21.ʙᴏ̈ʟᴜ̈ᴍ-ᴇsᴋɪsɪ ɢɪʙɪ ᴏʟᴀᴄᴀᴋ ᴍı?-

92 6 1
                                    

Koşarak hastaneye girmiştim. Doktor beni yoğun bakımın önünde bekliyordu. İçeriye baktığımda tavanı izliyordu ela gözleriyle.. değişmeyen tek parçası oydu. Gözleri..

Doktor bana giymem gereken birkaç kıyafet vermiş sonrasında ise yanına girebileceğimi söylemişti. Hızlı bir şekilde dediklerini giymiş odadan İçeriye girmiştim.

Gözlerim dolmuş, nefesim kesilmişti. Kolay mıydı iki yıldır ilaçlarla uyuyan birinin uyanması? Yatağına yatıyordu. Ama gözleri beni gördüğünde yüzünde az bile bir tebessüm olmuştu. Yeterdi bile bu bana.

Yanına oturmuş elini tutmuştum. İlk defa bana cevap verebilecek haldeydi.

"Minho.."

Sesi. Bambaşka bir insana aitti adeta. Boğuk ve acılı bir ses. Elleri kemikleriyle birleşmiş çok fazla zayıflamıştı. Ama her haliyle seviyordum onu.

"Ben iyiyim.."

"İyi ki sevgilim.İyi ki varsın"

Gözlerimden akan birkaç yaş vardı. Ama bunlar acıdan değil mutluluktandı. Ela gözlerini bana dikmiş yüzüme bakıyordu.

"Ne kadar oldu?"

"İki yıl. Koskoca iki yıl oldu."

"Gerçekten mi?"

"Evet. Ama iki yıldır her sabah gelip baktım sana ve her gece. Sensiz o kadar eksiğiz ki. Ama sen iyisin meg. Çok iyisin. Biliyorum atlatacaksın."

"Minho ben özür dilerim."

"Neden?"

"Ben yanında ol-"

"Meg. Canınla boğuşurken bile haksız olamazsın. Bazen bedenler yan yana değildir belki ama ruhlar hep beraberdir."

Yavaşça elimi tuttu.

"Çıkacaksın bu hastaneden. Beraber sahile gideceğiz tekrar. Denize başardım diye haykıracaksın. Kaybettiğin her saniyeyi sana geri vereceğim. Sen sadece iyileşmeye bak. Gerisi bende."

"Çok şanslıymışım.."

Sadece gülmüştüm. Tamam hala tamamen iyileşmemişti ama buna inanırsa daha iyi olacağına emindim. O umutla beslenen bir kızdı. Belki hayatından 2 yıl kaybetmek için küçüktü ama yüreği koskocamandı. Yaşadığı herşeyi aşıyordu. Zayıf biri değildi. Aksine aşırı güçlüydü.

Bir anda makineler ses çıkartmaya başlayınca ona bakmıştım. Kapatıyordu gözlerini.

"Hayır meg!"

Kapıya doğru koymuştum. Neden kimse yoktu. Siktiğimin işi. Koridora çıkmış bir insan arıyordum. Koskoca hastanede bir doktor yok mu!? Sonunda birini bulunca azarlay azarlaya meg'in odasına girmiştik beraber. Daha doğrusu o girmişti beni de kapıda bırakmıştı. Yaklaşık 3 dakika sonra birçok doktorun odaya girmesiyle işin iyi olmadığını anlamıştım.

"Minho?"

"Chan!"

Böyle zamanlarda neden hep ona yakalanıyordum. Ağlarken.

"O iyi olacaktır."

Ama ya olmazsa? Ya beni bırakıp giderse? Ya onu kaybedersem. Sadece aklıma anılar gelmişti.

"... o gün bana tokat atmıştın."

"Gerçekten mi?"

İkimiz de gülüyorduk. Gerçekten kim bilirdi ona aşık olacağımı ve sevgili olacağımızı.

(...)

"Denize gidelim.."

"Ama sen deniz sevmezsin."

"Olsun gidelim."

(...)

"Ağlama.. ağlayınca çok çirkin oluyorsun"

(...)

meg beni neden kimse sevmiyor?"

Meg durdu. Derin bir nefes aldı ve inkar etti.

" Hayır senin çok sevenin var-"

" bana yalan söyleme. Sen bile beni sevmiyorsun davis? Sen bile benden nefret ederken neden bedenim ve ruhum hala burada olmalı"

" Minho ben-"

" Bana şunu söyle. Neden ben olamıyorum?"

(...)

Bazen acı çekmiştik. Bazen gözlerimiz dolmuştu. Ama yine de beraber mutlu olabiliyorduk. Ve ben onun beni bırakmasını istemiyordum. Onsuz yapamadım. Yapamam. Yapamıyorum. Olmaz.

"Chan.."

Derin soluksuz bir nefes verdim o bana sarılırken. Görmediğim bütün şefkati bana veriyordu. Asla bunu yapmaktan kaçınmak istemiyordu. Ve ben ona çok güveniyordum..

"Ben onsuz yaşayamam."

"Minho her ihtimale hazırlıklı olmalısın."

"Hayır ben onsuz yapamam."

"Minho yapma böyle."

Birkaç adım sesi geliyordu arkadan. Ve sadece umarım onlar tanıdık kişilerdir.
Yüzümü o yöne döndüğümde gördüm. Hyunjin ve changbin bize bakıyordu.

"Oha sen-?"

"Kes sesini chang."

Changbinle birbirimizi ne kadar sevsekte gerçekten bazı insanlarla kavga etmeden anlaşmanın imkansız, olduğunu bilirsiniz.

Aklıma sadece kesit kesit yüzü geliyordu. Uzun saçlıyken onu öptüğüm gün. Hayır ilk tanıştığımız gün. Onu ilk gördüğüm gün..

İnsan bir insanı sadece gözleriyle bile etkileyebilir mi? Ben etkilendim. Onun evine gittiğimiz gün gözünün içine baktığımda kayboldum ben. Yok oldum. Sadece onun oldum. İlk ve son defa aşık oldum.

"Hadi ama dostum o iyi olacak."

Gözüm hyunjine kaydı. Ya sakindi ya da umursamaz. Omzuma koyduğu eliyle ego tatmini bile yapıyor olabilirdi. Onu severdim. Ama bu kadar rahat olması beni geriyordu.

"Felix orada yatsaydı aynı cümelyi kurabilir miydin?"

"Ne demek istiyorsun minho? Bende en az senin kadar endişeliyim!"

"Ya sikerim endişeni!"

"Bunu üzüntüne veriyorum."

"Vermezsen ne olur!?"

"Bana boş atar yapma! Yavşak ya!"

İki koca adam hastanede birbirini yumruk yumruğa girdiğinde onları ayırmak çok zordu. İlk başta ben hyunjine yumruk atarken bir anda onun bana olan darbeleri artmıştı. En sonunda birimizi chan diğerimizi changbin tutunca ikimiz de birbirimize baktık.

Onun kaşı patlamıştı, benim de dudağım ikimiz de sinirlenince kör oluyorduk. Sonra odanın kapısı açıldı. Meg'in doktoru çıktı odadan. Yüzünde garip bir tebessüm vardı.

"O iyi mi?"

Sorum çok zordu benim için. Evet dese de hayır dese de herşeyim eskisi gibi olacak mı?

İris Çiçeği~•skz-minho•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin