniz. Ama cevabını bilmiyorum, sadece geldi işte. Kapıyı açıp geçmem için işaret etti. Koşarak kaçsam mı diye düşündüm. Ama sonra yakalayabileceğini fark ettim ve düzgünce çıktım. Çıktığım an kolumu tuttup yürütmeye başladı. Büyük bi evdi sanırım burası. Dışarı çıkınca bir arabaya bindik. Sonra da bana bir hap verdi.

"İç"
"Asla" diyince güldü.
"Saçmalama seni bağımlı falan yapmayacam. Sadece uyku ilacı yolu öğrenmeni istemiyorum. Basit bir şekilde bayıltmaya da tercih edebilirdim. Ama ben yaşadıklarını telafi etmek istediğim için biraz uyumanı istiyorum. Ayrıca merak etme ilk kez içmiyorsun" bi dk ne dedi o, ilk kez içmiyorsun da ne demek, kaç kere verdi o şeyi bana!?

"Uyumakta zorlandığın zamanlar yemeklerine katıp veriyordum. İç artık şunu!"
Sesini yükseltince korkup elinden aldım. Ve hemen içtim. Neden bilmiyorum ama bayılmak istemiyorum.

Arabayı çalıştırmadı. Sanırım uyumamı bekledi. Gözlerim yavaş yavaş kapandı. Ve en sonunda uyuyakaldım.

...

Uyandığımda bir yataktaydım. Ama ellerim bağlı değildi. Kalkıp kapıya yöneldim. Ama kapı kilitliydi. Bende etrafa bakınmaya başladım. Oda sıradan bir odaydı. Bir artısı yoktu. Eski odam kadar iç karartıcı değildi. Ama çokta iç aydınlatıcı değildi. (Odanın görüntüsünü size bırakmak istedim. Hayal gücünüz ne diyorsa o) Pencereye gittim. Perdesini açıp dışarıyı inceledim. Yerden baya yüksekteydik. Bir dk ne yani apartman mı burası. Oha karşıda da bir apartman var. Yolda hemen önünde ve arabalar geçiyor. Yani cırlasam beni duyarlar öyle mi!?

Kapı sesiyle arkamı döndüm. Karşımda Samet i görünce kendimi açıklama gereği duydum.
"Etrafa bakmak iste-" bi anda sözümü kesti.
"Sorun değil bakabilirsin. Kendini açıklamana gerek yok. Yaptıklarını telafi etmeye çalışan taraf benim" diyip ekledi. "Yemek ister misin" bana mı sordu bunu. Normalde o ne zaman isterse o zaman verirdi. Bişey demediğini fark edince "mutfak... yada sen bulursun. Zaten oraya gelene kadar odaları gezmek istersin. Durma gez. Bende masayı hazırlayım" diyip kapıyı açık bırakarak gitti.

Korkarak da olsa odadan çıktım. Odanın karşısında bir oda daha vardı. Oraya girdim hemen. Burası sanırım onun odası. Belki bişey bulurum diye içeri girdim. Çalışma masasını açtığımda saçma sapan dosyalardan başka bişey yoktu. Ve üzgünüm, ben dedektif değilim, bir yerleri karıştırıp ipuçları bulmakla uğraşamam.

Odadan çıktım. Benim olduğum oda ve bu odanın ortasında duran kapıya girdim. Burası da tuvalet. Burdan da çıktım ve tam karşımda duran dış kapıya gözüm gitti. Oraya kadar bi çok kapı vardı ama orası benim kurtuluşum.

Hemen koşarak kapıya gittim. Ve hayır kilitli değil. Kapıyı açıp çıktım. Çığlık atarak merdivenlerden aşağı koşmaya başladım. Beni yakalayamaması gerek, olmaz. Yakalanırsam yapacaklarını düşünmek bile istemiyorum, korkunç.

...

Yaşamak İçin Ne Gerekiyorsa OHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin