6

103 7 0
                                    

Bu rüyalar, arkadaşlık ve aşk olayları derken tatilin yarısından fazlası bitmişti bile. 5 gün sonra döneceklerdi. Ve bu 5 gün içerisinde bir rüya daha görürse Alin çıldırabilirdi.

''Anne ben çıkıyorum, biraz yürüyeceğim.''

''Tamam kızım, sakın unutma bugün sınav puanları açıklanıyor. Hemen bir internet kafe bulmalısın."

"Tamam anne. 1'de açıklanacak ben 1e kadar internet kafede olurum, merak etme.''

Alin'in sınavının çok iyi geçtiği söylenemezdi. Sınav karneden sonraydı ve karne günü yaşadığı üzüntüden dolayı sınavına odaklanamamış, çalıştığı bütün yerleri unutmuştu. Ailesine iyi geçti demişti fakat sonuçtan hiç umutlu değildi. Şu anda kendini değil ailesini düşünüyordu. Çünkü babası onun gibi kaptan olmasını istiyordu ve ailesi de bunu destekliyordu. Kaptanlığın puanları çok yüksekti ve yüksek alması gerekiyordu. Bir kez daha girme hakkı tabii ki vardı fakat Alin bir sene daha dershane-test-ev 3'lüsünü çekemezdi.

Alin dalıp gitmişken Betül onu gördü ve selam verdi.

''Hey, Alin! Hoop, kızım nerelerdesin ya?''

Ve sürpriz insan Tugay'da yanındaydı... 

''Buradayım ya, dalmışım. Siz barıştınız mı?''

''Evet de, sen nereden öğrendin ben kimseye anlatmamıştım?'' dedi fısıldayarak.

'Rüyamda gördüm' diyemeyeceği için daha usturuplu bir şey uydurmalıydı.

''Geçen ben seni gördüm bayağı asıktı suratın,bende Tugay'la kavga ettiğinizi düşündüm. Sen beni göremezdin,çünkü ben çalılıkların arasındaydım.'' Alin gerçekten iyi bir yalancı olmuştu ve bu durumdan gitgide nefret etmeye başlamıştı.

''Haklısın,dün bayağı kötüydüm. Tugay'la acayip kavga ettik. Ama çok şükür şimdi barıştık. Ben onunla 1 saat daha birlikteyim, sonra seninle sonuçlara bakmaya gideriz o arada konuşuruz detayları tamam mı?''

''Tamamdır, hadi görüşürüz, görüşürüz Tugay...''

''Görüşürüz Alin.'' Yine o güzel gülümsemesi yerleşmişti yüzüne, hele o çukur çukur gamzeleri Alin'in aklını başından alıyordu. Neyse ki çabuk kendine geldi. Arkalarından baktığında Betül'ün Tugay'ın koluna girdiğini gördü. Gözyaşlarına hakim olmayı şu son 2 ay içerisinde çok iyi öğrenmişti, o yüzden dayanabildi.

1 saat sonra Alin ve Betül buluşup internet kafenin yolunu tuttular. O ara Alin'in telefonu çaldı.

''Kızım, internet kafede misin?''

''Betül'le gidiyoruz anne, öğrenince arayacağım ben seni.''

''Tamam canım.''

''Heh kapattın mı, hemen konuya giriyorum.'' dedi Betül ve rüyasının aynısını anlatmaya başladı. Alin artık alışmıştı ve 'Biliyorum ben bunları' dememek için kendini zor tutmuştu.

''Vay be, ciddi kavga etmişsiniz. Ee nasıl barıştınız peki?''

''Ya çok zor olmadı aslında. Çok yakınımızda ailesiyle birlikte bir ev tutmuş, evine gittim kapıyı çaldım. Önce ailesiyle tanıştım çok sevdiler beni, daha sonra ailesinden izin koparıp Tugay'ın odasına çıktım. Baktım bilgisayarda fotoğraflarımıza bakıyor, daldım içeri kafamda planladığım konuşmayı da yapmadan sarıldım, geçti bitti olay.'' Bunu anlatırken leyla olmuş bir şekilde gülümsüyordu.

Alin'in Tugay'ın yakınlarda bir yere taşındığını öğrenmesi iyi olmuştu.

''Sizin de her anınız bir romantizm vallahi.''

''Öyle kanka öyle, heh şu kafe değil mi?''

''Aynen girelim hadi.''

İçeri girdiklerinde hemen hemen onlarla yaşıt bir sürü genç sınav puanlarını öğrenmek için seferber olmuş gibiydi. Alin'in içini büyük bir endişe kaplamıştı bir anda.

''Kanka şurada boş bir yer var, önce ben bakayım.''

Alin Betül'ün yaptığı bencilliği görmezden gelemezdi, ama bu seferlik sustu. 

Betül'ün tiz çığlığı yankılandı bir anda ve Alin olduğu yerde sıçradı.

''Ne oldu?''

''Kanka! İstediğim yeri tutturmuşum! Puanım 476 gelmiş! Allahım nasıl mutlu oldum nasıl!''

''Tebrik ederim canım.'' Sesi soğuktu.

''Hadi sen gel bak şimdi.''

Alin çok korkuyordu, ya düşük alırsa? Ya düşük alır da ailesini hayal kırıklığına uğratırsa?''

Bütün bilgilerini girdikten sonra girişe bastı ve sonuç pat diye karşısına çıktı. Alin şok olmuştu.Tamı tamına 402 puan almıştı. Evet, kaptanlığa yetmiyordu belki ama İngiliz Edebiyatı bölümüne yetiyordu. Alin çok mutluydu.

''Ben de kazanmışım!''

''İyi de kaptanlık değil ki.''

''Kaptanlığı ben istemiyordum ki, ailem istiyordu. Onları kırmamak,hayal kırıklığına uğratmamak için onu istiyormuş gibi davrandım. Ben her zaman dille ilgili bir bölüm istemiştim. Zaten lise 2'de de dil seçmiştim.''

''Ben onu geçici bir heves sanmıştım.'' Bu nasıl bir cevaptı böyle?

''Nasıl yani Betül, ben senin yıllardır en yakın arkadaşınım ve ne zaman idealimi sorsan İngiliz Edebiyatı demişimdir. Bunun neresi geçici bir heves söyler misin bana?''

''Tamam kızmana gerek yok, senin hayatın senin ideallerin karışmak bana düşmez. Gerisi ailenle senin aranda bir polemik.''

Alin deli olmuştu. Hemen annesini aradı puanını söyledi.

''Nasıl yani, 402 mi?'' Sesi üzgündü.

''Evet anne, kaptanlığa giremedim ama İngiliz Edebiyatı bölümüne girebiliyorum.''

''O fikri aklından çıkarsan iyi olur,çünkü sen babanın kızısın ve baban gibi kaptan olacaksın. O kadar.'' Dııt. Kapanmıştı. Ve Alin annesini ilk kez bu kadar sinirli görüyordu. İşe bakılırsa evde büyük bir kasırga kopacaktı.

RüyaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin