Miras Mektubu #Wattys2014

19.Bölüm

Ağrıyan gözlerimi birkaç kez ovdum ve esnedim, bugünlerde vücudumu çok yorduğumu hissediyordum. Adal ile olan arkadaşlık ilişkimizin gitgide iyi olması benim şu sıralar moralimi yüksek tutan tek şeydi. İnsanların sürekli ondan hoşlandığımı iddia etmesi canımı sıkıyordu ama nedensizce kalbim bu sözü duyduğumda istemsizce hızlı atıyordu. Adal'ı kaybetmek hayatımın tamamen yok olması gibi bir şey olurdu, ne olursa olsun onu kaybetmek istemiyordum. Bu duyguyu hoşlanma olarak adlandırmaları bana saçma geliyordu. Onu arkadaşım olarak görüyordum, ya da öyle görmek istiyordum. Bana ondan hoşlandığımı her söylediklerinde Adal'ın benden uzaklaşacağını düşünüyordum. İnsanların aşkı ya da hoşlantı denen duyguları kalplerinde hissetmesini saçma bulurdum ben her zaman, bir insan sevdiğinde kalbiyle sevmemeliydi, bence aşkı en ufak hücrelerine kadar hissetmeli, tüm ruhuyla sevmeliydi onu. Bana göre işte aşk ve sevgi tam da buydu... Mevlana "Ben dostlarımı ne kalbimle ne de aklımla severim... Kalp durur, akıl unutur. Ben dostlarımı ruhumla severim; çünkü ruh ne durur, ne de unutur." , derdi.Bana göre işte olay tam da buydu, ne kalple, ne de akılla.

Ne ara düşüncelerim bu kadar dağıldı bilmiyorum ama saat epey geçmişti ve gözlerimin dayanacak hali kalmamıştı. Tüm gün ne halde dolaştığımı bilmiyordum; ama umrumda da değildi. Dolabıma ilerleyerek bir pijama ve iç çamaşır çıkardım. Pijama ve iç çamaşırımı elime alarak banyoya doğru ilerlemeye başladım. Banyonun ışığını açarak içeriye girdim ve aynadaki yansımama baktım. Saçım kabarmış ve gözlerim şişmişti, tüm gün böyle dolaştığım düşüncesiyle yüzümü buruşturdum. Bir çırpıda üzerimdeki kıyafetlerimi çıkardım ve kirli sepetin attım. Tam pijamamı giyecekken duş almam gerektiğini hatırladım. Banyonun sağ tarafına doğru ilerleyerek küvetin tıpasını takarak sıcak suyu açtım ve banyonun kapısını kilitledim. Küvetin dolmasını beklerken fırçalamayı unuttuğum dişlerimi fırçalamak için lavoboya doğru ilerledim. Diş fırçamı alarak üzerine çok az diş macunu sürdüm ve suyu açarak diş fırçamı suya tutup ağzıma götürdüm. Suyu kapatarak dişlerimi fırçaladım, suyu tekrar açtım ve diş fırçamı yıkayıp yerine koydum. Elimle ağzıma su alarak ağzımı çalkaladım ve tükürdüm, bu işlemi birkaç kez tekrar ettikten sonra suyu kapattım ve küvete doğru ilerledim.

Küvete girerek suyu kapattım ve sıcak suda biraz gevşemeye çalıştım. Sıcaklıkla beraber gelen uykum gözlerimi zar zor açık tutmamı sağlıyordu. Yüzüme su çarparak kendime gelmeye çalıştım. Elime küvetin yanındaki raftan şampuanı alarak döktüm. Saçımı şampuanla köpürterek masaj yapıyordum. Saçımı köpüklü bir şekilde bırakarak elime lifi aldım ve üzerine duş jeli dökerek vücudumda gezdirmeye başladım. Ellerimin buruşmaya başlamasıyla tıpayı açarak suyun borularda ilerlemesine izin verdim. Son kez kendimi lifledikten sonra durulandım. Sanki üzerimdeki ağırlık kalkmış gibi hissediyordum. Dolaptan aldığım büyük havlumu vücuduma, küçük el havlusunu kafama sardım. İyice vücudumu kuruladıktan sonra iç çamaşırlarımı ve pijamalarımı giyerek büyük havluyu kirli sepetine attım. Başımdaki küçük havluyu düzelterek dağıttığım banyoyu topladım. Son kez aynada kendime baktığımda gözlerimin kanlandığını gördüm.

Banyodan çıkarak odanın kapısını kilitledim ve yatağıma doğru ilerledim. Ayağımdaki ayakkabılarımı çıkararak yere koydum. Yorganımı kaldırarak yatağıma girdiğimde Uyuşuk yatağa zıplayarak yanıma geldi. Onu kendime doğru çekerek sarıldım ve başını okşamaya başladım. Hoşlandığına dair birkaç mırıltı çıkardığında onu kendimden biraz uzağa koyarak yorganımı üzerime çektim ve yatağımın yanındaki kumandayla ışıkları kapattım. Bazen bu kumandanın gerçekten de işe yaradığını düşünüyordum. Camdan karşımdaki binaları görebiliyordum ama cama çekilen film sayesinde ben gözükmüyordum, boşuna perdeyle de uğraşmıyordum. Telefonumu komidinin üzerinden alarak alarmımı kurdum ve geri yerine koydum. Gözlerim yavaş yavaş kapanırken düşüncelerim dağılmaya başlamıştı, kendimi gevşeyerek uykunun kollarına bıraktım.