Zahir fırladı odadan ama Güleyşa'yı bulamadı banyoya tuvalete bile baktı yoktu.
Salonda ise bir uğultu hakimdi.
Cevher gülerek
" ben dedim genc abimden olmaz bu iş, nasıl abim getirdi halen şaşkınım" dedi.
Annesi sedirin ayağında duran gırgırı attı oglunun dizine
" ne varmış gencse sanki abin
ihtiyar " diyerek.
Oğluna toz konusunda istemezdi.Zinar
" yeni bir macera istemiyorum yeter Allah aşkına işimiz başımızdan aşkın " diyerek ofladı.Babaları, Fırat'a
" git getir şu oğlanı " dedi dış kapının sesi duyulmuştu çünkü çıkmıştı dışarıya ve ne yapacağını tahmin ediyordu oğlunun.Zahir, hâlâ yolda ise o adami bulup bir güzel benzetirdi.
Yola doğru koşan adam kimseyi göremedi elbette, çoktan ilçe yolunu bulmuş olmaliydi arabayla gelenler.
Bir hırsla geri döndü yere öyle bir basiyordu ki topraktan intikam alır gibi, evin avlusuna az bir mesafe kala
Serhat göründü ev dönemecinde arabasıyla, durdu:
" hayırdır abi gece vakti yağmur da geliyor, şimdi mi geliyon yoksa " dedi ileriye bakınca sağ tarafa park edilmiş koca tırı fark etti anladı bir gariplik vardı." sen eve git Serhat, ben amcamgile bakacağım Güleyşa ordadir, o tarlayı alanıda bul yarın, farz oldu onun belasi olacam" dedi öfkeyle.
" abi ne oldu iyi bir adama benziyor okumuş ziraatcıymiş, tarla içinde iyi olur bilgili adam" dedi Serhat.Zahir dahada kızdı birde okumuş falan ha
" başlatma lan okumuşuna bilgisine Güleyşa ile görüşmek istemiş bekar sanmış o it" dedi elini tehdit eder gibi sallayarak.
Serhat'in gözleri kocaman açıldı
" ne ne" diyebildi o sırada Fırat çıktı avlunun büyük kapısından.
" abi babam çağırıyor seni bulaşmasın dedi" diyerek abisinin koluna girdi.
Çiseleyen yağmur damlacıkları ıslatmıştı saçlarının üst kısımlarını ve omuzlarını.
" çağırmayın beni " diye öne doğru adımladi Zahir avluya girdi amcasigile yol aldı.
" abi peşine gitsekmi kızı döver falan " dedi Fırat Serhat'a.
" yok daha neler oğlum karısını mi dövecek güvenmese birakip gitmezdi aylardir, oh oldu elli kez dedim tarlaya gelmesin diye yanında da durmadı kaçıyor" diyerek söylendi Serhat." sahi abi bunlar ne anormal hadi gelinkiz küçük çokta utangaç abim ne ayak? kızı bırakıp gitti tek lafta ettirmiyor sorunca" dedi Fırat biryandan da abilerinin peşinden yürüdüler.
Zinar ve Cevher de çoktan evin kapısında göründü.
Zişan hanım hiç merak etmiyordu Güleyşa'yı çünkü " sen hemen emmingile koş yengene uyumuşlar dedirt" demişti.
Zahir kapıyı çaldı biraz gürültülüce.
Güleyşa korkuyordu ama Şirin'e de belli etmeden genç kızın yeni doldurmuş olduğu mp3 dinliyorlardı kulaklıktan.
Güleyşa'nin son zamanlarda en keyif aldığı şeydi.
Şirin ilçede CD'cilerde müzik doldurtuyor ve ilk fırsatta Güleyşa ablası ile dib dibe birinde bir kulaklık diğerinde öbür kulaklık şarkılara eşlik edip zaman geçiriyorlardı.
Kasım kapıyı açtı.
Berfin de geriden geldi halalarida oradaydı demekki.
" buyur abi " dedi Kasım.
" Güleyşa burdadır bir seslende gelsin " dedi Zahir ilk kez böyle birşey yaşıyordu amcası çıksa çokta utanırdı Allah'tan çıkmadı.
Kasım içeriye dönünce annesi geldi hemen " kızlar uyudu oğlum sende gel bir çay ic hoşgelmişsin, karının haberi yoktur zahar ki buraya gelmiş " dedi yengesi.
Zahir inanmadi bu saatte ne uyuması anası ayarlamiş olmalıydı.
Ama hala dururmu soluğu kızların odasında aldı " kalk kalk gelin hanım kocan gelmiş burda ne işin var " diyerek kulaklıkları çıkardı aldı kızlardan " te Allah'im bunlarda avrat olacak ellerinde ecnebi isi akıllar beş karış yukarıda kızım ben sana ne anlattım az önce gelmiş burda ne yapiyon " diyede kızdı.
Güleyşa çoktan unutmuştu kadının nasihatlerini.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
.. GÜLEYŞA...( Tamamlandı)
Ficción GeneralGüleyşa, aklına bile gelmeyecek şeyleri yaşayacak olan masum bir kız çocuğuydu.. Gerçek hayattan alıntılar ile kurgulanmıştır..