Kardeşler

56 3 0
                                    

Kapıyı açan kişiyle korkarak Aras a döndüm. Aras bana telefonumu işaret ettiğinde telefona baktım.
"Sakin kalmayaca çabalayacağım, korkma. Çocuğu gönderene kadar bir şey çaktırma" yazısını okuduğumda gözlerimi anladığımı belirtmek için kapatıp açtım.

"Sanırım yanlış kapı"
Adamın dediği şey ile Aras ona baktı.
"Sana bunu düşündüren nedir"
"Bugüne kadar bu eve hiç bu kadar insan gelmedi"
"Bugüne kadar bu eve kaç kez girdin"
"Sana ne lan bundan!? Ayrıca doğru geldiyseniz de defolun gidin. Böyle bir erkek sürüsü kızıma yaklaşamaz"

Aras gülmeye başladığında sinirlerinin zorlandığını anladım. Ama bu sırada kapıda biten Cihan adama "Lan mal mısın, benim misafirim onlar" diye çıkıştığında adam "Fark etmiyor, git dışarıda görüş misafirlerinle. Benim olanın evine bunlar giremez" dedi.

Aras bir anda adamın yakasından tutarak onu dışarı fırlattı. Sinirle duvara yumruk atıp "Senin olanın evi öyle mi, senin olan" diye kendini tekrarlamaya başladı.

Ayça yı gördüğümde ikinci şokumu yaşadım. Şaka gibi ama ikiside yaşıyorlar. Evet ilk şoku Cihan da yaşamıştım ama size diyemeyecek kadar olanları anlatmakla meşguldüm.

"Aras yapma!"
"Kim bu aptal"
"Arkadaşım"
"Arkadaşın demek"
Aras şimdi de tekrar tekrar arkadaş diyerek gülüyordu. Delirmek üzere... hatta delirdiğinin farkındayım. Ama şu an odak noktam olamayacak kadar Cihan ve Ayça yı incelemekle meşgulüm.

Adam ayağa kalkıp Ayça ya "asıl bu kim" dediğinde Ayça "Sana ne be hesap mı vereceğim sana. Ayrıca çıkmışken evine gidebilirsin" diye ona çıkıştı.

Adam "tamam sevgilim öyle olsun" diyip Ayça nın dudağına yaklaştığında Ayça korkuyla geri çekildi.
"Meleğim, benden korktun mu sen"
"Hayır tabiki, neden korkacağım ki senden"
"Geri çekildin"
"Abim yanımda ya ondan"

"Abinin yanında ilk kez öpüşmüyoruz"
Cihan adamın dediği şey ile panikleyip "Yoo, ilk kez yeltendin böyle bir şeye. Ayrıca gitsene lan!" diye bağırdığında adam garipçe baksa da Ayça ya dönüp "yanlış bir şey mi yaptım" dedi.

"Hayır sadece gider misin"
"Neden gitmemi istiyorsun, kahvaltı yapacaktık"
"Sinirimi bozdun"
"Ne yapmış olabilirim iki saniyede"
"Ben kimsenin değilim, aptal!"
"Dünden sonra emin misin"
"Lan git!"
"Bebe-"
"Fuat sus ve git!"

Fuat bir süre sessizce ona baktı. Sonra sinirle içeri girdi ve montunu alıp arkasına bile bakmadan gitti. Ayça ise Aras a odaklanmaktan onu umursamıyordu bile.

Aras ona bir şey demeden bize bakıp "içeri girelim" dedi. Herkes bir şey demeden onu dinlerken ben Ayça ve Cihan a odaklanmıştım.

"Sizi tanıyor muyum, fazla tanıdıksınız da"
Cihan ın sözleri ile ağlamamak için zorladığım gözlerimden yaşlar akmaya başladı.
"Neden ağlıyorsunuz, yanlış bir şey mi dedim"
Hiçbir şey demeden ona sarıldığımda bana sarılmadı.

(Bu kısmı benden dinleyeceksiniz çünkü Berfin anlatamayacak kadar hüzünlü)

Berfin kardeşine sarılıyordu. Ama kardeşi onu tanımamıştı ve bu yüzden ona karşılık vermiyordu. Ne kadar tanıdık gelse de içinden ablası geçip duruyor olsa da bunun imkansız olduğu düşüncesi ağır basıyordu.

"Hanımefendi kimsiniz"
"Cihan"
Berfin kardeşinin ismini söyleyerek yüzünü okşadığında Ayça her şeyi anlamıştı. Şok olmuş bir şekilde sadece onlara bakıyordu.

Cihan ablasını itip "Ben Cihan değilim, biriyle karıştırıyorsunuz" dediğinde Berfin buruk bir gülümseme ile Ayça ya döndü. Onun her şeyi anladığı yüz ifadesinden belli oluyordu.

Yaşamak İçin Ne Gerekiyorsa OHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin