30

46 4 0
                                    

MEDYA: BİRKAN VE ALİN'İN GERÇEK KİŞİLİKLERİNİN FOTOĞRAFLARINI BULMAM NEREDEYSE İMKANSIZ. BU YÜZDEN BÖYLE BİR RESİM KOYDUM. KONUYLA BİRE BİR.

Alin o gün okula gittiğinde her şey daha bir farklıydı gözünde. Birkan'la kötü bir şekilde ayrılmış,apar topar eve gitmiş ve annesinden gereksiz bir nutuk dinlemişti. O gece uyuyamamış,sabaha kadar ağlamıştı. Bu yüzden gözleri şişmişti.

"Alin?"
'Bu ses' demekten nefret ediyordu fakat diyecekti. Bu ses..
"Tugay?"
"Ayaklanman ne güzel,toparlanabilmişsin."
Tugay ne kadarda sıcakkanlıydı böyle. Yoksa rüyasında gördüğü planın bir parçası mıydı bu? Belki de evren hata yapmıştı,bu sefer ki rüyası çıkmayacaktı. Ah,ne yapacağını bilmiyordu.
"Evet,kendime geldim."
"Fakat gözlerin şiş gibi. Bir şey mi oldu?"
"Yok,yok bir şey. Dün gece uyuyamadım,ondandır."
"Ama bana inandırıcı gelmedi bu,bir şey olmuş sana. Eğer anlatmak istersen dinlerim." Neden inanmıyordu ki,Alin doğru söylüyordu. Ama belki de anlatmalıydı,belki tüm yaşananlar yaşanması gereken gerçek şeylerdi. Belkide Tugay'a inanmalıydı. Birkan'ın gittiği yerde Tugay başlıyordu ve Alin buna inanmalıydı. Evet,inanmalıydı.
"Tugay,konuşmamız gereken şeyler var. Şu banka oturalım mı?"
"Tabii."
Alin önden Tugay arkadan sırayla oturdular banka.
"Birkan'la ayrıldık."
"Neden?"
"Ben hastanedeyken telefonuma mesaj atmışsın,fakat ben içeride serum yiyordum bu yüzden telefon yanımda değildi. Birkandaydı. Mesajını açıp okumuş."
Tugay şaşkındı.
"Uyandıktan sonra çıkarttılar beni hastaneden. Akşamdı. Birkan annemi ikna etti ve Birkan'ın evine gittik. Sonra bana çorba içirmeye kalktı,içemedim tabi. Sordu falan. Konuşma açılıncada mesajlarımı okuduğunu söyledi. Çok kızdım ve ara vermemiz gerektiğini,böyle daha iyi olacağını söyledim. Kim bilir,belki de tamamen ayrılırız."
"Ayıp etmiş gerçekten. Çok haklısın Alincim." Tugay Alin'in elini tuttu,Alin ona endişeli bakışlar attı. "Belki de artık yeni kişilerle birliktelik kurma vakti gelmiştir." Tam Tugay Alin'i öpecekken;
"Tugay! Bırak lan o kızı! S*çtırtma ağzına bırak lan kızı!"
"Birkan!"
"Gel lan buraya! Seninle hesabımız var,gel buraya!"
"Bırak yakamı,psikopat herif!"
"Ne yapıyorsunuz?! Birkan bırak çocuğun yakasını!"
"Sana da bravo Alin,daha ayrılalı saatler oldu,hemen başkasının dudaklarında buldum seni! Harikasın!"
"Ne diyorsun sen Birkan? Öpüşeceğimizi nereden çıkardın? Ben tam geri çekilecektim bağırarak sen geldin yanımıza. Her şeyi yanlış anlıyorsun!"
"Yanlış falan anladığım yok benim. Gerçekleri göremeyen ve saf olan sensin! Anladın mı sensin!"
"Bağırma artık,herkes bize bakıyor!"
Birkan Tugay'ın yakasını bıraktı. "Seninle işimiz bitmedi,pislik herif. Görüşeceğiz."
"Görüşürüz Birkan,görüşürüz. Artık belalınım senin,bırakmayacağım peşini!"
Birkan Alin'i kolundan öyle bir çekmişti ki Alin artık dayanamayıp cırladı. "Yeter,bırak kolumu! Canımı yakıyorsun!"
Birkan Alin'in kolunu bıraktıktan sonra bir köşeye geçip ağlamaya başladı. Alin yanına oturdu.
"Birkan,neden ağlıyorsun?"
"Sa-sadece seni başkalarıyla görmeye dayanamıyorum. Seni canımdan çok seviyorum ben Alin. Sen benim dünyamsın,gezegenimsin. Seninle uyuyup seninle kalkıyorum,seni düşünmediğim bir an bile olmuyor. Ben sana aşık oldum,hemde hayatımda kimseye aşık olmadığım kadar."
"Birkan,ben de seni çok seviyorum. Fakat artık yapamayız."
"Neden yapamayız,söyler misin?"
"Çünkü artık uzlaşamıyoruz. Ortak paydayı bulamıyoruz. Bir şeyler hep eksik,hep yarım kalıyor. Biz artık tamamlanamıyoruz Birkan."
"Sana öyle geliyor. Yok öyle bir şey,biz tamamlanıyoruz. Ta-tamamız biz." dedikten hemen sonra Alin'in saçlarını,dudaklarını,boynunu öptü,kuvvetli bir şekilde kendine çekip sarıldı. İkisi de ağlıyordu. Gözleri çeşme misaliydi,durmaksızın akıyordu.
"Üzgünüm Birkan. Artık olmaz,biz tamamlanamayız."
"Benimle görüşmeyecek misin yani?" Birkan'ın sesi annesinden çikolata isteyen küçük çocuklara dönmüştü.
"Sevgili olarak değil de,arkadaş olarak."
"A-a-arkadaş?"
"Evet,arkadaş."
"Biz arkadaş mıyız şimdi?"
Alin gözyaşlarını silip gülümsedi "Evet. Artık öyleyiz."

RüyaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin