Güleyşa ne yapacağını şaşırdı elini çekse içi istemedi iyi gelmişti sanki ihtiyacı vardı bu ele.
Kocasının elinde bıraksa buz tutan ellerini, utandı kendinden dahi.
Telaşlı gözlerle baktı avucu avucuna değen adama." Zahir, ne yapıyorsun " diyerek.
" ne yapıyorum? Sen değilmiydin evliyim ama değil gibiyim herkes hakkımı soruyor diyen, gösteriyorum işte Güleyşa karımdır görmeyen kör olsun " diye cevapladı kocası keyfi pek yerindeydi adımladı lokantaya girdi arkasından Gül'ü çekiştirerek.
Masaya gelene kadarda elini çekmedi.
Garson geldi " hoşgeldiniz abi ne yerseniz " diye sordu Zahir'e bakarak.
Güleyşa öyle tok hissediyordu ki kendini garip bir ruh haleti içerisindeydi.
" ben tokum galiba " dedi.
" olmaz, sen bize iki adana getir kardeşim çiğ köfte de alalım ortaya pişmiş soğan, biber falan ne varsa getir " dedi Zahir, mutlu günüydü bugün yemeden olmazdı.
Aylar öncesinde hayaline gelmezdi. " ne iş, sen dalgın dalgın bakıyon kıza olmaz müsade etmem ha" derken Aziz efendi buralara geleceğini bilemezdi.Güleyşa etrafına bakındı bir kaç masa doluydu insanlar kendini seyrediyor sandı sanki anlından yazıyordu olan biten.
" annem bekliyor Zahir " dedi tekrar sesinden belliydi tedirginliği.
" beklesin Güleyşa beklesin, kaçmaya çalışır gibisin sanki sen korkuyormusun yoksa benimle yanliz kalmaktan akşam burdaki evde kalırız diye düşünmüştüm halbuki" diyerek nabzını yokladı kocası.
" kesinlikle olmaz köye dönelim vallahi çok ayıp olur sabahta öyle alel acele çıktık " dedi Gül ne ilçede kalmasiydi Zahir den çok aileyi benimsemişti artık o.
" tamam tamam merak etme vakit çıkmadan gideriz " dedi Zahir ve yemekler geldi.
İştahla yiyen kocasını seyretti bir müddet Güleyşa.
Yasayabilirmiydi böyle nereye kadar idare ederdi Allah var iyi adamdı ama bu evlilik işi oyuncak değildi.
18 yaşındaydı halen ve ne yazikki zor bir zemin üzerinde yeni bir hayat inşaa ediyordu.
Zahir bu yapının temelinde olacaktı.
Planladığı gibi ordan koparıp atabilecekmiydi o zaman sarsılmazmıydı tüm gönül katları..." hep böyle dalıp gidecekmisin utanma ye hadi paça gibi değil lezzetlidir" dedi Zahir ilk yemeklerini hatırlatarak.
Tabağına baktı Gül
" biliyorum tadını tabiki, öncede gelmiştim ben buraya " diye söyleyiverdi birden bilmişce.Zahir merakla kaldırdı bakışlarını.
Ağzındaki lokmayı boğazından zor geçer gibi yuttu.
" kimle geldin haberim yok bak bundan "
Güleyşa sevmiyordu bu sorguları işte.
" sen ikidebir ima ediyon ya benim sözlerimi bende sana diyom napiyon nasılsın dan başka iki kelam etsen bilirdin.
Serhat abimle Şirin'le geldim elbet" dedi.
Zahir gülümser gibi oldu böyle devam edecekti belliki.
Yemeklerini yediler Zahir hesabı ödedi.
Güleyşa'nin sıkıntısının da diyetini ödeyecekti bugün.
İlçe cıvıl cıvıldı yazın baharı insanlar çarşıda pazarda alışverişte biryandan düğünler olmaya başlamış biryandanda nişana hazırlık görenler vardı.
Bağ bahçe işlerine alet edavat toplayan köylüler de esnafın gülen yüzüydü.
Zahir aracını park etti çarşının en işlek caddesinin başına.
" bir işimiz kaldı onuda yaparsak tamam inelimde " dedi yanında oturan karısına." bir ihtiyacım yok çarşıya niye geldik lütfen artık dönelim "
Güleyşa'nin güneş değen gözleri daha bir parlak netti yanaklarındaki allık Zişan hanımın eseriydi hergün iyileşsin diye kozalak şiresi vermiş, çam suları içirmiş ellerine yüzüne meşe külü ile ilaçlar yapmıştı.
Bu hakkı ödeyemeyecegini düşünüyordu Güleyşa ve bencillik edip onlara karşı sahte bir rol oynamak zor geliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
.. GÜLEYŞA...( Tamamlandı)
Ficción GeneralGüleyşa, aklına bile gelmeyecek şeyleri yaşayacak olan masum bir kız çocuğuydu.. Gerçek hayattan alıntılar ile kurgulanmıştır..