Melis (2)

286 5 0
                                    

Garson dan bir melisa çayı bir de normal çay istedim. Getirdikten sonra bir daha yanımıza uğramadılar. İstediğim de bundan başka bişey değildi zaten.

"İç biraz, sakinleşirsin" dediğimde bir yudum aldı Melis. Daha fazla soru sormak istemedim. Ama anlatmasını da istediğim için bakışlarımı üzerinden çekemedim.

O da en sonunda bu halimi anlayıp "anlatmam gerekiyor dimi" dedi.
Hemen "eğer istemiyorsan hayır ama anlatsan hoşuma gider, hem biraz rahatlarsın" dedim.

Derin bir nefes alıp anlatmaya başladı.
"Babamla kavga ettim sabah ezanına doğru. Evden kovdu beni. Zaten sık sık olur bu. Biraz dışarda gezerim. Gece olduğunda da bir arkadaşımda kalırım. Eğer sonra ki gün okul varsa şanslıyım. Yoksa bir gün daha kalıcak yer bulmam gerek. Şimdi okul varsa niye şanslısın dersiniz kesin, onu da söyleyim. Okul çıkışlarında babam alır beni genelde. Gururuma yedirip de o çağırmadan eve dönmem. Ama babam okula gittiğimi görünce en azından para harcadığı yeri aksatmıyorum diye mutlu olup eve getirir beni"

Susup derin bir nefes aldı. Çayından bir yudum daha alıp devam etti.
"Zaten herkese bu kadar iyi olma sebebim bu. Öyle sürekli aynı kişide kalırsam dikkat çeker. Sorgulayıp derdimi öğrenmek ister. Her bu durumu yaşadığımda başka birinde kalırım ki kimse gerçeği öğrenemesin. E bunun içinde çok fazla kişiye güven vermem gerekiyor. Ne hayat ama dimi" diyip gülümsedi. Bense hiç bişey demeden dinlemeye devam ettim. Hayatını dalgaya vurup yaşadıklarını hafifletmeye çalışıyordu. Her zor durumda ki insan gibi. Ama buna izin vermek istemedim o an.

Tekrar çayını içip devam etti.
"Bugün sabah etmem gerekti. Bir bankta uyudum. Normalde bu kadar erken saatlerde olmaz kavgalarımız. En azından bir yerler açık olur. Salak salak gezerim ortalıkta. Ama bu kadar erken olunca bir bankta oturdum işte. Uyku bastırınca da biraz uyumak istedim. Bir adamın vücudumu ellemesi işe uyandım. Başta iyi niyetli beni uyandırmaya çalışan biri sandım. Ama sonra pis bir tacizci olduğunu anladım. Ondan uzaklaşmaya çalışsam da bırakmadı beni... çığlıklarıma bir kadın yetişmese ne olurdu bilmiyorum... bilmekte istemiyorum" cümlesi bittiği an tekrar ağlamaya başladı.

Yerimden kalkıp hemen sarıldım ona.
"Polise gitmek ister misin" dediğim an "asla!" diye bağırdı.
"Tamam sakin ol. Sadece bir teklifti. Ama nedenini açıklarsan sevinirim" dediğimde bana sıkıca sarılıp "eğer ailem bunu öğrenirse adımı orospuya çıkarır ve beni bir daha eve almazlar, zaten sevilmeyen çocukken birde bunu çekemem" dedi.

Çayını bitirdiğinde onu evime getirdim. Banyo yapması onu biraz olsun rahatlatır diye düşünerek "banyoya girmek ister misin" dedim. Anında "evet çok isterim" dedi. Bende onu banyoya sokup giyiceği bişeyler ayarladım.

Banyodan çıktığında ona ayarladıklarımı giyip yanıma geldi.
"Melis, sen istemediğin sürece bu olayı kimse bilmeyecek. Ne zaman istersen benle konuşabilirsin. Ayrıca bundan sonra seni kovduklarında arkadaşlarına gitmek yerine bana geliceksin. Sırf bir gün işine yarar diye kimsenin seni kullanmasına da izin vermiyeceksin. Anladın mı" dediğimde bana tekrar sarıldı.

Biraz sohbet ettikten sonra onu yatırdım. Annesinin karnında iken ikizi varmış. Doğum sırasında onun ölümüne sebep olmuş. İkizi erkekmiş, babası da oğlunu öldürdü diye kızına nefret beslemiş. Annesinin zaten hiç bir şeye sesi çıkmazmış. Melis in tek güvencesi babasının ona okumak konusunda her imkanı vermesiymiş. Babası bir oğlu olmadığı için iş konusunda ona kaldığını ve en iyi şekilde her şeyi öğrenmesi gerektiğini söyleyip duruyormuş. Yemin ederim ne kadar geri kafalı insanlar var ya.

Kapı çaldığında gidip kapıyı açtım. Samet den başkası değildi gelen. Hiç bişey demeden içeri girdi. Salona geçtiğinde bana bakıp "neden beni aradın" dedi. Bende karşısına oturup durumu anlattım.

"Tamam, hallederim" dediğinde ne demek istediğini anlamadığım için salak salak ona baktım. Halime gülüp "ya şu adamı bulur cezasını keserim onu diyorum" dedi. Bende hemen "ya ben sadece Melis in yanına gitmek için seni aradım. Arabaya ihtiyacım vardı o kadar. Sakın aptalca bişey yapma" dedim.

Beni umursamadığı her halinden belli oluyordu. Bir anda ayağa kalkmasıyla irkildim. O ise bunu umursamadan mutfağa gitti.
"Ne yapıyorsun ya" diyerek peşinden gittim bende. Su aldığını görünce salak salak ona baktım. İçtikten sonra "ne var susadım" diyip güldü. Gözümü devirip Melis in yanına gittim bende.

Ne yapıyor diye kontrol etmek istedim. Uyuyordu. Yaşadığı şeyleri hak etmemiş bir kız daha. Ve ben ne olursa olsun onun dik durmasını sağlayacağım. Kendimi koruyamadım ama onu koruyacağım.

Samet arkamdan sinsice gelip "deli anneler gibi nefes alış verişini de kontrol et istersen" dedi. Bir anda sıçrayıp ona döndüm.
"Ya deli misin ne sessiz sessiz geliyorsun" dediğimde gülüp yüzünü yüzüme yaklaştırdı.
"Çok güzelsin, öpebilir miyim" dediğinde düşünmeden kafa attım ona.

Burnunu tutup geri çekildi. Canının acıdığı her halinden belliydi. Ama gülüp duruyordu. Burnunu bıraktığında kanadığını fark ettim. Oha o kadar sert vurmamıştım ki.

Umursamıyor gibi yaparak mutfağa girdim. Peçete uzatıp "etrafı kan yapma, sonra temizlemesi için birilerini yolluyorsun" dedim. Yine sırıtıp peçeteyi aldı. Burnunu sildi ama çokta umursuyor gibi durmuyordu.

Sandalyeye oturup "bir kahveni içerim" dedi. Yüzüne sertçe bakıp "sana sadece zehir veririm" dedim.
"Tamam ben yaparım öyleyse. Sen otur" diyip beni yavaşça kalktığı sandalyeye oturttu. Sonra da ciddi ciddi yapmaya başladı.

...

Dün Samet aşırı ilgiliydi. Hatta Melis uyandıktan sonra ona da iyi davrandı. Kendini benim sevgilim olarak tanıttı. Bende bozamadım. Melis de klasik bir liseli olarak o gittikten sonra on saat dedikodu yaptı benle. Hayır varya Samet i tanımayıp Melis den dinleseniz direkt aşık olursunuz.

Gece olunca da onu kendi yatağımda yatırıp ben salonda uyudum. Buna ne kadar karşı gelse de bu evin reisi olduğumu ve ben ne dersem o olucağını söyledim. O da en sonunda ikna oldu.

Mutfaktan gelen seslerle mutfağa girdiğimde Melis in kahvaltı hazırladığını gördüm.
"Ben yapardım" dediğimde gözlerini kısıp yüzüme baktı. Sonra da önüne döndü. Bende bu hareketine gülüp masaya oturdum. Çayları koyup o da oturdu.

Bir öğrencimle bu yakınlığa ulaşacağımı söyleseler hayatta inanmazdım. Ama dünden beri abla kardeş gibi takılıyorduk.

Kapı çalınca Melis benden önce kalktı. Bende hemen peşinden gittim. Kapıyı açtığında Samet ve bir adam vardı. Ama adamı ensesinden tutuyordu. Ve adam titriyordu. Melis onları gördüğü an geri adım attı.

Samet adamı içeri atıp kendide içeri girdi. Peşinden de kapıyı kapattı.
Samet "Melis sakin ol, kötü bişey olmayacak. Dün Berfin bana olanları anlattı. Senin polise gitmek istemediğini de söyledi. Bende bu konuyu kendi yöntemlerimle çözmek istedim. Nasıl olsa böyle şeyler çözülmeli dimi" dediğinde Melis şaşkınca ona bakmaktan başka bişey yapamadı.

Sonra Samet adama tekme atınca adam hemen Melis den özür dilemeye başladı. Melis en sonunda adama "Sus!" diye yükseldi. Adam susunca da devam etti.

"Ya siz şaka mısınız, böyle bir olay özürle mi çözülür. Ama çok merak ediyorsanız söyleyim. Bu piç kurusunu beni sikseler de affetmem" adam Melis in bu sözünün ardından "sikiyim de deneyelim istersen" diyince Samet den önce Melis yüzüne tekme attı.

"Bana bak! Beni en savunmasız anımda gördün diye kolay lokmayım sanma. O sikini alır götüne sokarım senin, aptal herif!" diyip bir tekme daha attı. Ardından Samet gülümseyip "affetmiyorsun yani" dedi. O da "tabiki affetmiyorum, mal mısın sen!" diye bağırdı. Samet bunu duyduğu an adamın kafasına sıktı. Melis in gözleri kocaman açıldı ama ağzından tek kelime çıkmadı...





















Ne oluyor lan!?

Birkaç bölümdür kitap neden okunmuyor acaba. Hayır yani olmaz ki böyle. Biliyorsunuz normalde umursamadan bölüm atarım. Aslında şu anda da umursamadan atıyor gibi gözüküyorum. Ama umursuyorum yani. Alıştırdınız beni birlikte okumaya. Sonra bir anda yok oldunuz. Olmaz ki böyle canım.

Lütfen okumaya devam eder misiniz... 👉👈

Vote ve yorum yapmayı unutmayın. İyi okumalar😋

Yaşamak İçin Ne Gerekiyorsa OHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin