Kucağıma atlayan Sungbin ile korkarak uyanmıştım. Sungbin ise gözlerimin içine bakarak kahkaha atıyordu.
"Hey prensesim beni korkuttun!"
Kafamı çevirdiğimde meg'i yatakta görmemiştim. Sungbin ile biraz oynayıp aşağıya doğru inmiştik ama meg orada da değildi bu yüzden hemen telefonumu alıp aradım. Telefon kapalıydı.
"Fıstığım annen nerde sence?"
"Bilmiyorum ki baba"
"Markettedir babacım."
Ne kadar merak etsemde Sungbinin anlamasını istemiyordum çünkü çocuklar çaresizken güvenecek birine muhtaç kalır.
Elime telefonumu alıp hyunjini aramıştım Sungbin içeride çizgi film izlerken ben dışarıda sigaramı içip meg'in nerede olabileceğini veya neden bu kadar erken çıktığını düşünüyordum.
"Alo?"
"Hyunjin."
"Adımı mu ezberliyorsun ne oldu söyle."
"Meg evde değil."
"Ee lan kadın sensiz bırak markete de gitsin bi zahmet!"
"Ya gerizekalı! Yok sabahın köründen beri yok."
"Diğer kocasına girmiştir."
"Hyunjin!"
"Aman be. Söylerim bizimkilere ararlar etrafı."
"İyi."
"İyi."
(...)
Elimdeki anahtarı cebime sokup karşımdaki arabanın hizadına park edip indim. Karşımda dik bir şekilde duran Emmet her haliyle sinirmi bozuyordu.
"Kısıtlı süren var. Konuş Emmet."
"Hadi ama meg. Ben aramız iyidir falan diye düşünmüştüm."
"Konuşacak mısın?"
"O benimle yattı! Bunu duymak için niye kıçını yırttın ki!?"
"Ha sen şu lisede onu zorla taciz eden kızdın. Sana acıyorum Emmet."
"Sen! Onu benden aldın!"
"Sen biz sevgili olduktan yıllar sonra geldin. Çünkü zengin bir metres olmak istiyorsun."
"Metres sensin!!"
Gerçekten inanılmaz bir kadındı. Yıllar sonra yatmak için geldiği gece red edildiği için ve o an sevgilisi olduğumu öğrendiği için beni metres ilan etmişti. Nikahlı eşi olan beni. Aptal.
Yavaşça elimi kaldırıp parmağımda takılı olan alyansı gösterdim ona.
"Metres.."
Hiçbir şekilde konuşmamıştım ve arabama doğru binmiştim. Varoşlarda ne bulmuştu benim güzel eşim.
Eve doğru sürmüştüm arabayı zaten habersiz çıkmıştım bu yüzden onlar uyanmadan gitmek istiyordum
(...)
Kapının çalmasıyla masadan fırlayıp kapıyı açmıştım. Karşımda beyaz ceketli takımını giyen meg'i görünce sımsıkı sarıldım.
"Sevgilim?"
"Çok korktum meg."
"Neden"
"Bir anda çekip gittin sandım."
Sımsıkı sarıldım ona ellerimi elleriyle birleştirdim ve sarılmaya devam ettim.
"Ya babama sarılma!!"
Gülerek meg'i iten Sungbine baktım. Kızmış bir ifadeyle birlikte annesine bakıyordu.
"Ne demek sarılma? O benim!"
"Hayır!! Babaa!"
Kızımı kucağıma alıp öpmüştüm meg sinirliydi ama komikti.
"Canıım babamm!"
"Bırak ya bana sarılıyordu."
"Hayır o benim!"
Sımsıkı bana sarılan kızımla meg'in şişkin yanaklarına bakıyorduk.
"Öp kızım annen görsün."
"Öyle olsun minho!"
Tavırlı tavırlu yürürken bile çok güzel olabiliyordu. Canım sevgilim. Sungbinin okul servisi geldiği için koşarak çıkmıştı evde sadece ikimiz vardık.
"Sevgilim yanıma gelsene!!"
Sesini çıkartmadan aşağıya doğru indiğini merdiven sesinden anlamıştım. Gözlerimi alamamıştım. Siyah ince iç çamaşırlarının üzerine beyaz bir gömlekle inmişti aşağıya.
Elimdeki yaktığım sigarayı içine çektiğimde meg sadece karşımda durdu. Salık uzun ve siyah saçlarıyla benim önümdeki sehpayı itip sadece küllüğü eline aldı ve bacakları bacaklarımın üzerine gelecek şekilde oturdu.Hiçbir söz söylemeden sadece sarıldı ve boyun boşluğumu öptü.
"Aman kızım görmesin çok sinirlenir."
Gülüp boynuma daha da sıkı sarıldığında neden bu kadar sessiz olduğunu merak ediyordum.
"Şu gömleği çıkartır mısın? İçindekileri merak ediyorum."
"Sevgilim bana da sigarandan verir misin?"
Elimdeki sigarayı alıp içine çektiğinde çok şaşırmıştım. Sigarayı içmeme o kadar kızardı ki içmesi aşırı garibime gelmişti.
"Minho bana ateş etmeyi öğret."
Kafımı kaldırmadan sadece gözlerimle silahımı koyduğum çekmeceye bakmıştım.
"Neden?"
"Eğer ben senin eşinsem, kendimi korumayı ve ailemi tehlikeden kurtarmayı bilmeliyim."
Ayağa kalkıp eski vazolardan birini masanın üstüne koymuş ve silahımın içine altı tane mermi koymuştum.
"Ateş ederken sakın elini hareket ettirme yoksa beni öldürürsün."
Silahı iki eliyle kavramış ve dikkatli bir şekilde bakıyordu. Bir gözünü kapattığında müdahale ettim.
"Nişan almaya vaktin olmayabilir. Ve karşındaki en sevdiğin kişi bile olabilir."
Yavaşça arkadan belini kavrayıp neler yapacağını merak etmiştim.
"Başla."
Ard arda kaçırmayı bırak alakasız yerlere isabet ettiriyordu.
"Silah patlarken elini iter. Senin duruşunu bozmaman gerek."
"Olmuyor."
"Son defa dene."
İsabet ettiremediğinde kahkaha atmayı düşünürken patlayan silah sesiyle ona baktım.
"Senden korkulur."