17.Bölüm

360 23 4
                                    

Dolu gözlerle etrafı süzüyordum. Yalnız kalmayacağımı düşündürmüştü Ecrin bana, şimdi ise... Gidiyor işte, o da gidiyor! Başımı sallayarak düşüncelerimi dağıttım. Ecrin gitmiyordu ki, beni terk etmezdi o. Sadece bir süreliğine beni yalnız bırakacaktı o kadar. Neden büyüttüğümü anlamıyorum. Hayır... Kimi kandırıyordum ki, aklımda dönüp duran düşüncelerimi mi? Ecrin bana burukça gülümsedi ve valizini bırakarak tekrar bana sarıldı.

"Hatıra fotoğrafı çekinelim mi?" Başımı tamam anlamında salladım.

Ecrin telefonunu çıkararak ön kamerayı açtı. Zorla da olsa gülümseyerek poz verdim. Ecrin resmi çektikten sonra gülümseyerek cebimden telefonumu aldı. Telefonumda bir şeyler yaptıktan sonra telefonu bana uzatarak gülümsedi. Telefonun ekranını açtığımda Ecrin ve benim resmimi gördüm. Bu duvar kağıdını asla değiştirmeyecektim. 

"Sen valize göz kulak ol, ben uçak bileti alıp geliyorum." Ecrin valizi bana verdiğinde içimden bilet kalmamış olması için dua ediyordum.

Koltuklardan birisine oturarak Ecrin'in gelmesini bekledim. Gözlerimi kapatarak ellerimi saçlarıma daldırdım. İyi ama Ecrin'i evlatlık edinen kadının kocası yüzünden borcu varsa nasıl kafeye sahip olabiliyordu ki?  Gözlerimi açtığımda Ecrin'in elinde uzunca bir kağıtla bana doğru geldiğini gördüm. Ecrin koşarak bana geldi ve elindeki uçak biletini salladı.

"Son anda bir bilet iptal edilmiş. Uçak yarım saat sonra gelecek." Burnumu çekerek Ecrin'e döndüm.

"Seni evlat edinen bayanın kocası yüzünden borcu varsa nasıl kafeye sahip olabiliyor?" Ecrin burukça gülümseyerek yanıma oturdu ve elini dizimin üstünde duran ellerimin üzerine koydu.

"Bahar teyzenin borcu çok değil ki Yağmur. Yaklaşık 5.000 lira daha borcu var ama bunu çalışarak ben kapatabilirim, işte bu yüzden Almanya'ya gidiyorum. Bir an önce oraya gidip gerekli belgeleri doldurmam gerekiyor. Seni çağırmadım çünkü işlerin olduğunu biliyorum, üstelik üniversiteni de tamamlamalısın. Hem Adal var! O sana sahip çıkar eminim, onu kaybetmemelisin. Çok anlayışlı birisi. Annesi doğumda ölmüş, tabi sen biliyorsundur. Ona baktığımda seni görüyorum Yağmur... Seni arayacağıma söz veriyorum. Yeni hat aldığım zaman sana ben olduğuma dair mesaj çekeceğim." Adal'ın annesinin öldüğünü bilmiyordum ama şuan Ecrin benim için öncelikliydi. Yanağımdan süzülen gözyaşlarımı elimin tersiyle sildim ve Ecrin'e sarıldım.

"Yağmur... Lütfen şu taktığın maskeni çıkar at artık, sen bu değilsin. Olmadığın birisi gibi davranmaya son ver... Çevrenin kötü olması senin kötü olacağın anlamına gelmez ki." Ağzımı açmadım, tek kelime bile söylemedim. O maskeyi atamazdım. Eğer o maske çıkarsa esas düşmanlarım tüm yakınlarıma, belki sahip olacağım arkadaşlarıma büyük tehdit oluştururdu. Bir kez daha buna dayanamazdım.

Ecrin ayağa kalkarak eğildi ve yanağımı öptü. Mavi valizini eline aldı ve sürüyerek yurt dışı bölümüne doğru ilerlemeye başladı. Arkasından bakakalmıştım. Saydam kapıdan geçmeden önce güvenliğe valizini verdi ve güvenlikçi bayanın onu kontrol etmesini bekledi. Kontrolü tamamlandıktan sonra bana dönerek el salladı ve gülümsedi. Telefon ekranını açarak saate baktım, 19.25. 19.25 en nefret ettiğim saat olmuştu artık. Saydam kapıya baktığımda Ecrin'i göremememle oraya doğru koşmaya başladım. Saydam duvara yaklaştığımda havalanan uçağı gördüğümde omuzlarımı düşürdüm. Havalanan uçakla birlikte kız kardeşime veda etmiştim. Şunun şurasında yanımda kaç gün kalmıştı ki? 1 gün mü, 1 günü bile dolduramamıştık beraber, oysa onunla gerçekleştirmek istediğim çok şey vardı. Yanağımı ıslatan gözyaşlarımı elimin tersiyle sildim ve çıkış kapısına doğru ilerlemeye başladım. Etrafı bulanık görmemi sağlayan gözyaşlarım yüzünden gözlerimi kapattım ve sakinleşmeyi bekledim.

Miras Mektubu #Wattys2014Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin