-straykids-
"Ya ruh hastası yapma böyle bir şey!"
Minho arkasındaki 7 erkeği takmadan ilerlemişti. Önce bir bodrumda doğru ilerledi. Ellerine siyah bir deri eldiven geçirdikten sonra aletleri kontrol etti.
"Falçata, küçük namlulu silah, muşta, çakı, jilet, iğne, tuz, su, sirke, hepsi burada efendim."
Minho kafasını salladıktan sonra küçük bir kovanın içine hepsi dolacak şekilde suyu ekledikten sonra üzerine bir poşet tuz ekledi.
" Minho bence meg bunu görmemeli."
"İsterse çıkar."
Sonrasında eliyle karıştırdı ve osungu ve meg'i getirmeleri için onlara emir vermişti. Meg iki korumanın eşliğiyle birlikte içeriye girdiğinde ortada duran kova ve arkasındaki sandalyeye baktı.
"Ne yapacaksınız?! Bana mı!?"
"Hayır meg. Sana birşey yapmayacağız."
İki korumayla gözü kapalı bir şekilde osung geldiğinde meg'in bütün yaşadıkları gözünün önüne gelmişti. Gözleri dolmuş nefesi daralmıştı. Korkuyordu. Ağlarken konuşmaya başladı.
" ben size güvenmiştim!!"
Osung meg'in sesini duyduktan sonra daha da tedirgin olmuş. Üyeler meg'i arkasına alkış ve korumalar Osungu sandalyeye bağlamıştı.
" tamam Osung. Neden bunu yaptın?"
Minhonun sesini duyduğunda korkmuş ve geri çekilmişti.
"Birşey yapmadım."
Hyunjin ve seungmin megin yanında kalırken diğerleri minhoya yardım etmek için yanına girmişlerdi.
" bak osung. Tecavüzün cezası çok büyük!"
"Ben kimseye Tecavüz etmedim!"
Chan eliyle sandalyeye bağlı olan çehreye tokat attıktan sonra minho ayağa kalkıp aletlerde elini gezdirdi ve jileti eline almıştım.
(Bu bölümde işkence var yani hassas olanlar okumasın. Önermem.)
Minho elindeki jileti osungun açık olan bacaklarından birinde gezdirip minik bir kesik aşmak için yavaşça sürterek bir kesik açmıştı. Osungun bağırışları arasında meg gerçekten korkunç hissediyordu. Sonrasında Minho kesikteki kanı biraz aldıktan sonra kovanın içindeki tuzu alıp top haline getirip bacağına bastırdığında osung gerçekten acılı bir çığlık atmıştı.
"Minh-"
Hyunjin meg'in ağzını eliyle kapatıp sessizce kulağına eğilip konuşmuştu..
" gerçek adıyla hitap etme. Wonk de."
Ardından meg hiç sorgulamadan başını sallayıp:
" WONK YAPMA!"
Minho ona bakmak için arkasını döndü ve elindeki eldivenleri çıkartıp adamlarına devam etmeleri için birkaç işaret yapmışlardı.
" neden?"
"Bırak haklıyken haksız duruma düşmeyelim."
"Evet meg! Grubumuza hoşgeldin ve ilk cinayetini işleyeceksin.."
Minho arka cebinden çıkarttığı silahı meg'in ince bileklerini tutarak tam karşısında duran osunga doğru çevirdi.
"Bileğini kıpırdatma yoksa yanlış birşey olabilir."
"Yapamam!"
" YAPACAKSIN!!"
Meg silahı yere atıp girdiği depodan geri çıktığında minho silahı alıp hiç şüphe etmeden onu vurmuş ve ölü bedeni gömmeleri için onlara birkaç emir verip oradan ayrılmıştı. Meg'in arkasından gidiyordu. Ama meg gerçekten bu işkence ve vurma mevzularını sevmemiş olacak ki hızlı bir şekilde arabanın içine girmiş ve orada oturup sessizce düşünüyordu. Sadece insanların ölmesi doğru muydu?
" ne yani o orospu çocuğu için mi ağlıyorsun davis?"
" insanların canını alıyorsunuz!"
Arabanın arka uç koltuğunda oturan hyunjin konuşmuştu meg'le sonrasında yanına gelip elini omuzuna koydu. Bu esnada minho gelip o ikiliye baktığında gözlerinin içi konuşmuştu adeta.
" meg gelmen gerek"
Minhonun dediklerinden sonra meg o iri bedenin ardından gidiyordu. Deponun arkasındaki küçük kulübeye giren iki bedenin ardından tok bir bağırma sesi geliyordu.
"Napıyordun hyunjinle?"
" Ne?"
" SORU NET!"
Derin bir nefes aldıktan sonra ona bağırmak istemediği için sesini yumuşattı ve sahte bir gülücükle tekrar aynı cümleyi kurdu.
"Napıyordunuz hyunjinle?"
" sana hesap vermek zorunda değilim. Ayrıca bu konu se-"
Minho küçük bedenin belini koluyla kendine çekip iki bedenin de birbirine değmesini sağlamıştı. Boşta kaşan eliyle ise kızın çenesini tutup kaldırdığında sözler düğüm olmuştu adeta. İki derin yutgunma ardından kalın erkek sesiyle tekrar aynı soru duyulmuştu.
" bana cevap ver hadi? Napıyordunuz onunla?"
"hiçbir şey-"
İri beden bir anda kızı bıraktıktan sonra derin nefesini eksik etmedi. Sonrasında ise kulübeden çıkmış ve kız derin bir nefes verip boş sandalyeye oturmuştu.
Aklına gelen kesitler kafasında birkaç şeyi netleştiriyordu." buradayım güven bana"
"Her zaman yanındayım."
"Seni öpebilir miyim?"
"Sadece sarılsam??"
"Beni sevmeyi dene meg."
Olmazdı değil mi? Meg yine olayın kendi hatası olduğunu düşünüyordu. Ona iyi de davranmamıştı. İnsan ona kötü davranan veya canını yakan birine nasıl aşık olabilirdi? Ya ilişkisi? Bu bir ihanet sayılır mıydı? Derin bir nefesin ardından olduğu yerden kalkmıştı. Aklı karışıktı. Gözlerini her kapattığında hisleri daha da baskın kaçarak inanıyordu minhonun ona aşık olabileceğine. Kendi kendine konuştu.
"Hayır. O seni sevmiyor."