Meg'in çığlıklarını duyan kızlar odanın kapısında toplanmış onları buraya hapseden adamın çıkmasını bekliyordu. Meg'i sırt üstü çevirmiş elindeki kemerle sırtında vurmadığı yer bırakmamıştı. En sonunda meg artık acısından çığlık bile atmayı unutunca odadan çıkmıştı.
Kızlar yerde yatan Meg'i yavaşça yatağa koymuş ellerindeki krem, pamuk ve belirli pansuman malzemeleriyle onun yaralarını biraz bile olsun azaltmaya çalışıyordu. Meg göz yaşını silen kızın elini tuttu ve konuştu.
"Ona karşı gelebiliriz. Kurtuluruz."
-"o iş o kadar kolay değil. Birsürü adamı var."
"Kaçabiliriz."
-"denedik Meg. Buradan giden herkes yerine başka birisi alınır. Yeni kurban sendin."
"Ne süredir buradasınız."
-"19 yaşında geldim. Şu an 26 yaşındayım. Ve birçok kez kaçmayı denedim."
"Ne zaman bırakacak seni?"
-"40 yaşına gelince."
Meg o kadar çaresizdi ki. Teker teker hepsi odadan çıkmış ve onalr çıkınca meg düşünnmeye başlamıştı.Kızların kendini kurtaracak bir ailesi bile yoktu. En azından çocuklar vardı. Meg buna mutlu olmuştu. Straykids onu kurtarabilirdi. Ama diğer kızlar. Tecavüz sonucu dünyaya gelen çocuklar. Meg hepsinden korkuyordu.
-Straykids-
Ryujin ve minho önde diğerleri de arkalarındaki arablarla o bara gelmişlerdi. Arkalarında yaklaşık yirmi korumayla o barın önündeyken ryujin onları durdurdu.
"Dikkat çekmeyelim. Ona zarar vermesinler."
"Bence minho yerine başka birimiz gitsin."
Minho bunu söyleyen jeongine sert sert bakmış ardından ise silahını beline takmış. Sanki oraya bir müşteriymiş gibi girmişti. Ryujin ile beraber oraya girdiklerinde ortam çok garipti. Ryujin korkulu gözlerle bakıyordu. Oraya ilk geldiği günü hatırlamıştı.
"Merhaba ryu yeni fahişemiz sensin."
Kafasını sallayıp minhoya üst kata çıkan koridoru gösterdi.
"Ben koridorun önündeki adamları oyalarım. Onu almadan gelme."
Ryujin koridorun önündeki üç korumayla sohbet ederken onları uzaklaştırmış ve minho koridora girmişti. Birkaç kadının çıktığı oda dikkatini çekmişti. Oraya doğru ilerlediğinde hafif açık olan kapıdan içeriye baktı. Gözlerinin içi büyüdü. Yüzünde güller açmıştı. Odaya girip kapıyı kapattığında yatakta yatan meg kalkıp ona sarılmıştı. Minho da onu kendine çektiğinde acı çığlığı atmasını beklemiyordu.
"Ne oldu?"
"Sadece ayağıma bastın."
"Özür dilerim."
Kokusununiçine çekiyordu minho. Kurtarmak? Onu bu ortama getiren iğrenç adamları öldürecekti tabii ki. Elini tutup odadan çıkmıştı. Ama içinde bir kurt vardı sanki. Onu alıyordu evet ama sanki o iyi değilmiş, birşeyler olmuş gibiydi. Duyduğu çığlıklar bir şiddet çığlığı mıydı? Yoksa korku mu? Minho bunu düşünürken Ryujine birkaç işaret yaptı ve arka kapıdan çıktı.
Meg derin bir nefes aldı. Bir gecede neler yaşamıştı. Kızlar arka cama toplanmış ona el sallıyorlardı. Hayatlarının yarısı geçene kadar burada hapis kalan insanları. Gözündeki yaşlar aktığında kendini jisungun koynunda bulmuştu. Saatlerce sarılabilirdi. Ama biliyordu ki birkaç saniye daha burada kalırlarsa o adam onları yakalayabilirdi. Gözleri doldu.
Arabaya bindiklerinde meg sırtının acısından yaslanamıyordu. Açlığından başı dönüyordu ve kasıkları ağrıyordu. Çok korkuyordu. Hamile kalmaktan. Onun acısını tutamadan sırtındaki kemerlerin izlerinin de acısını hissediyordu. Araba hızlandıkça midesi ağzına geliyordu. En sonunda sürücü koltuğunda oturan minhonun bileğini tuttu.
"Arabayı kenara çek."
Minho kenara çekmiş ve afallayarak inmesini izlemişti. Bütün midesini oraya bırakmıştı meg. Önüne düşen siyah saçlarını minho tutuyordu. Ceketini çıkartıp ağzını silmesi için ona uzatmış sonrasında ise tekrar arabaya binmişlerdi.
"Çok mu hızlı sürdüm arabayı."
Meg cevap vermeden ağzındaki acı tadı umursamadan sadece gitmesi için ona işaret verdi. Minho ilerlerken aklında soruları da tutamıyordu. O iyi değildi ama nedeninin ne olduğunu da bilmiyordu. İçindeki şüphe arttıkça artıyordu. Gözleri öfkeyle doluyordu.
"Doktora gidiyoruz."
Meg birkaç itirazdan sonra zorla hastaneye gitmişti. Doktorun adını seslenmesiyle oraya girmişti. Minhodan korkuyordu. Sırtındaki izleri görmesinden. Doktor yavaşça şikayetini sorduğunda ona cevap vermiş. Midesinin bulandığını söyelmişti.
"Beyefendi lütfen siz dışarıya"
Doktor meg'in Minho yüzünden böyle olduğunu anlamıştı. O çıkınca ise onu dinledi.
" tamam size birkaç test vericem. Sırtınızı dinleyebilir miyim?"
Adam yavaşça üstü kaldırdığında gördüğü manzara üzerine indirmişti.
"Bunlaro o mu yaptı size?"
"Hayır! Gerçekten onun olayla bşr alakası yok."
"Bu yaralar taze. Polis-"
"Hayır gerçekten. O yapmadı. Başka birisi."
"Peki. O zaman onu çağıracağım."
Minhoyu çağırırken üzerimi giymiş verdipi testleri yaptırmak için reçeteleri almak isterken Minho beni durdurmuştu ve bağırmıştı.
"O mu yaptı!!?"
" neyi?"
"Sırtını!!?"
"Minho-"
"Hani o yavşak sana bir fiske dahi vurmamıştı!!??!?!"
Minho ellerini küçük kızın yüzüne koymuş ona bağırdığı için kendine sinirliydi.
"Arkanı dön."
Meg irkilmiş bir şekilde arkasını dönmüş ve gözündeki yaşları tutarak arkasını dönmüştü. Minho kızın üstünü biraz kaldırdıktan sonra gözleri kısılmış acısını hissetmişti. Arkadan ona sarılmıştı. Meg ilk defa bir temastan bu kadar hoşnut olmuştu. Sonrasında bu teması yohan'ın araması bölmüştü.
"Alo?Sevgilim?"
"Meg ayrılalım."
"NE??"
"Ben uzaktan yapamıyorum. Olmuyor."
"Yohan yapma. Yğz yüze konuşalım."
"Tamam."
Telefon kapandığında meg sanki hiç birini yaşamamış gibş oraya gidiyordu. Minho bu durumdan hoşnut değildi. Yohanın kafasına sıkmak için bir an bulsa o anda öldürürdü onu. Meg sürekli buluştukları kafeye gitmiş ve orada onu bekliyordu. Taa ki başka bir kızla kol kola girene kadar.
"Yohan?"
"Meg. Yaşattığın herşey için teşekkür ederim. Ama üzgünüm. Devam edemem."
"Sadece neden?"
"Şu haline bak? Bakımsızsın. Kendini iyice saldın. İlgisizsin. Bencilsin."
" yohan. Ben kaçırıldım. Hatta hiç aklına gelmeyecek dayaklar yedim. Ama sen? Bencil sensin! İğrenç bir insana dönüştün sen. Bitti"
Yohana cevap hakkı vermeden oradan ayrılmıştı. Ağlıyordu ama yohan için değil. Bşr zamanlar hayatının anlamı olan kişinin bu kadar bencilleşmesinden dolayı.