Güç Gösterisi

529 8 23
                                    

Yüzüme değen nefesiyle alkollü olduğunu fark ettim. Neden bilmiyorum ama bu durum beni mutlu etti. Çünkü alkol uyuşturucudan iyidir. Ama ya ikisini de aldıysa, o zaman daha kötü olur.

Dudaklarımı öpüp "benden niye gittin" dedi. Bense halada korkuyordum ve bu konuşmamı engelliyordu. Tamam eskiden böyle durumlarda hep yapacak bişey bulurdum. Ama şu an yok, resmen hiç bişey düşünemiyorum.

Bir anda uzaklaştı.
"GÖZLERİNİ AÇ" diye bağırmasıyla korkarak da olsa dediğini yaptım.
"Şimdi senle ufak bir oyun oynayacağız" bunu dedikten sonra vücudumu süzdü.
"Tekrar benim olucaksın"

Olucakları anladığımda hemen kapı kolunu tuttum. Açıp kaçacaktım aslında ama beni yakalayıp duvara yapıştırdı. Başını hayır anlamında sallayarak "benden ben izin vermeden gidemezsin, yoksa unuttun mu" dedi.

"BIRAK BENİ" diye bağırıp onu ittim. Ama işe yaramadı. Dudaklarıma yapışıp öpmeye başladı. Durmadım ilk kez öpmesine bile izin vermedim. İttim sadece ittim. Başımı oraya buraya çevirmeye çabaladım. Buna ne kadar çenemi tutan eli engel olsa da pes etmedim.

En sonunda özel bölgesine attığım tekme ile biraz afallamasını sağladım. Afalladığını fark ettiğim anda tekrar ittim onu. Vücudu benden uzaklaşmak zorunda kalınca boşluğuna güçlü bir yumruk attım. Durmadım, yumruğum nefesinin kesilmesinden aldığım güçle çenesine gitti.

Başardım, resmen başardım. Öylece yere yığıldı. Ama her an kalkabileceğini bildiğim için durmadım. Yerde olan bedenine tekme savurdum. Bir süre sonra tekme atmayı bırakıp bana bu eve ilk geldiğimde verdiği çiçeklerin durduğu vazoyu elime aldım. Çiçekler çoktan solmuş ve çöp olmuştu. Ama o vazoyu hiç atmamıştım. Vazoyu kafasına vurdum. Paramparça olan vazo ve kafasından akan kanlara bir süre baktım. Ama kahretsin ki bilinci hâlâ yerinde. Nasıl olur, bu kadar darbeye rağmen nasıl bilinci açık kalabilir.

Zorla aldığı nefes ile öksürerek kafasını tuttu.
"Dur artık" diyebildi zorla ama durmadım. Vazonun parçalarından en keskin ve büyük olanını elime aldım. Evet boğazına geçiricem, başka ne bekliyordunuz ki!? O beni öldürmeden ben onu öldürücem.

Tam boğazına geçirecektim ki elimi sıkıca kavradı. Bileğimi döndürmesi ile acı bir çığlık attım. Bileğimi kırdı, resmen kırıldı. Canımın acısına rağmen durmamam gerektiğini biliyorum. Ne olursa olsun durmamam gerek. Ya ben biticem ya o. Ve benim bitmek gibi bir niyetim yok.

"Özür dilerim" dediğini duydum. Sonra ise karnımda yoğun bir acı, karnıma baktığımda elindeki vazonun parçasını sapladığını gördüm. Kan akıyordu, beni yaraladı. Onca uğraşa rağmen ben mi ölücem şimdi.

...

Gözlerimi açtığımda bir odadaydım. Bileklerimden yattığım yatağa bağlanmıştım. Ama sağ bileğimde alçı vardı. Vücuduma baktığımda ise karnımda bir bandaj vardı. Üstümde sadece bir sütyen ve altımda ise bir eşofman vardı. Ne oldu bana!? Neden burdayım!?

Beynimi neler olduğunu hatırlamaya zorladım. Ve en sonunda hatırladım da. Samet le kavga etmiştim. Hatta buna kavga denmezdi. İlk kez Samet e gücümü göstermiştim. Ama sonucunda yine ben kaybetmiştim. Şimdi ne yapıcam peki!? Yine başa mı döndük, sanırım evet. Şuna bak, ellerim yine bir yatağa bağlı. Nefret ediyorum...

Kapının açılmasıyla oraya döndüm. Gelen kişi tabiki Samet den başka biri değildi. Gülümsemesiyle yanıma oturdu. Bir de gücümü gösterdim diye seviniyordum, şuna baksana adam sapasağlam.

"Nasılsın" dediğinde cevap vermedim. Sadece nefretle yüzüne baktım.
"Biliyor musun hayatımda böyle bir dayak yememiştim. Çok kavgaya girmiş biri olarak diyorum hemde bunu" diyip göz kırptı. Gözlerimi devirip önüme döndüm bende. Daha fazla pişkin yüzünü görmeye tahammülüm yok.

Yaşamak İçin Ne Gerekiyorsa OHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin