31. Bölüm 1/2

112 8 4
                                    

Gözlerimi kapatmış derin nefesler alıyor ve hızlanmış olan nabzımı normale döndürmeye çalışıyordum. Adal anlımdan dudaklarını çekerek beni bıraktı ve yanıma oturarak bir kez de eliyle ateşime baktıktan sonra rahatlarcasına nefesini verdi. "Ateşin yok ama bir duş alsan iyi edersin. Dün yağmurun altında fazla kaldın, hem temizlenmiş hem de rahatlamış olursun" dediğinde onu başımla onaylanarak ayağa kalktım ve banyoya doğru ağır adımlarla ilerledim.
Banyonun ışığını açarak içeriye girdiğimde bedenim sanki içeriye girmemi istemezcesine kapının önünde kaskatı kesilmişti. En son bu banyoya girdiğimde olanları düşündükçe şakaklarıma ağrılar girmiş ve kendimi birden bire panik bir halde bulmuştum. Adal'ın ne olduğunu anlamadığını belirten bakışlarını sırtımda hissederken karnıma giren ani sancıyla nefes alamamış ve banyonun kirişlerine tutunarak başımı öne eğmiş nefes almaya çalışıyordum.
Yere gözlerimin bir anda kararmasıyla çöktüğümde Adal beni sıkıca kendine çekerek sarılmış ve sakin olmama dair bir şeyler fısıldamıştı. Derin derin nefesler alırken gözlerimden yaşlar geliyordu ve bunu isteyerek yapmadığım için nasıl durduracağıma dair hiçbir fikrim yoktu.
Adal doktor çağıracağına dair bir şeyler söylediğinde kollarından tutarak onu engelledim. Birkaç dakika sonra sakinleştiğimde Adal açık olan saçlarımın arasına başını koyarak derin nefesler aldı, belli ki endişelenmişti.
Beni kucağına alarak banyoya girdiğinde tam ağzımı açacağım sırada beni hastane kıyafetlerimle küvete oturtmuş ve sıcak suyu açarak birkaç saniye ısınmasını beklemişti. Sıcak suyu saçımda gezdirirken çıtımı çıkarmadan gözlerimi utançla parmaklarıma çevirmiştim. Saçlarımda hissettiğim yumuşak eller nazikçe saçımı şampuanlarken vücudumdan bir titreme geçmişti. İnce olan hastane kıyafetim iyice ıslanarak üzerime yapışmıştı. Üzerime bir halsizlik çöktüğünde esneyerek elime aldığım sabunu kollarıma sürüyordum çünkü etrafa ne kadar bakarsam bakayım lif görmemiştim. Büyük ihtimalle sabun ve şampuanı da büyük ihtimalle Sezgin getirmişti.
Adal saçlarımı yıkamayı bitirdiğinde suyu başımdan aşağıya tutarak saçımı yavaşça durularken ben de elimdeki sabunu bırakarak durulmasına yardım etmiştim. İşimiz bittiğinde Adal suyu kapatarak gene büyük ihtimalle Sezgin'in getirdiği havluya beni sararak banyodan çıkmış,  birkaç dakika sonra elinde temiz üstler ile geri dönmüştü. Kıyafetleri elime alarak banyonun kapısını kapattığımda üstündeki hastane kıyafetini bir çırpıda çıkararak kremimi yaralarıma sürmüş ardından da temiz üstlerimi giyinmiştim.
Odaya utancımdan yere bakarak girdiğimde Adal çenemi eliyle tutarak gözlerine sabitlemişti. Saçında birer birer yere damlayan su damlalarına dikkatlice bakarken Adal kıkırdayarak beni kolunun altına almış ve ıslak saçlarımı karıştırmıştı. Ona çemkirerek kolunun altından çıktığımda beni tekli koltuklara oturtarak saç kurutma makinası ile saçlarımı kurutmuştu.
"Bugün seninle yeni açılan bir kafeye gitmek istiyorum, ne dersin?" Dediğinde omuz silkerek benim için fark etmediğini belirttim. Elleri saçlarımın arasında nazikçe gezinirken gözlerimi kapatmış anın tadını çıkartıyordum."O zaman hemen üstlerini alarak banyoya giriyor ve hazırlanıyorsun." diyerek ellerini kuruttuğu saçlarımdan çekti ve başıma küçük bir buse kondurdu. Tekli koltuktan kalkarak ona sıkıca sarıldım ve ciğerlerime çam kokusunu doya doya çektim. Adal gıdıklanmış olacak ki kıkırdamıştı ya da bu yaptığıma gülüyordu.
Geri çekilerek onu sürdüğümde dikkatlice üstüne ve yüzüne baktım, o yağmurdan sonra benim aksime tertemizdi. "Sen uyurken eve gidip duş almıştım." diyerek aklımdaki soruları cevapladığında gülümsedim, fakat uzun sürememişti çünkü yüzümdeki yaralar henüz iyileşmemişti. Acıyla yüzümü buluşturduğumda Adal bana endişe ile bakıyordu. Ona sorun olmadığına dair bir şeyler söyleyerek banyoya doğru ilerledim.
Banyodaki küçük aynanın karşısına geçerek üstüme giydiğim kareli gömlek dar pantolon ve babetlerime baktım, açıkçası bu şekilde rahat giyinmeyi seviyordum bundan dolayı da üstümü değişesim yoktu. Aynaya biraz daha yaklaşarak yüzüme baktım, zaten beyaz olan tenim iyice solmuştu -ki büyük ihtimalle yemek yemediğimden dolayıydı-. Yüzümdeki çizikler doktorun verdiği ilaçlar sayesinde gerçekten iyileşiyor ve kapanmaya başlıyordu. İçimden 'umarım tüm bu çizikler yüzümde iz bırakmaz. ' diye geçirdim. Banyonun küçük dolabını kurcalarken bulduğum makyaj malzemeleriyle ellerimi çırptım ve hafifçe gülümseyerek makyaj malzemelerini aldım.
Genelde makyaj yapmaktan pek hoşlandığım söylenemez ancak yüzümün bu hali ile dışarıya çıkabileceğimi sanmıyordum. Yüzümde bulunan çizikleri hafif bir şekilde kapattıktan sonra allık ile biraz yüzüme biraz renk verdim, son olarak gözüme rimel sürerek makyaj çantasını kapattım. Yüzüme baktığımda gayet doğal durduğumu görünce sevincim katlanmıştı. Adal'ın kuruttuğu saçlarımı da tarakla düzelttiğimde banyodan çıkarak Adal'ın yanına ilerledim.
Yüzümü avucunun içine aldığında utanarak başımı eğdiğim bunun üzerine Adal bana gülerek sarıldı. "Makyaj yapmak sana çok yakışmış ama ben sade halini tercih ederim. " dediğinde kıkırdadım. "Beni şımartıyorsunuz beyefendi." dediğimde bu sefer o kıkırdamıştı. "Bu beyefendi size sırılsıklam aşık oldu hanımefendi, sizi şımartmak onun görevi. " dediğinde hafifçe omzuna vurarak ondan ayrıldım ve yatağın üzerindeki çantayı  da alarak Adal'a kapıyı gösterdim. Bana gülümseyerek kapıyı açtı ve eliyle dışarıyı gösterdi.
Nasıl oldu bilmiyordum ancak Adal bir şekilde çıkış işlemlerimi halletmişti ki ben de bu durumdan şikayetçi değildim çünkü hastane artık bana boğucu geliyordu. Bu arada en son Sezgin ile olan kavgamdan sonra ona kızgın olduğumu anlamış olacak ki yanıma uğramamıştı.

Miras Mektubu #Wattys2014Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin