50.Bölüm

590 69 91
                                    


    Güleyşa'yı yazmaya başladığımda 50.bölüme geleceğimi kesinlikle düşünemezdim en fazla 40 bölümlük küçük bir hikaye yazacaktım ama yazdımda yazdım biri beni durdurmadı:))

Hikayemi değer görüp okuyan herkese minnettarım, varolun...

       " Zahir indir indir düşeceğim, merdiven dar,  dur ya" diyerek ayaklarını çarptı Güleyşa.
" kızım bir kıpraşma ya düşmezsin uslu durursan " diyen Zahir ise hızlıca çıktı merdiveni demir kapının üst pervazindaki anahtarı aldı seri hareketlerle açtı kapıyı.
Bir yandan da karısının bileğinden tutuyordu sıkı sıkı iki dakika susmak bilmedi Gül ne hevelsiymiş düğüne gitmeye.
Ayakkabısını zor giyen karısı aynı zorlukla çıkarmaya çalışırken sabrı tükendi " hadi gule ne bu savaşa mı gidiyoduk ne giydin " diyerek ayağının arkasindan basarak kopardı tokalarini.
" Zahirr Zahir naptin daha hiç giymemsitim yeni almadikmi ya ne heves ettimdi elbiseme uydu kızlar bayıldıydi ne yaptın ya acelen ne " diye söylenen Güleyşa'yı
  kapıyı kapattığı gibi susturdu yönetmeni biliyordu.
" silme demiştim ben silerim işte böyle, bırak kopsun yenisini alırım uydu gördüm ben elbisene tamam birdaha giyemeyeceksin zaten o elbiseyi" diyerek dudağında kalan son ruj izlerinide baş parmağı ile sildi usul usul.
" tadını bozuyor bu" diyerek.

Bakışları gözlerini buldu.
Başındaki şalı aldı atti yatağın üzerine.
Boynuna gömdü dudaklarını
" Allah aşkına vaktimi Zahir'im dağılıyor üstüm başım " diye zar zor konuşan Güleyşa usulen mi söylemesi gerekiyordu  ne, ellerine hakim olamıyordu boynuna doladi kollarını ensesindeki saçlarından tuttu bir tutam.
" düğün " diye fısıldadı kulağına.

" babamızın oğlumu gitmeyelim ne var herkes muradına erecek diye  ben seyirci kalamam " dedi adam...

Elbisesinin yakası indi omzundan aşağıya açıldı Gül'ün gün değmeyen teni
Özlemişti canındaki baharı Zahir...

" demek bu süsle düğüne gidecektin öylemi " dedi son kez.

Masum değildi şimdi kendine bakan gözler öğreniyordu,
  en az kendi kadar arzu dolu yangın yeri bir hüküm istiyordu...

........

Düğüne gecikmeli giden çifte döndü bakışlar.
Alnında yazıyor gibi kendini kocasının arkasına saklayan biri vardı.
" yanımda yürüsene kalbimdeki sultan " dedi adam geriye dönerek.
" tamam, Zahir rezil oldum valla şu halime bak yengemgil hep bilecek şimdi " dedi Güleyşa.
" Bilsin " dedi umursamaz bir sesle kocası.

  Elbetteki o elbiseyi giyememişti Zahir'in hoyrat hareketleri yeterince  yıpratmişti kumaşı, bilmeyerek yaptığına çocuk inanmazdı ya neyse.

Siyah uzun bir elbise giydi saçları hiç görünmüyordu çünkü yarım yamalak kurumuş şekil vermeye vakti kalmamıştı, örtüsünü sıkı sıkı tutturdu  şaĺınin bir ucunu geriye attı.
Yinede pırıl pırıldı Güleyşa.
Siyah dökülen elbisesi belindeki ağır kemeri ve has sarı renkteki altınları ışıl ışıl göz çekiyordu.
   Koluna girdi kocasının hanımların tarafına getirdi Zahir karısını.
Kızların bakışını yakaladı Gül kocasına baktı o da bakıyor olabilirmiydi? Öyle olmadığını gördü ama o gözleri oyası geldi.
  İleride tanıdık bir yüz çarptı gözüne Reyan bir gülümseme bekledi yada bir hoşgeldin hareketi put gibi inceleyip bakıyordu.
Mavi giymişti baştan aşağıya ve Güleyşa maviyi sevmezdi hele düğünde hiç sevmezdi..
  " sen ile benden başka kimse bişey bilmiyor şu yüz ifadeni normale çevirisen ve rahat olursan o narin ellerin bukadar terlemez jinamin hadi ben seni ararim" diyerek göz kırptı ayrıldı adam yanından.

.. GÜLEYŞA...( Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin