17

45 6 0
                                    

Son 2 haftadır Birkan ve Alin'in arası çok iyiydi. Sürekli el ele kol kolalardı. Kah bahçede,kah kantinde. Birkan yıllar sonra ilk kez mutluydu,gülüyordu. Alin de onun mutluluğuyla mutlu oluyordu. Fakat bu durumdan memnun olmayan biri vardı.
Evet Tugay'dı. Alin'den hoşlanmaya başlamıştı. Tam da Alin'in onu bıraktığı zamanda. Önceden olsa Alin sevincinden bayılırdı,fakat şimdi durum öyle değildi. Hatta bazen Birkan ile Tugay'ın karakter özelliklerini karşılaştırdığı oluyordu. Tugay Birkan'a göre daha yumuşak,cıvık,sıcakkanlı bir tipti. Birkan ise soğuk,fazla duygusal ve içine kapanık biriydi. Ama Alin için özellikler önemli değildi,artık Birkan'ı seviyordu. Ve Tugay ne yaparsa yapsın ondan etkilenmeyecekti.
"Merhaba Alin."
"Merhaba Tugay. Bir şey mi vardı?"
"Yoo sadece konuşmak istiyordum. Birkan'ın yanına gideceksen daha sonra da konuşabiliriz tabii."
Alin Tugay'ın imalı konuştuğunu anlamıştı."Dinliyorum."
"Neden böyle soğuk,sinirli davranıyorsun bana Alin? Arkadaş olduğumuzu sanıyordum?"
"Evet,ben öyle düşünüyordum ama sanıyorum ki sen öyle düşünmüyorsun. Pis bakışların ben ve Birkan'ın üzerinden hiç ayrılmıyor. Ve bilgin olsun,Birkan'la sevgiliyiz. Umuyorum ki bunu duyduktan sonra bizi rahat bırakırsın."
Tugay olayı toparlamak istercesine kıpırdadı. "Hayır Alin,beni yanlış anladın. Size öyle bakmamın sebebi Birkan'ın beni sürekli süzmesi. Rahatsız oluyorum. Bir şey anlatmak istercesine bakıyor sanki."
"Eğer öyle bir durum varsa Birkan'la konuşurum ben,aranızda anlaşmazlık olmasın. Arkadaşım ve sevgilim arasında kalmak istemiyorum."
Tugay bu sözlerden sonra durgunlaşmıştı. "Teşekkürler Alin,sen çok iyi bir kızsın."
Alin suratına yalandan bir gülümseme yerleştirdikten sonra Demir ve Beren'i buldu. Onlar da son zamanlarda hiç ayrılmıyorlardı. Dondurma yiyorlardı,oyun oynuyorlardı,sohbet ediyorlardı,yemek yiyorlardı.. Kısacası çok mutlulardı. Alin de onlar adına çok mutluydu. Ama bu mutluluğu kısa süreliğine bozmak zorundaydı.
"Kusura bakmayın gençler,rahatsız etmiyorum umarım?"
"Yok Alincim,etmiyorsun. Ne oldu?"
"Birkan'ı gördünüz mü diyecektim?"
"Evet gördük. Sağa dönünce bir ara var,orada. Alin'i görürseniz buraya gelmesini söyleyin dedi gönderdi bizi. Bir bak istersen,endişeli görünüyordu."
Alin korkmaya başlamıştı. Çünkü Birkan ne zaman böyle davransa arkasından güçlü bir sebep çıkıyordu. Yanına geldiğinde Birkan yandan bakış attı.
"Birkan? Beni çağırmışsın."
"Evet,kafamı kurcalayan bir şey var,onu soracaktım." Ses tonu çok ciddiydi.
"Nedir o kafanı karıştıran şey?"
"Sen ve Tugay. Aranızda bir şey mi var?"
"Hayır sevgilim,o nereden çıktı?"
"Bugün ikinizi konuşurken gördüm. Gerçi o tuz biber oldu. Asıl şüphelerim ikimizi yan yana gördüğünde pis bakışlar atmasıyla başladı."
"Onu bugün biz de konuştuk. Sen de ona kötü bakışlar atıyormuşsun,imalı imalı. O yüzden öyle bakıyormuş. Rahatsız olmuş yani."
"Anlıyorum." Yine suskunlaşmıştı."
"Canım,senin neyin var? Yine bir şeyleri kafana takmış gibisin."
"Sana anlattığım olayları biliyorsun. Sürekli aklıma geliyor,kötü oluyorum. 13 yaşında çocuklar görüyorum,anne-babalarıyla mutlu bir şekilde yürüyorlar. İçim acıyor."
Alin Birkan'ın böyle olmasına dayanamıyordu. Boş teselli cümleleri yerine bu durumun en güzel ilacı olan kendini bıraktı kollarına. Önce sımsıkı sarıldı,kokusunu içine çekti,daha sonra başını kollarının altına gömdü. Birkan tekrar huzurlu haline dönmüştü.
Alin Birkan'ı gerçekten seviyordu,fakat bu durumlar sık yaşanacağa benziyordu ve Alin kendini tutmalıydı. Parlamamalıydı,ağlamamalıydı. Daima güçlü olmalı ve sevdiği erkeği yalnız bırakmamalıydı.

RüyaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin