Zeka

126 3 5
                                    

Arkadaşlar ben bir şey fark ettim. Bölümleri durmak bilmeden yazıyorum. Acayip güzel gidiyor kitap. Ama hani taslaklar ciddili doldu. Ve sizinde acilen bana yetişmeniz gerek. Ama bir anda hepsini de atamam. Yavaş yavaş atınca da yazmaya devam ediyorum. Ne yapacam bilmiyorum. Bunu niye sizle paylaştığımı hiç bilmiyorum. Öyle işte satır arası yorumlarınızı eksik etmeden okursanız sevinirim. Şimdiden iyi okumalar.

(Melis)

Saatlerdir burada duruyordum. Kimse gelip gitmedi. Kerim e kaç milyon kez bağırdığımı bilmiyorum. Burada hareketlerim kısıtlı bir şekilde durmak en büyük işkenceydi.

Kapının açılması ile Ayaz ı görmem bir oldu. Perişan bir haldeydi. Yüzü gözü ter içinde, gözleri kıpkırmızı ve aşırı halsiz gözüküyordu. Resmen sokakta görsem pis sarhoş diyeceğim insanlardan bile beter durumdaydı.

Bana sarılmaya başladığında sonunda buradan çıkacağımı anladım. Buna mutlu olmuştum ama Ayaz ın acilen banyo yapması gerekiyordu.

Ellerimi çözerken konuşmaya başladı.
"Bunları yaşadığın için çok özür dilerim. Sana bunları yaşattığım için çok özür dilerim. Kendimden nefret ediyorum. Nolur beni affet"

"Ayaz sakin olur musun, bu kadar kötü bir şey yaşamadım. Tamam mükemmel değildi ama abartma. Ayrıca benden kötü duruyorsun, git bir banyo yap"

Kerim gülerek yanımıza girdi.
"Kız doğru söylüyor, sen buraya gelmeden hiç aynaya baktın mı"
"Abi delirtme beni, Melis den başka bir şey düşündüm mü sence ben"
"Tamam, gördün işte. Git bir banyoya gir"
"Abi-"
"Ayaz git banyo yap. Biz Melis ile biraz konuşacağız"

Ayaz alnımdan öpüp banyoya yöneldiğinde Kerim e döndüm. Ne konuşacaktık ki!?

"Gel hadi"
Bir şey demeden onu takip ettim. Salona girdiğimizde koltuğa oturup bana da oturmamı işaret etti. Karşısındaki koltuğa oturmadan önce masadaki suya uzandım. Ama beni durdurdu.

"O su değil, susadıysan mutfakta var"
"Bir şeyiniz de normal olsun be"
"Söylenme, söylenme"
Üstümde korku kalmamıştı. Buraya gelirken korkudan ölmek üzereydim ama nedense şu anda Kerim bana masum taraf gibi geliyordu. Tabi bu yalnız kaldığım sürede düşündüklerimle alakalıydı.

Su içip yanına döndüğümde konuşmaya başlayacaktı ama sözünü keserek buna engel oldum.
"Tamam, sen yalanlarını sıralamadan önce ben konuşacağım. Orada durduğum sürede sana beni çıkarman için bağırmaktan başka şeyler de yaptım, mesela düşündüm. Ve düşününce bana dediğin şeyler dank etti. Sen o masada alay konusu olduğun için değil. Aslında Furkan ile aynı katagoride olmana rağmen sana daha az saygı duyulduğunu düşündüğün, yani benim çok iyi anlayacağım şey olan küçümsenme duygun yüzünden sinirlendin. Buraya kadar doğru gidiyorsam göz kırpabilirsin"

Susup göz kırpmasını bekledim ama o hiçbir şey demeden dinlemeye devam etti.
"Sen şimdi bunları nereden bildiğimi merak ediyorsundur. Hemen cevap veriyim, Ayaz ile konuşurken anlatmıştı. Siz Furkan ile çocukluk arkadaşıymışsınız. Sonra yanınıza Aras ve Ayaz gelmiş. Onları kardeşiniz bilmiş ve sahiplenmişsiniz. Aslında Furkan ın da bir kardeşi varmış ama aralarında bir anlaşmazlık olmuş. Hikayenin bu kısmının detayını bilmiyorum. Yani anlatması için ısrar etmiştim ama ne Furkan ın ne de Samet in kardeşi ile aralarında geçen muhabbeti anlatmadı"

Tekrar susup tepki vermesini bekledim. Sonra devam etmek için Ayaz a bakındım. Bu hareketimi anladığında "banyoda sızmıştır o kesin" dedi. Bende gülümseyerek devam ettim. Hem böylece beni ciddiye alarak dinlediğine de emin oldum.

"Sen şimdi bildiklerimi Berfin de biliyor mu diye merak ediyorsundur. Şöyle söyliyeyim, benim bildiğim her şeyi o, onun bildiği her şeyi de ben biliyorum. Ama ikimizinde öğreneceği bir ortam olmadığı sürece bildiğimizi çaktırmıyoruz"

Bu duruma kızıp kızmadığını kontrol etmek için bir süre yüzünü inceledim. Ama mimik oynatmama konusunda ısrarcı olunca devam ettim.

"Neyse işte, Aras sana daha yakınken Ayaz Furkan a daha yakın olmuş. Siz aslında ikizleri bölüşüp eğitmişsiniz. Sonra hayatınıza Samet girdiğinde işler değişmiş. Normalde para kaynağı senden başkası değilmiş. Zekan sayesinde şu salak işinizi ilerletiyormuşsunuz. Ama Furkan bu konudan hep şikayetçiymiş. Bir şekilde seni geçmek istiyormuş. Zaten karakter bazıyla da sana üstünlük taslamayı severmiş. Sonra Samet hayatınıza girdiğinde para kaynağı o olmuş. Ve Furkan onu kendi tarafına çekmiş. Sende küçümsenmenin yanında dışlanmaya da başlamışsın. Bu durum seni o kadar sinirlendirmiş ki Furkan ı etkisiz hale getirdiğin birçok zaman olmaya başlamış. Ama Furkan bunu fark edip derdini paylaşmanı istediğinde ortalık sakinlemiş. Sen derdini anlatmışsın o da seni küçümsemeyi bırakmış. O çok istediğin saygıyı hepsinden almışsın"

Bir süre sessizliğin ardından konuşan taraf olmayacağını anladığımda bir şeyler daha ekledim.
"Tabi bu onların gözünde olan. Bence sen halada küçümsendiğini hissediyorsun. Bugün ki sinirin de ondandı. Hatta asansör de sana öyle demeseydim bence bana da zarar vericektin. O sözlerim bana karşı merhamet duygunu gün yüzüne çıkardı. Ama bence bu duygunun gün yüzüne çıkmasında ki tek sebep ben değilim. Şu sevgi konusunda Ayaz ve Samet in senin tarafına geçmiş olması da hoşuna gittiği için biraz kombo etkisi oldu. Sonuçta o sevgi olayını biz ortaya çıkardık"

"Yeterli"
"Ne yeterli, beş saattir konuşuy-"
"Yeterli çünkü dediklerin doğru. Sana yalan konuşmayacağım ama bu düşüncelerini Ayaz dahil kimse ile paylaşmayacaksın. Yada bu konuşmayı"
"Az önce açıkça bu tarz şeyleri Berfin e anlattığımı belirttim. Yani bana güvenmezsin"

"Berfin demedim, Ayaz dedim. Az önce herkesin içinde öğrenene kadar bunların ikinizin arasında kaldığını da dile getirdin"
"Bir şey daha var dimi, asıl kısmı yakalayamadım. Çünkü düşünüyorum, biri benim hakkımda bu kadar çok bilmişlik yapsa ben sinirlenirdim, herkes gibi. Ama sen gayet sakinsin. Asıl önemli olan detayı yakalayamadım. O yüzd-"
"Melis bu düşüncende doğru ama o detayı bulursan gözünün yaşına bakmadan seni öldürürüm. O yüzden sakın o küçük beynini daha fazla zorlama"

Ciddiyetini fark ettiğimde masadaki su sandığım şeye baktım. Düşünmemi engellemem için beynimi etkisiz hale getirmek iyi olabilir. Çünkü kendimi bu tarz konularda durdurma özelliğim daha güncellenmedi.

"Bu tam olarak ne"
"Votka"
"İçebilir miyim"
"Çarpmasın"
"İstediğim şey tam olarak o"
"Düşünmeyi durdurmak istiyorsun"
"Bu zekaya ulaşmak için fazla uğraştın mı"

Bakışlarını yakaladığımda ellerimi teslim oluyorum der gibi havaya kaldırıp "pardon" dedim. O da mutfağa gitti.

Elinde iki başka şişe ile geldiğinde ona baktım.
"Bardak almayı unuttum. Git iki tane getirsene"
Başımı tamam anlamında sallayıp içeri gittim. Ama mutfağa girdiğimde bir şey fark ettim. Ben votka hangi bardaklarda içiliyor bilmiyorum. Ve kimse kusura bakmasın, hiç rezil olmaya niyetim yok.

Etrafıma bakındığımda masada duran bilgisayarla bakıştık. Hemen açıp arama motoruna "votka hangi bardakla içilir" yazdım. Şu an utandığım kadar hiç utanmamıştım ama istediğimi bulduktan sonra arama geçmişinden silmeyi unutmadım.

Dolabı açtığımda salak salak bakmaya başladım. Resimlerdeki bardaklardan hiçbiri burada yok ki.
"Ciddi misin, alt tarafı bardak alıcaktın"
"Bulamadım"
"Bardak gözüne bakıyorsun. Bakan kör olan cinsiyet erkekler değil miydi"
"Hey!"
"Sus bari rezil olma"

Dediğini yapıp sustuğumda dolaptan iki tane viski bardağı aldı. Ama tam içeri gidecekken bilgisayara gözü takıldı. Bir süre bakındıktan sonra bardakları tezgaha koyup bilgisayarı açtı.

...

















Ayaz ın Melis için bu endişelenmesi hakkında ne düşünüyorsunuz!?

Peki Melis in zekasına ne demeli, resmen iki dakika da Kerim i çözdü...

Kerim ile içme kararı vermesi sizce doğru muydu!?

Bilgisayardan bardak araması kısmında yarılmayan var mı!?

Kerim bilgisayara baktığını anlamış mıdır!?

Vote ve yorum yapmayı unutmayın. İyi okumalar😋

Yaşamak İçin Ne Gerekiyorsa OHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin