Beş gündür yatakta yatıp duruyordum. Asla sesimi çıkartmadan beş gün boyunca sadece o yatakta yatıyordum.
Arada meg geliyordu arada kızım arkamdan sarılıp saçlarımı öpüyordu.
Yataktan kalmıştım uzun zaman sonra alarmımın çalmasıyla birlikte kalkıp banyoya girmiştim. Sonrasında traş makinesini çıkartmıştım ve aynadan saçlarıma bakmıştım.
Asker traşı yapacaktım. Saçlarımı kısacık kesmek istiyordum. Eskisi gibi. Makineyle saçlarımı tamamen kestiğimde yanıma geldi kızım.
"Baba saçlarını neden kısalttın?"
Hiç cevap vermeden sadece saçlarımı temizliyordum. Sungbini üzmek istemediğim için konuşmuyordum onunla. Ellerimle kısa saçlarımı düzelttim biraz. Kızımı başımdan öpüp odadan çıkartmıştım.
"Minho?"
Yüzüne bile bakmak istemiyordu. Günlerdir kaçıyordum ondan. Yemek yemiyordum onunla. Kızımı okula o bırakırsa ben alıyordum. Yatağa yatıp duvara yüzümü dönüp sadece sorguluyordum günün geri kalanında.
"Yeter!"
Kapıyı kapatıp anahtarla bizi odaya kilitlemişti. Anahtarı göğüsüne sıkıştırıp konuşmaya devam etti. Ama ben dinlemiştim.
"Bana bakacaksın minho!"
"Ne var!?"
Beklemiyordu bu tepkiyi. Sakince ağlamaya başlayacağımı falan sanıyordu sanırım.
"Neden yapıyorsun bunları? Lütfen boşanmak istemiyorum."
"O zaman bende istediğim kadınlarla yatarım. Mesela? Emmet?"
"Saçmalıyorsun!"
"Hayır. Senin bunu demen daha saçma."
O beni tanımıyordu. Asla hemde. O benim son halimle tanışmıştı. Keşke asıl benle tanışmasaydı ama bunu isteyen oydu.
Kapının önüne doğru inip omuz atmaya başlamıştım. Bir evin kapısı nasıl bu kadar sert olabilirdi. En sonunda kapıya tekme atıp kıyafetlerimi bir valize koymuştum.
O ise ağlıyordu.
Kızımın odasına gidip onun da eşyalarını kendi valizine koymuştum. Şu anlık bizimkilerin yanına gidecektik.
"İstediğin şeyleri içine koy babacım baba kız gezeceğiz."
Gülümseyip arabaya doğru gitmiştim. Uygun bir şekilde kızıma ayrılacağımızı anlatmam gerekiyordu. Ama bunun uygunu nasıl olacak ki?
"Minho."
Sadece gözlerimle baktım yüzümü dönmeden gözlerine baktım. O da pişmandı ama son pişmanlık fayda etmiyordu.
"Lütfen. Beni burada tek bırakma."
"Meg."
"Yalvarırım."
"Yapamam.-"
Göğsümü sarmıştı kollarıyla. Böyle şeyleri sevmezdim. Vedalar mesela. Vedaları sevmem. Ve şu an hayatımda belki de en sevdiğim insana veda ediyordum. Son defa sımsıkı sarıldım bedenine.
İkimiz de aşık olarak bitiriyorduk bunu. Bazen yaranızı kanatan o insanlara o kadar ihtiyacınız olur ki. Sanki onlarsız asla olamayacak gibi olursunuz. Ölüm bile onlardan ayrılmaktan daha tatlı olur.
Eksik kalırsınız. Sanki o saçlara eliniz değmezse hayat asla mutluluk vermez. Ama aslında hayatın umurunda bile değildir. Mutlu insanların her daim acı çekmesi kadar gizli, kendinizden bile sakladığınız sevgiyi bırakmanız gerekir.