7 - :)

4.5K 205 45
                                    

Azra'nın gözünden

İki haftadır hastanedeydik. Ara sıra Esma Hanım eve götürür zorla duş aldırır yemek ağzıma tıkardı.

Ağlamaktan göz pınarlarım kurumuş, boğazım ağrımaya başlamıştı. Ara sıra ağlama krizlerine girer sakinleştiricilerle günü birlik hastanede yatardım. İki gündür ağlayamamış ayaklı cenaze gibi gezmeye başlamıştım.

Geri döndüğümde bizimkilerin tuhaf bir neşesi vardı. Benim geldiğimi gören Metehan bana bakarak gülümsediğinde hızla onların yanına geldim. "Utku ile Umut'un dokuları uyuştu Azra." dediğinde hızla kafamı Utku'ya çevirdim. Benimle göz göze geldiğinde gülümsemişti.

Yakup, "Ancak Utku reşit olmadığından bazı tıbbi testlere tabii tutulacak. Çok geç olabileceğinden donör testini beklemeden bende Utku'nun tıbbi testlerini başlatmıştım. Aile rızası hazır zaten. Bekleyeceğimiz tek şey hukuki süreç onu da yarına kadar babam halleder." dediğinde kuruduğunu sandığım göz pınarlarım tekrar yaşarmaya başlamıştı.

Utku'nun yanına gelerek ona sarıldığımda kaskatı kesilmişti. "Teşekkür ederim." dedim çatallaşan sesiyle. Bir süre duraksayıp kollarını bana sardı.

"Çok teşekkür ederim."

"Kardeşimiz iyileşecek." dedi Utku. Başımı salladım. "İyileşecek."

Bir hafta geçmişti. Umut'a kemik iliğinin transferini gerçekleştirmişlerdi. Umut tekrar yoğun bakıma alınmıştı. Utku ise bu süreci normalden fazla ağrılı atlattığından iki gün hastanede yatmıştı. Bu sürede Utku ile yakından ilgileniyordum.

İlgilenme sebebim kardeşimi kurtardığı için değil, kardeşim olduğu içindi. Bunun o da farkındaydı. Yakından ilgileniyordum onunla. Yemeğini yemesine, serum takibine ve sağlık kontrolüne. Bu sürede hemşire ve doktorların başını ağrıtsam da benim gibilere alışık olduklarından pek tepki vermemişlerdi.

Bunu gören ailenin diğer üyeleri hallerinde memnun gibilerdi. Serum takılırken Utku'nun ağzından çıkan minik bir önlemede bile hemşireye kızıyordum. Yakup çalışanını savunurken bende Yakup'u azarlıyordum. Bu halimize diğerleri gülerken bende biraz olsun rahat nefes alıyordum.

Umut üç haftanın ardından ilk defa uyandığında beni yanında istemişti. Enfeksiyon riskine karşılık maske, bone, kıyafet, eldivenle etrafımı sarmışlardı. Beni gören Umut beni tanımamıştı.

"Ablam." dediğimde gözleri büyüdü. Kısık sesiyle konuştu "abla."

Yanına gelerek serumlu elini tuttum ve başını okşadım. "Ablam, iyileşeceksin bir tanem. " burukca gülümsedi. "Utku abinin kemik iliğiyle iyileşeceksin. Buradan çıktığımızda ona teşekkür et tamam mı?" başını salladı. Onunla çok temas kurmamam gerekiyordu. Tuttuğum elini çektim. "Benim şimdi çıkmam lazım. Doktor ve hemşirelere zorluk çıkarma. Her gün gelip seni göreceğim. Bir hafta sonra da evimize döneceğiz. " Başını yavaşça salladı.

"Hangi?" dediğinde şaşırmıştım. "Abilerinin olduğu o büyük ev." sevindiğini gözlerinden anlıyordum. Yorgun olduğundan kılını kıbırdatamıyordu. "Aykut amca ve Esma teyze de o evde mi?" Başımı salladım. "evet ablam. Herkes senin için bekliyor. Hemen iyileş. " Odadan çıktığımda üzerimdeki tek kullanımlık şeyleri çöpe atmış odanın önündeki oturma yerinde oturan Utku'nun yanına oturdum. Ağrıları olduğunu söylemişti Yakup'a.

"Daha iyi misin Utku?" dediğimde başını salladı. "İyiyim beni merak etme." gülümseyerek bana baktığında karşılık verdim. Çok yorgun hissediyordum. Metehan yanımıza gelerek bize baktı. "eve gidiyoruz. Umut için annem kalacak. Bir şey oldu mu geri geliriz." Kafamı kaldırarak ona baktım bir şey dememe izin vermeden konuştu "rica etmedim Azra. Eve gidiyoruz." iç çekerek ayağa kalktım. Bir haftadır diğerleri işlerinin başına geçmişti. ancak bugün hafta sonu olduğundan hastanede bir saat kalıp geri eve dönmüşlerdi.

Eksik Parça [TAMAMLANDI]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin