29.ʙᴏ̈ʟᴜ̈ᴍ-ᴋıᴢıᴍ..-

74 6 17
                                    

Chanın gözlerinden yaşlar dökülmeye başladığında içimdeki tedirginlik duygusu kat kat artmıştı.

"Konuşsana chan!"

"Evini taramışlar minho.."

"Ne!?"

Dünya durmuştu. Ellerimi yavaşça başıma doğru getirmiştim. Gözlerimin önünden geçti bir anda bütün anılarımız. Öldüm adeta.Telefonuma gitmişti elim hemen. Kim bunu hamile bir kadına neden yapardı?

Yavaşça titreyen ellerimin arasına aldığım telefonumla birlikte sadece ekran fotoğrafıma bakmam bile gözlerimi doldurabilirdi.

Kızıma aldığımız takıla üçümüzün bir fotoğrafıydı..

"AÇ TELEFONU MEG!"

Telefonu açan yoktu bu yüzden hızlıca adamlardan iki,üç tanesini ararken eve doğru gidiyordum.

Arabayı o kadar hızlı kullanıyordum ki.

Ya ikisini de kaybedersem? Ya ikisini de toprağa verirsem?

Kötüyü çağırmak istemiyordum ama ihtimaller vardı. Tanrım bana onları bağışla. Kızımı bana bağışla. Karımı bana bağışla tanrım.

Daha kızımın elini tutamadan kokusunu bilemeden onu toprağa veremem.

Daha karımı öpmeye doyamadan onu toprağa koyamam.

Tanrım yalvarırım canlarını bağışla. Günahsız bir bebek ve günahsız bir kadın. Günahkar olan benim. Canı alınması gereken benim.

Günahlarımın bedelini çeken ben olmalıyım o iki masum can değil.

Evi gördüğümde gözlerimi kontrol edemiyordum. Gözlerim dolmuştu. Ne kadar hayalimiz vardı bu evde. Ve şimdi olana bak.

Evin bahçesinin önüne geldiğimizde koşarak içeriye daldım.

Camları delik deşik evimiz. Kapısı hafif açıktı. Gri duvarlarda sıçramış kan lekeleri vardı. Beyaz koltukta yatan kadına ait kanlardı muhtemelen.

"MEG!"

Yüzüne kanlar sıçramış ve yanağı yarık olmasına rağmen hala bembeyazdı teni. Omzu, bacağı, yanağı ve tam kalbinin kenarında kurşun delikleri vardı.

Elimle nabzını kontrol ettiğimde hala bir umut vardı.

Kucağıma alır almaz arabanın arka koltuğuna doğru yol almıştım.

"Yalvarırım sevgilim. Yalvarırım lütfen gitme. Kızım. Bırakma babanı. Annen gibi güçlü ol."

Koltuğa oturup bir elimi karnına getirmiştim o bedenin.

"Kızım. Hayata tutun yalvarırım babacığım. El ele tutup koşacağız annenle birlikte."

Gözlerimden akan yaşlar yüzünü temizliyordu. Elimle saçlarını geriye atmış güzel yüzüne bakıp yalvarıyordum ona.

"Geleceğiz bu eve. Ama üçümüz birlikte. Söz veriyorum bu eve hep birlikte lee ailesi olarak gireceğiz karıcığım. Sen,ben kızımız."

Yalvarışların aralanması Seo-junun sesiyle oldu.

"Merak etme. Yaşayacaklar."

"Ben ikisini de kaybedemem."

Hastanenin kapısının önünde sadece gidişlerini izledim. Sedyede içeriye doğru koşarken sadece doktora yalvardım.

"Ne olur kurtarın eşimi! Yedi aylık hamile! Yalvarırım size doktor hanım lütf-"

"Bey efendi durun!"

İris Çiçeği~•skz-minho•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin