35

36 4 0
                                    

"Sen kimsin? Rahat bırak babamı! Bırak onu!"
"Sen bu işe karışma. Babam senin baban yüzünden öldü. Ve ben de önce babanı,sonra seni öldüreceğim."
"Babam kimseye bilerek zarar vermez! O karıncayı bile incitemez. Ne olur bırak babamı,ne olur!"
"Hayır Alin bırakmayacağım. Bu iş bugün burada bitecek."
"Hayır! Hayır! Hayır!"
"Kızım,ne oldu? Niye bağırıyorsun?"
Alin rüya görmüştü. Hatta rüya değil,kabus.
"A-anne ben.."
"Kabus mu gördün kızım?"
"Evet anne,kabus evet."
"Ne gördün kızım,anlatıp rahatlamak ister misin?" Annesi yatağının ucuna oturmuş anlatmasını bekliyordu.
"Bi tane genç çocuk vardı,benim yaşlarımda. Siyah giyinmişti,yüzü seçilmiyordu. Babamın gemisinde denize çok yakın bir yerde boğazına bıçak dayamış öldürmeye çalışıyordu. Sözde babam onun babasını öldürmüş. Sonra ben onu korumak için bağırıyordum,bırakması için. Ama o inadına dahada çok sıkıyordu babamın boynunu. Bıçak gitgide yaklaşıyordu. En son dayanamayıp hayır diye bağırdım,sen geldin."
"Ah canım kızım. Nelerden etkileniyorsun böyle de bilinçaltına işliyor bütün bunlar anlayamıyorum. Gördüğün rüyalar o kadar gerçekçi ki. Ama sakın üzülme,baban orada güvende yanında bir sürü kişi var. Ve baban o tür şeylere bulaşacak bir insan değil. Onun varı yoğu biziz,o bizi üzmek ister mi sence?"
Alin biraz olsun rahatlamıştı. "İstemez. Babam bizi çok seviyor."
"Aynen öyle. Şimdi içini iyice rahatlatmak istiyorsan aşağı gel,babanı arayalım. Sesini duyalım. Biz de çok özledik onu. Hadi gel."
"Tamam anne üstümü değiştirip geliyorum."
Alin'in Cumartesi sabahı mahvolmuştu. O Cumartesi günlerini çok severdi. Rahat rahat uyuyabildiği,güzelce kahvaltı edebildiği,dinlenebildiği bir gün olarak hayal ederdi hep. Ama şu hale bak,daha sabahtan günün anlam ve önemi yok olmuştu.
Aşağı indiğinde annesi babasıyla konuşuyordu. Annesinin gözleri dolmuştu,ablası da onun bu haline acı acı gülümsüyordu.
"Tamam canım,biliyorum. Biz de seni çok seviyoruz. Bak Alin de burada,bir de onunla konuş. Öpüyorum seni." Deyip telefonu Alin'in eline tutuşturdu.
"Baba?" Deyip ağlamaya başladı.
"Kızım neyin var,neden ağlıyorsun?"
"Seni rüyamda gördüm baba. Ama kötü bir şekilde gördüm,seni arayıp bi sesini duymak istedim. Seni çok özledim."
"Ben de seni canım. Ben de seni çok seviyorum. Ve inan bana ne kadar kötü görürsen gör ben burada dimdik ayaktayım. Sakın üzülme tamam mı,ben iyiyim."
Alin şimdi rahatlamıştı. "Tamam babacım,seni çok çok seviyorum."
"Sana bir şey soracağım canım."
"Sor baba."
"Birkan olayından dolayı hala kırgın mısın bana?"
"Hayır baba,artık değilim. İkiniz de kendinizce haklıydınız. Olayı mahveden bendim.
Bak baba,bu konuyu düşünmek için çok zamanım oldu,çok yanılgıya kapıldım,çok sinirlendim,çok üzüldüm ama son düşüncem bu. İkinizin de hayatımda yeri çok ayrı. O yüzden artık bir tatsızlık olsun istemiyorum."
"Tamam canım,olmayacak. Birkaç ay sonra geldiğimde Birkan'ı tekrar görmek isterim."
"Tabiki baba,sen bir gel de mutlaka ayarlarız."
"Tamam canım,hepinizi öpüyorum. Konuşuruz sonra tekrar."
"Tamam babacım,iyi bak kendine seni seviyorum." Dedikten sonra telefonu kapattılar. Alin mutfaktan bir peçete alıp gözündeki yaşları sildi.
"Şimdi iyi misin kızım?"
"İyiyim anne,sen haklıydın babam böyle şeylere karışacak bir insan değil."
"Aynen öyle. Hadi şimdi kahvaltımızı edelim,omletin soğuyacak."

RüyaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin