Kızımın saçlarını okşayıp onun uyuduğuna emin olmuş ve balkondan bana gülen yıldızlara bakıyordum.
Dün daha onu öperken şimdi gökyüzünü onun gözlerine benzetiyordum. Hayat ne kadar acımasızdı. Ne gerek vardı buna? Kızımın da benim gibi anne yarası vardı. Ah güzel sevgilim benim.
O gece onun yanında olmak o kadar istiyorum ki. O güzel yüzünü ellerimin arasına alıp öpmek.
Geri gelse ve başka bir adamla evlense asla kızmam. Hayatta oluşu bile nefes almamı kolaylaştırıyor.
"Tanrım çok zor.."
Ellerimi gözlerime götürüp son beş yıl her gece olduğu gibi tekrar o gece geliyor aklıma. Yıllarca yapayalnız olacağım ve bebeğimize tek bakacağım, annesinin kokusunu bile bilmeyen bir çocuk yetiştireceğim. Bu o kadar acıydı ki..
"Baba. Sarılalım mı?"
"Prensesim? Uyumamışsın."
Kollarımı o küçük kız için açmış kucağımda gövdemi kollarıyla sarıp bana huzur verişini seviyordum.
"Bana annemi anlatsana baba."
"Neden?"
"Fotoğrafı var mı?"
Kucağımda kızımla birlikte kitaplığın en üst rafındaki albümümüzğ alıp onunla birlikte yatağa oturmuştuk. Kapağı o kadar tozluydu ki. Elimle tozları atıp ilk sayfayı açtım. Sahilde çekildiğimiz fotoğraf..Yüzünü tam net göremese de yeterdi bence.
"Bu annem mi?"
"Evet prensesim. Annen."
"O çok güzelmiş baba."
"Tıpkı onun gibisin. Sende çok güzelsin kızım."
"Peki annem neden şimdi yanımızda değil? Beni mi sevmiyor?"
"Asla. Annen en çok seni sevdi kızım. Herkesi karşısına alırdı senin için. Bende alırım."
Derin bir nefes alıp ona sarılmıştım. Bazen bazı şeyleri benden duyması gerekirdi. Annesinin öldüğü gibi şeyleri mesela.
"Senin annen bir melek biliyor musun?"
"Nasıl yani?"
Ellerimle gökyüzünü işaret edip ona bakmıştım. Kafası karışıktı ama umarım çok üzülmeden anlardı.
"Senin annen ikimizi de hep izliyor oradan. Bir şey olduğunda elini tam kalbinin üzerine koyup gökyüzüne bak ve annene anlat herşeyi. O her zaman seni dinler. "
"Şimdi de anlatabilir miyim?"
"Evet."
Koşarak balkonun önündeki cama gidip elini kalbinin üzerine koymuş heyecanla konuşuyordu. Ben ise herşeyi dinliyordum.
"Anne! Ben seni çok merak ettim. Babam gösterdi seni bana. Seni görmek istiyorum. Gelsene babam sana da krep ve çilek hazırlar. Hatta belki beraber parka gideriz. Babam çok güzel saçımı yapıyor ama arkadaşlarımın saçlarını hep anneleri yapıyor. Sen de bir defa yapsana."
Dönüp heyecanla bana bakıp sonra tekrar önüne döküp konuşmaya devam etti.
"Babam hep ağlıyor. Çok özlemiş seni. Sen gel hadi ben babamı üzgün görmek istemiyorum. Çok seviyorum onu."
Çalan telefonumla kızımı yatağıma yatırmıştım. Elime alıp balkona çıkmış arayan kişinin kim olduğuna bakmıştım.
Emmet mı?
"Alo min. Bahçeye gelir misin?"
"Neden?"
"Lütfen minho."