8.ʙᴏ̈ʟᴜ̈ᴍ-ᴀɴɴᴇ-

183 11 0
                                    

Meg uzun süredir sevgilisine bir sürpriz yapmak istiyordu ama izin alamıyordu bu yüzden onu arıyordu ve yanında olduğunu hissettiriyordu. Gerçekten birbirlerine aşık olan iki gençti onlar. Neyse ki umutları vardı. Meg arabada sevgilisiyle konuşuyordu. Üyeler alışmıştı. Ama minho. O ölüyordu. Her aşkım, balım, sevgilim kelimesini duyduğunda kalbine bir kırbaç darbesi daha alıyordu. Tırnak etlerini soymak ve kopartmaktan kanatmıştı. Ayağını sallayıp sinirini yatıştırmaya çalışıyordu.

"Yunho bu maceramız çok güzeldi.."

Onunla konuşurken sesi gülüyordu. Sadece yüzü değil. Ama neden minhoyu sevemiyordu. Daha varlıklıydı. Ona daha yakındı. Onu daha çok koruyordu. Eve geldiklerinde minho düşünmekten sinir küpü olmuştu bile. Odasına çıkıp kapıyı sökecek düzeyde kapatmıştı.

Yatağına iri bedenini atıp düşündü. Ya davis ya davis. Başka bir kadın olamazdı. Çalışma masasında duran küçük kutuyu açtı. İçinde minhonun aldığı meg'in nadir fotokartları vardı. Hepsine tek tek baktıktan sonra kutuyu kapattı ve anahtarlı kolyeyi tekrar boynuna taktı. Gözleri büyüdü. Sonrasında üzerini değişti. Düşünmek minhoyu deli ediyordu. Ya yaptılarsa?? Ya sevişiyorlarsa?? O çocuk meg'i öpüyorsa? Dokunuyorsa onun güzel bedenine? Minhoyu bu deli ediyordu. Elindeki kıyafetleri büzüp odanın bir köşesine fırlattı ve mutfağa indi. Nereden bilebilirdi o kızın da orada olacağını. İkisi de aynı anda dolaba yönelip bira aldıklarında durdular. Sonrasında minho meg'i kendi odasının balkonuna davet etmişti.

" balkonda soju içelim mi?"

Meg kafa sallayarak sojunun yanına limon kesiyordu. Beraber odaya gittikten sonra iki şişe soju ve birkaç dilim limonla balkondaki masaya oturmuşlar ve dertleşmeye başlamışlardı.

"Kaç yaşında başladın?"

Minho durdu. Sojusunu masaya bıraktı. Ve kıza baktı.

" kaç yaşından beri insan öldürüyorsunuz"

"16"

"Çok küçük değil misiniz?"

" şu an 21 yaşındayım zaten."

İkisi de bir yudum aldıktan sonra bu sefer soru sırası minhoya geçmişti.

" kaç yaşında sevgili oldunuz?"

"15. Lise ikinci sınıfta.."

Minho bunu duyduktan sonra şişesini yarılmıştı.

"Annen yüzünden mi??"

Minho kocaman gözlerle ona bakmıştı. Annesi hakkında konuşmayı sevmiyordu bu iri beden. En büyük yaranın kabuğunu söktüğünde kanardı ya da yanardı. O ikisini de istemiyordu.

"Minho hyung?"

"Annem hakkında konuşm-"

" ben sana söyeldim herşeyimi? Sende söyle hadi. Neden baban anneni vurdu?"

Minho bu bilgiyi nerden bildiğini bile anlayamamışken donuk bir ifadeyle ona bakmıştı. Gözleri doluydu. Meg ilk defa onu bu kadar çaresiz görüyordu.

"Boşver."

"Bay lee benim öğretmenimdi ve o bunu yapm-"

"ADINI ANMA!!"

"Neden yaptı?"

" Annem onu şikayet etti çünkü!"

Gözlerindeki yaşlar akıyordu. Sonrasında kapının çalmasıyla hyunjin odaya girmiş ve soju şişesini alıp onların yanına gitmişti.

"Ayrıldık."

Hepimiz alakasız dertlere sahiptik .

"Lixle mi?"

"Başka sevgilim mi var??"

"Neden ki?"

"Boşlamaya başladı beni. Zaten bende heterosexuel olmak istiyordum. İkimiz de hetero olduk."

" vay be! Şu ikili de mi ayrılacaktı.."

"Sıradaki sizsiniz."

"Yohan beni asla bırakmaz bende onu"

Minhoya dönmüştü hyunjinin gözleri cümlenin ardından. Sinir yetermiydi bilmem ama sinirliydi. Gözleri öfkeden kızarmıştı. Bakışları sertleşmişti. Meg odasına hırka almaya gittiğinde hyunjin minhoya bakmıştı.

"Bağlanma be minho."

"Sen beni dinledin mi?"

"İşte bırak sen acı çekme.."

"Öldürücem onu."

"Ya bir suçu yok ki?"

"Olduğu anda kafasına sıkarım."

"Olursa bakarız.".

Sonrasında chandan gelen mesajla ikimiz de gülmüştük.

'Meg sarhoş olmuş. Odasında. Siz de çok içmeyin. Yattı beklemeyin onu."

-02:47-

Derin bir nefes aldıktan sonra Felix boğuk ve sessiz bir sesle konuştu.

"Üzgünüm-"

Hyunjin ukeyi duvar ve kendisinşn arasına almış sertçe öpüp giriyordu. Sonrasında tekrar girdiğinde lix derinlerine kadar hissetmişti.

"Ahh"

Kilitli kapı, gıcırdayan yatak, boğuk inleyen iki gay, tene çarpma sesleri, ve lixin yalvarışları..

"Küsmek yok lix. Küsmek yok."

İris Çiçeği~•skz-minho•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin