28

54 4 0
                                    

Birkan Alin'i eve bırakmak için siyah mini cooperını garajdan çıkarmıştı. Alin kendini pek iyi hissetmiyordu. Sürekli öksürüyor,baygın baygın etrafa bakınıyordu. Ve yol boyunca iki kelime etmemişti.
"Canım iyi misin? Sesin soluğun çıkmıyor?"
'İyiyim,sen benim için endişelenme' klişelerini söylemek yerine gerçeği söylemeye karar vermişti. "Kendimi hiç iyi hissetmiyorum Birkan. Eve gitmeden önce hastaneye gitsek?"
"Canım annenler merak eder ama."
"Dün geceki gibi arar haber veririm nerede olduğumu,eve gidip tek tek anlatmaya bile mecalim yok."
"Peki canım,sen muayene odasındayken ben arar annenle konuşurum."
Alin tamam dercesine başını salladı ve kafasını koltuğa gömdü. Dışarıyı seyrederken uyuyakaldı. Fakat daha sonra dürtüldüğünü hissetti. Anlaşılan geldikleri hastane yakındaydı.
"Canım geldik."
"Tamam kalkıyorum." dedikten sonra tutmayan kollarıyla kalkmaya çalıştı. Fakat ayakta durması çok uzun sürmemişti,Birkan'ın kucağına bayılıvermişti. Sadece tek hatırladığı bağrışmalar,sedye sesleri.. Biip.
"Kızım?"
"A-anne."
"Yorma kendini canım,neler olduğunu biliyorum. Yaşadığın stres yüzünden ateşin çıkmış. Neden benimle... Yada neyse,sonra konuşuruz bunları. Sen uyu,iyice dinlen. Canım kızım." Diyip alnına bir öpücük kondurdu annesi. Alin acı bir şekilde gülümsedi.
Birkan dışarıda onları bekliyordu.
"Anne-kız konuşmasını bölmek istemedim. Nasıl durumu?"
"Halsiz tabii,demin hemşireler serum verdiler. 1 saate kendine gelirmiş."
"Anlıyorum. Defne hanım,lütfen siz eve gidin. Ben buradayım nasılsa,hem Berenle Demir de gelecek. Yalnız değil yani,siz yorulmayın buralarda."
"Olur mu kalma.."
"Olur olur. Lütfen beni kırmayın."
"Peki Birkancım.Kızım size emanet o zaman. Durumunu bana bildirirsin. Hoşçakal."
"Hoşçakalın ✋🏻"
Defne hanım gittikten sonra Birkan cebinin titrediğini hissetti. Bu Alin'in telefonuydu. Mesaj gelmişti. Birkan açıp açmamak konusunda kararsızdı. Açarsa özeline girmiş olurdu,açmazsa içindeki merakı susturamamış olurdu. En iyisi açıp Alin'e haber vermemekti.
Tugay: Canım nasıl oldun?
Tugay mı? Nasıl yani? Öğrenmenin tek bir yolu vardı.
Alin: Tugay? Neden bana mesaj atıyorsun?
5 dakika sonra cevap geldi.
Tugay: Hasta olduğunu duydum,mesaj atayım dedim. Neden rahatsız oldun?
Alin: Neden olmayayım ki? Sen Betül'le tekrar çıkmaya başlamadın mı? Onun bana sinir olduğunu bile bile neden hala yazıyorsun anlamıyorum?
Tugay: Biz Betül'le tekrar çıkmıyoruz,nereden çıkardın?
Alin: Dün gittiğimiz barda Betül'le karşılaştık. Bana seninle tekrar çıktığını ve hatta o bara ikinizin birlikte geldiğini söyledi.
Tugay: Yok öyle bir şey,uydurmuş. Alin sen Betül'ü bilmiyor musun? İnsanı sinirlendirmenin yolunu mutlaka bulur. Ve sonuna kadar uğraşır.
Birkan daha fazla mesajlaşma konusunda kararsızdı. Tugay'a inanmıyordu. Ve bunun altından da mutlaka bir şey çıkacaktı,biliyordu.
"Birkan?"
"Demir,abi hoşgeldiniz. Nasılsın Beren?"
"Biz iyiyiz de Alin nasıl?"
"Serum verdiler,uyuyor. Bende uyanana kadar dışarıda beklemeye karar verdim."
"O salak Betül yüzünden oldu değil mi?" Bunu soran Demirdi.
Birkan konuşmak yerine acı acı başını salladı.
"Birkan senin neyin var böyle? Üzgün ve sinirli gibisin?"
"Yoo,yok bir şeyim Beren. Sana öyle gelmiş."
"Yok abi,sende bir şey var. Ne oldu anlat?"
Birkan bir bir anlattı. "Alin'e sakın anlatmayın,aramızda kalacak."
"Tamam anlatmayız da,ya doğru söylüyorsa?"
"Abi doğru falan değil,yalan söylüyor işte şerefsiz herif. Aklı sıra Alin'i oyuna getirecek."
"Peki bunu nasıl anlayacağız?"
"Basbaya. Tugay bizim okulda,zor olmayacak o yüzden. Ben onu köşeye çeker her şeyi anlattırırım."
"Bu kıza yazık gerçekten. Ne kadar temiz kalpli,iyi bir insan. Bu olayları yaşamasına bir türlü anlam veremiyorum,neden tüm acıyı iyi insanlar çeker ki?"
"Bilmiyorum Beren,bilmiyorum. Ama dediğim gibi,okulda her şeyi öğreneceğim."
'Öğreneceğim. Ve Alin'i üzmelerine asla izin vermeyeceğim.'

RüyaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin