Adal birden uzaklara bakmaya başladığında bir şey düşündüğünü anlamıştım. Kim bilir ne düşünüyordu. Derin bir nefes alarak oturduğum banka biraz daha yayıldım. Karşındaki manzara o kadar güzeldi ki, insanın hiç durmadan izleyesi geliyordu. Martı sesleri, deniz kokusu ve gün batımı harika bir manzara oluşturuyordu. Başımı sağa çevirerek Adal'a baktım. Elimi gözünün önünde sallayarak dikkatini çektim.
"Ne düşünüyorsun?" Adal kafasını geriye doğru attı ve ellerini saçına daldırdı.
"Sana bir şey sormak istiyorum. Ama doğru cevap ver." Başımı olumlu anlamda sağladığımda eline benim ona verdiğim anahtarlığı alarak oynamaya başladı.
"Merak ediyordum da, birisi senin arkandan iş çevirse ne yapardın? "
"Ben..." Böyle bir şeyi asla düşünmemiştim aslında. Ne cevap verebilirdim ki? "Ben sanırım o kişi için içimdeki tüm nefreti ortaya çıkarırdım. Zaten senin gibi birisi değil düşmanım olan birisi arkamdan iş çevirir. Bu durumda ona acımasızca davranırdım." Adal dalgın duruyordu.
"Rahatladığına göre artık seni bara bırakarak eve dönebilirim değil mi?" Açıkçası onunla konuşmak çok hoşuma gidiyordu ama onun da işi olabilirdi. Bir saniye, o eve mi dedi?
"Eve?" Adal bir süre öylece durdu.
"Bir süredir biriktirdiğim paramla kiraya çıktım. "
"Neden dedenden yardım istemedin?" Ayağa kalkarak üzerini silkti.
"Çünkü dedemden borç isteyerek onu zor durumda bırakmak istemiyorum. " Başımı sallayarak ayağa kalktım. Adal önüme geçerek beni durdurdu.
"Son bir soru?" Oflayarak başımı olumlu anlamda salladım.
"Korumalarınızdan birisi içinizden dışarıya bilgi sızdırsa ne yapardın?"
"Bu işlerle genelde Sezgin ilgilenir ve sonu iyi bitmez." Adal başını yavaşça yukarı aşağı sallayarak anladığını belirtti.
"Neden sordun?"
"Sadece merak ettim. Onları büyük ihtimalle öldürüyorsun." Ne demek öldürüyorsun!? Olduğum yerde durarak sinirli gözlerle Adal'a bakmaya başladım. Ben şuana kadar birini öldürmeyi bırak karıncayı ezmekten bile çekinen insandım. Yanımda silah taşımamın amacı kendimi olası durumlara karşı korumaktı. Eğer zorda kalırsam kullanırdım silahımı.
"Ne demek öldürüyorsun!? Ben daha insan öldürmeyi bırak kendim isteyerek yaralamadım bile! Yanımda silah taşımamın amacı kendimi korumaktı!" Adal bana şaşkın gözlerle bakıyordu. Sinirli gözlerimi ondan çekerek hızla arabama ilerlemeye başladım. Adal beni durdurmak için kolumu tutacağı sırada kolumu çektim ve sinirli gözlerimi tekrar ona çevirdim.
"Bana sakın dokunma! " Hızla arabama doğru ilerlerken kapıların kilidini açtım ve şoför koltuğuna oturarak kapıyı sertçe kapattım. Telefonumu ön koltuğa attım ve arabayı çalıştırarak hızla ilerlemeye başladım. Belki fazla tepki vermiş olabilirim ama insanların bana karşı olan önyargılarından bıkmıştım artık. Neden benim gibi dış görünüşe önem vermekten vazgeçmiyorlardı? Sinirden direksiyonu daha sıkı tutmaya başladım. Hızımı arttırarak evime doğru sürmeye başladım. Eve giderek önemli eşyalarımı alacak ve emlakcıya giderek yeni ev bakacaktım. İleride büyük ihtimalle trafik olacağı için ara sokaklara saparak ilerlemeye devam ettim. Telefonum durmaksızın çalmaya devam ediyordu ve ekranda her 'Adal' yazısını gördüğümde sinirleniyordum.
Eve yaklaştığımda hızımı azaltarak eve doğru ilerlemeye başladım. Eve yaklaştıkça gözümde Tom amca ile olan anılarım canlanıyordu. Ben ilk kez gitar kursuna götürdüğü zaman girdiğimiz idaayı kaybettiği için giyinmek zorunda kaldığı pembe smokini aklıma geldiğinde istemsizce güldüm. Ona o smokini giydirmek için çok uğraşmıştım. Gözlerimin dolduğunu hissedebiliyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Miras Mektubu #Wattys2014
Teen FictionKapağı hazırlayan Melis Oral'a teşekkür ediyorum ^^ Mavi gözlerimi kahverengi gözlerine diktim. Kalbim sanki bir kuştu ve kafesinden çıkmak için çırpınıyordu şuan.O hep benim yanımdaydı, beni anlıyordu, beni dinliyordu ve en önemlisi tüm geçmişime r...