Varlığın Çok Güzel

74 6 8
                                    

Hatırlatma...

Samet her şeyi halledince beni arabaya bindirdi ve yola çıktık.

"Gelelim sana, lan sen niye bu saatte dışarıdasın!?"
"Mar-"
"Aptal aptal işler yapıyorsun, ne işin var burada!?"

Hatırlatma bitti...

"Lan konuşmama izin versene!"
"Ne diyeceksin, çok merak ettim!"
"Kahvaltıya gelecekmişsiniz bende buzdolabına baktım. Çoğu şey bozulmuş olduğu için bir sürü uğraştım. Sonra da sabah için bir şeyler alıyım dedim. Ne var bunda bu kadar sinirlenecek"
"Lan söyle bana alıyım!"
"Ya uykum yoktu, oyalanmak istedim işte. Hem sen Furkan ı öldürmemiş miydin, benim başıma ne kadar daha musallat olacak bu adam"

Samet bir şey demediğinde bende susmayı tercih ettim. Zaten sinirli olduğu belliyken iyice üstüne gitmek saçma olur. Ama tek çözemediğim kısım, şu an sinirli olduğundan mı yoksa korktuğundan mı böyle davranıyor!?

Eve geldiğimizde arabadan indim. Ama bağırması ile olduğum yerde kaldım.
"Bekle!"
"Ne oldu ya"
"Bende geleceğim, ayrıca bagajdakileri taşıyacaksın"
"Ne var ki bagajda"
"Lan sen evden niye çıktın!?"
"Ya senin onları aldığını nereden bilebilirim acaba, ayrıca kocaman adamsın iki tane poşeti taşıyamayacak mısın"
"Taşırım ama sen cezalısın, hepsini sen taşıyacaksın"

Şaşkınca ona baktığımda ciddi olduğunu fark ettim. Sinirle "Ceza öyle mi, sen gelmesen zaten ben taşıyacaktım" diyip bagajı açtım. Ama gördüğüm manzara ile kalakaldım.

Ben bu kadar şey almış mıydım ya!?
"Evet almıştın"
"Sesli mi düşündüm onu ben"
Gülerek evet anlamında başını salladı.
"Taşırım be!"

Yüzünde koca bir sırıtma ile yanıma gelip poşetleri ikiye bölerek eline aldığında bir an taşıyacağını sandım. Ama bana uzattığında kendimden hayal kırıklığına uğrasam da ödün vermeden elinden aldım. Kahvaltı için aldığım birkaç şey ne kadar ağır olabilir ki!?

Yürümeye başladığımda belimde hissettiğim eller ile bir çığlık attım. Ama havalandığımda beni kucağına aldığını anladım.

"Bıraksana be!"
"Kaşınma"
"Hani cezalıydım"
"Cezalısın zaten halada sen taşıyorsun. Ayrıca yürüyüşünü görseydin sende kendini kucağına alırdın"

Ona kötü kötü baktığımda gülerek gözlerimi öptü.
"Sonunda"
"O ne demek"
"Sonunda sevgili olduk diyorum"
"Öyle bir şey demedim ben"
"Dün altımda inlerken gayette öyle diyordun"
"İndir beni!"

Sadece gülmekle yetindiğinde bende işime geldiği için ısrar etmedim. Eve geldiğimizde beni indirmeden kapıyı açtı. Ama bir anda Ayça nın çığlığını duyduğumda poşetleri yere atarak Samet in kucağından inip odasına koştum.

"Ne oldu!?"
"Kabus"
En sessiz sesiyle tek kelime edebildiğinde ağlayan gözlerine birkaç saniye baktıktan sonra koşarak yanına gidip ona sarıldım.
"İyi misin"
Başını hayır anlamında salladığında kafasına bir öpücük kondurdum.
"Anlatmak ister misin"

Bana daha çok sokulduğunda istemediğini anladım ve kapanan gözleri ile tekrar uykuya dalması için ona süre verdim. Küçükken de böyle kabuslar görürdü. Ama onların hepsini o anlatmasa da tahmin ederdim. Resmen kardeşimden şu anda ne gördüğünü tahmin edemeyecek kadar uzaklaşmışım.

Samet kapıdan bana baktığında gözlerimiz kesişti.
"Bir şey mi oldu"
"Hayır, kabus görmüş"
"Uyuduysa gelsene"
"Bekle"
Ayça yı yatağına geri yatırıp üstünü örttüm.

Samet in yanına gittiğimde beni mutfağa çekti. Masada gördüğüm kahve ile ona gülümsedim. Oturup kahveden bir yudum aldığımda o da yanıma oturdu.

"Konuşmamız lazım"
"Samet başlarım Furkan a şimdi. İnan gram umurumda değil"
"Hayır, ben yaşadıklarımız hakkında konuşmak istiyorum"
"Nasıl yani"
"Berfin ben senden bir çok kez şans istedim. Ama sen hiçbir zaman o şansı bana vermedin. Araba da ne oldu da bir anda o şansı bana verdin"

"Bilmiyorum, bir şey beni itti bende anı bozmadım"
"Peki pişman mısın"
"Aslında utanmıyorum diyemem. Ama pişmanım da diyemem"
"Pişman değilsin yani"
"Hayır, değilim"

"Peki şu an aklında ne var"
"Nasıl yani"
"Sorularıma cevap veriyorsun. Ama bir yandan da geçiştiriyorsun. Aklında ne var da beni takmıyorsun"
"Ayça nın gördüğü kabusu tahmin edemiyorum"
"Ne olacak"

"Eskiden hep tahmin ederdim. O kadar uzun zamandır onu göremiyorum ki... üff anla işte"
"Aslında ben tahmin ediyor olabilirim"
"Nasıl yani, ne gördü"
"Anne ve babasını... o gün Aras ona o anları tekrar yaşattı. Bunu bilinçli yapmadı ama yaptı. Ayça da altından zorla kalktığı enkaza tekrar girmiş oldu"

Ona bir süre sessizce baktım. Haklıydı, dedikleri fazla mantıklı. Gerçekten de o enkaza tekrar düştü. Ama bu sefer ablası olarak yanındayım. Onu oradan ben çıkaracağım.

...

Samet bir noktadan sonra uyuyakaldı. Bende kahvaltıyı hazırlamaya koyulduk. Tam kahvaltı hazır olduğunda kapı çaldı. Gidip kapıyı açtığımda elinde poşetlerle Kerim içeri girdi. Ama gördüğü manzara ile kalakaldı.

"Lan saat 7!"
"Ben arabada full uyuyordum, gece uyandım"
"Bunlar bayadır dolapta duruyorlar bozukturlar. Ben baştan hazırlarım şimdi"
Cidden masayı toplamaya çalıştığında onu durdurdum.

"Ya hayır gece aldım"
"Lan nereden aldın!?"
"Yakıt istasyonu"
"Berfin derdin ne!?"
"Asıl senin derdin ne, madem bu kadar hazırlamak istiyordun sende toplansaydık"

Kerim içli içli masaya oturup omuz silkti.
"Ne oldu sana"
"Evimde bir tane şam şeytanı var. Her boka burnunu sokuyor. Depoyu yeni temizletmiş olmasam atacam onu oraya. Ama tertemiz yeri kirletemem"
"Depo neresi be"
"Alp in ölümünü izlediğin yer"

"Bencede temizlenmesi gerekiyordu oranın. Çok kötüydü lan!"
"Ya bu aptallar umursamıyorlar. Nasıl olsa apartman abimin kontrolünde o temizler diyip istedikleri boku yiyorlar. Orayı temizlemek çok zahmetli oluyor"
"Şu konudan yere dondurma dökülmüş gibi bahsetmekten vazgeçsen tam olacak"

"Keşke dondurma dökülse kan lekesi ne kadar zor çıkıyor, haberin var mı"
"Aslında benziyor diye demiştim. Sonuçta dondurma döküldüğünde karınca basar. Uzun süre temizleyemezsin"
"Çek süpürgeye onları, yeri de sil bitti"
"Hayır, çatır çatır insan öldüren adama karıncaları öldürmemelisin onların da bir canı var demeyeceğim"

Kerim kahkaha attığında yüzümde masum bir ifade ile ona baktım.
"Bencede deme"
"Demiyorum zaten"
Daha çok güldüğünde utanarak sustum. Ama o uzun süre gülmeye devam etti.

Ayça odaya girdiğinde şaşkınca Kerim e baktı.
"Bu niye gülüyor"
"Bir şey yok benimle dalga geçiyor, sen iyi misin"
"İyiyim... varlığın çok güzel, onu bir daha kaybetmek istemiyorum"
"Kaybetmeyeceksin"
Ayça ya sarıldığımda Kerim de susup olayı çözmeye çalıştı.

Ama Samet içeri girdiğinde Ayça bir anda çekmeceden bıçak alıp ona doğrulttu.
"Uzak dur ablamdan, bu eve bir daha kimse almayacak seni!"
Samet ona sadece bakıp bana yaklaştığında Ayça önüne geçti.

"Tekrar söylemeyeceğim, uzak dur ablamdan!"
"Sence o bıçağı elinden kaç saniyede alırım"
"Üç falan ama sana bir süprizim var, ben iki saniyede sokuyorum"
Samet öyle mi der gibi tek kaşını havaya kaldırarak Ayça nın üstüne yürüdüğünde Ayça korkuyla geri kaçmaya çalıştı. Ama son anda korkusunu belli etmek istemeyen tarafı geri kaçmasını engelledi.

"Vücudun hiç iki saniyede sokacak gibi durmuyor"
"Ama sokarım!"
Samet neredeyse dibine girmişti. Artık cidden sokma ihtimali kalmadı. Samet ona elini uzatıp "Bence konu uzamadan ver onu bana" dedi.

...

















Ayça nın kabusu hakkında ne düşünüyorsunuz!?

Berfin in kafasında dönüp duran tek şey Ayça mı!?

Kerim ile Burcu arasındaki şey sizce tam olarak ne!?

Ayça nın Samet e olan nefreti ne zaman dinecek!?

Ayça nın elindeki bıçak birine zarar verecek mi!?

Vote ve yorum yapmayı unutmayın. İyi okumalar😋

Yaşamak İçin Ne Gerekiyorsa OHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin