Hep Aşağılık Kalıcaksın

1.1K 17 10
                                    

Sabahtan beri sadece bağırıyor. Bence bu da bir öldürme taktiği. Çünkü az sonra korkudan ölücem. Köşeye sinmiş durumdayım. Ama o bana asla yaklaşmıyor. Benden olabildiğince uzakta duruyor, bağırıyor ve bişeyleri fırlatıyor.

Bağırarak söylediklerinin ana konusu onu rezil etmem. Yani kaçmamdan çok abi dediği adama yakalanıp onu küçük düşürmeme kızıyor.

Ama bir anda konu değişti. Konu onu küçük düşürmemden kaçmama döndü.
"NASIL LAN NASIL KAÇARSIN, BEN SANA O KADAR İYİ DAVRANIRKEN NASIL KAÇARSIN SEN, İSTEDİĞİN HER ŞEYİ YAPTIM LAN. DIŞARI ÇIKMANA BİLE İZİN VERİYORUM. NASIL YAPARSIN BUNU BANA, O KADAR ŞEYE RAĞME-"

Devam etmesine izin vermedim. Çünkü bende sinirlendim. Ve madem ölücem, en azından hiç bişey içimde kalmasın diye düşünerek lafa girdim.

"ÖYLE Mİ, HER İSTEDİĞİMİ YAPIYORSUN DEMEK. KIYAMAM LAN SANA. YAPMA LAN YAPMA ORDAN BAKINCA MALA MI BENZİYORUM. BEN İLK ÖNCE AL İSTEDİĞİN KADAR KULLAN SONRA SIKILINCA BİR KÖŞEYE AT AMA KÖŞEDE DURMAK İSTEMEYİNCE DE AAA BEN SENİ ÇÖPE ATMADIM DEĞERİNİ BİL DE. OLDU PAŞAM. KİMSİN LAN SEN, SENDEN KURTULMA-" yediğim tokatla sözlerim kesildi.

Saçımdan tutup beni sürükleyerek evden çıkardı. Sonra apartmanın en altına, bodruma indirdi beni.
"Haklısın seni çöpe atmalıydım. Ama hata bende, neymiş seviyormuşum seni. İnandım lan ben sana, o gün cidden beni düşündüğüne inandım. Özellikle bıraktım seni. Kız duygularından emin değil, bırak kafa dinlesin, her şeyden emin olsun, o zaman çağırır zaten seni de dedim. Sena yı bile tembihledim, eve girmesin diye. Sen ne zaman istersen o zaman gelecektim. Ama sen ne yaptın, kazık attın. Ve şimdi ölüceksin. Senin deyiminle çöp olucaksın. Bunu bana yaptırdığın için senden nefret ediyorum. Bu senin hatan. Benim suçum yok" diyip silahını çıkardı.

O an ölüceğimi anladım. Onca şeyi ölmemek için yapmışken şimdi ölüyorum. Ve elimden hiç bişey gelmiyor. Ölmek istemiyorum. Ama kaderime razı geldim. Dizlerimi kendime çektim. Kendi kendime sarıldım ve ölmeyi bekledim.

Bi anda Mehmet içeri girdi. "Abi bi sorun var bakman gerek" dedi. Samet bekle diyip bana döndü. Ama Mehmet silahı tutup "ya çabuk ol, sonra yaparsın" dedi. Samet garip garip baksada Mehmet "cidden önemli" diyince gitti onla. Doğru mu anladım ben, Mehmet beni mi kurtardı yoksa cidden önemli bişey mi oluyor!?

Şimdi bu kısımda Berfin olmadığı İçin Samet in ağzından dinlememiz gerek.

(Samet)

Mehmet beni dışarı çıkardı. Koşarak markete soktu. Girdiğimiz an kapıları kilitledi. Napıyorsun der gibi ona baktım. Ellerini havaya kaldırıp"Abi özür dilerim başka türlü dinlemezsin beni biliyorum. Otur da konuşalım" dedi. Ne yani konuşmak için mi yaptı bunu. Hayır tabiki, Berfin i kurtardı. Off salak kafam. Neyse "dinliyorum" diyip oturdum. Ne dicekse desin de gidiyim şurdan. Sanki bunu yapmak çok hoşuma gidiyor gibi bi de Mehmet in konuşmasını dinlicem şimdi.

"Abi bak, bugüne kadar ne dediysen, ne yaptıysan haklısındır dedim. O kadar adamı gözümün önünde öldürdün, hatta senin için bir kaçını ben öldürdüm, temizliklerine yardım ettim. Ama bu kız farklı. Kızın iyi niyetini falan bir kenara attım, sen bu kızı seviyorsun. Şimdi öldürüceksin ama sonra pişman olucaksın. Tamam sen saygı duyuyorsun diye o adamlara bende saygı duyuyorum. Ama o adamlar sadece kendilerini düşünüyorlar. Bunun böyle olması gerekiyor, o zaman olucak. Onların yaptığı şey bu. Ya yanlış anlama ama sana bile kendi çıkarları için yardım ediyorlar. Ama önemli olan duygulardır. Bazen bişeyi yapman gerekir, yapıcak cesaretin de vardır ama duyguların sana yapma der. İşte o an yapmaman gerekir"

Sustu, ona tepki vermemi bekledi. Ama vermedim devam etmesini bekledim. Tepki vermiceğimi anlayınca devam etti.

"Abi sana bu konuda olan güvenim sonsuz. Ama ben o adamlara dönüşmeni istemiyorum. Uyuşturucuyu denedin sen ve olmadı, bağımlı oldun. O kız sayesinde bıraktın. Ve ne kadar kabul etmek istemesende sen Berfin e yanlış yaptığına inandığın için tekrar içmiyorsun. Eğer şimdi onu öldürürsen tekrar başlarsın. Ve belki bu sefer bağımlı olmazsın. Ama o adamlara dönüşürsün. Duygusuz ne yapması gerekirse onu yapan insanlara. Yine de sen bilirsin. Ben bunları dedim ya, içim rahat. Sen ne yaparsan arkandayım, senin bana yaptığın gibi"

Gidip kapının kilidini açtı. Beni bu kadar düşünmesi hoşuma gitmedi değil. Ama zaten öldürmek istemeyen kalbimin yanında beynimi de ikna etti şu an. Sadece biraz sürünsün bakalım.

"Bir kahve yapar içelim bari. Berfin ölmeyi beklesin biraz" dedim. O da ikna olmadığıma inanarak üzüldü. Ama kahve yapmaya da gitti.

(Berfin)

Saatlerdir burdayım. Artık bunalmaya başladım. Etrafta dört dönüyorum. Burası bana o korkunç odayı hatırlatıyor. Orda yaşadıklarımı ve daha nicelerini. Çıkmak istiyorum artık. Ölüceksem de öleyim ama çıkıyım artık şurdan.

Samet in içeri girmesiyle ona sarılmam bir oldu.
"Çıkar beni burdan nolur, tamam öldür istersen ama burda daha fazla durmak istemiyorum"
Kafama öpücük kondurup kucağına aldı beni. Eve geri getirdi. Ne yani ölmeyecek miyim!?

Beni yatıracağı sırada elini alnıma koydu.
"Yanıyorsun sen" dedi sessizce. Yatağa koymadan hemen banyoya soktu. Kıyafetlerimi çıkardı ama hiç bişey demedim. Açıkçası çıplaklık konusunda utanacağım son insan Samet olabilir.

Beni küvete yatırdı. Ardından buz gibi suyu açtı. Hemen çıkmaya çalıştım. Ama beni daha çok gömdü resmen. "Çıkar beni, çok soğuk" desem de dinlemedi. Konuşmadı bile, bir süre sonra çıkardı beni. Havluyla üstümü ve saçlarımı kuruladı. Ardından beni yatağa yatırıp üstümü örttü.
"Uyu biraz, az sonra kaldırıcam. Sakın daha kötü olma" diyip gitti. Uyudum da zorla uyanık duruyordum zaten.

Uyandığımda yanımda oturmuş beni izliyordu. Ona bakınca "sonunda" diyip içeri gitti. Elinde çorba ve ateş ölçerle geri geldi.

Ateşimi ölçüp "tam düşmemiş, şunu ye de ilaç içireyim" dedi. Bişey demedim. İçimden konuşmak gelmiyor.

Beni oturur pozisyona getirdi ve çorba yedirmeye çalıştı. Kafamı çevirip "ben yerim, bırak" dedim.
"Aç şu ağzını" dedi ama dinlemedim yatağın içine gömdüm kendimi. Çorbayı kenara koyup tekrar kaldırdı beni.

"Bak tamam, bugün biraz sinir bozucu davranmış olabilirim, ama sende pek geri kalmadın. Ateşini düşürelim, sonra sen ne istersen o" dedi. Yüzüne öylece baktım. Hadi ama der gibi bakış atıp tekrar yedirmek istediğimde "vurdun" dedim. Derin bir nefes alıp çorbayı kenara koydu.

"Kaçtın... ayrıca hedefim vurmak değil öldürmekti. Cidden buna mı takıldın" dedi. Evet biliyorum garip ama evet buna takıldım. Onu savunabildiğim tek kısım ne kadar sinirlense de bana hiç vurmamış oluşuydu ama onu da yaptı. Ben ne yapabilirim.

Sustuğumu fark edince konuşmaya başladı.
"Tamam yanlış yaptım. Sana yapmamam gereken çok fazla şey yaptım. Ama anla işte... sinirlenmiştim ve kendimi durduramadım. Sana güveniyordum, ciddi anlamda sana güveniyordum. Bir anda her şeyi yok ettin. Ne yapmamı bekliyordun, sakince olur öyle şeyler dememi falan mı"

"O kadar yanlış yapmana rağmen ben olur öyle şeyler diyebiliyorum. Sen niye diyemiceksin. Güçlü olan sensin diye mi, güçlü olmam umrumda değil. Yapmadığın bişey kalmadı. Şu saatten sonra ne yaparsan yap gözümde hep aşağılık biri olarak kalacaksın"

"Tamam öyle kalıyım. Hak ettiğim budur belki de. Ama hadi ye şunu" diyip çorbayı tekrar ağzıma getirdi. Bişey demedim bende. Öylece yedim. Yedirmesine izin verdim. Ardından içmem için bir ilaç verdi bana. İçtim bende. Hasta kalmak işime gelmez. Tekrar yatırıp alnımı öptü ve gitti. Bende kendimi tekrar uykuya teslim ettim...
















Mehmet in konuşması işe yaradı mı!?

Samet pişman mı!?

Berfin iyi olabilecek mi!?

Yaşamak İçin Ne Gerekiyorsa OHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin