Kaşlarımı çatarak karşımda duran adama bakmaya devam ettim.
"Çağan bey arabayı aldı gitti. Hiç normal görünmüyordu. Bahçeden çıkana kadar kaza yapacak diye diken üstünde izledik."
Aldığım haber iliklerime kadar korku salsa da yüzümde ki ciddiyeti bozmadım.
"Bu beni ilgilendirmiyor. Bir daha kapıma bu tarz şeyler için de gelmeyin."
Kapıyı yüzüne kapatmak üzereyken tek eliyle tutup durdurmuştu.
"Bir senedir neler çektiğini bilmiyorsunuz Bahar hanım. O adam sizin ölüm haberinizden sonra neler yaşadı bilmiyorsunuz. Koray bey buraya geldiğimi duysa kafama sıkar ama Çağan bey için değer. Çünkü onun en büyük şahitlerindenim, o adam bunların hiç birini haketmedi."
"Sen git köpeği olduğun adamın emirlerini yerine getir. Çağan'ın arkasını toplamak senin görevin değil."
Kapıyı yüzüne kapatıp sırtımı kapattığım kapıya yasladım. Artık kimsenin peşinden gitmeyecektim ve kimsenin gönlünü hoş tutmayacaktım.
"Unutma Bahar sen herkesten daha değerlisin..."
Sessiz bir tonda kendimi motive etmeye çalışarak derin bir nefes alıp üst kata çıktım. Yapmayacaktım, Çağan'ın yanına gitmeyecektim. Onu özlediğimi ve onu hala sevdiğimi söylemeyecektim.
Hayatıma girdiğinden beri bana yaşatmadığı şeyler kalmamıştı. Bana ne kadar kötü davrandığını, benden sürekli kaçtığını, bana söylediği sözleri, peşinden sağa sola sürüklediğini ve sırf benden kurtulmak için başkasıyla nişanlandığını unutmayacaktım.
Buraya gelip karşımda göz yaşı döken herkes bende derin yaralar açmıştı ve vicdanıma hatta yüreğime yenilip onlara yeniden şans vermeyecektim.
Odama geçip seneler önce kapattığım telefonumu yatağımın altında ki kutudan çıkardım. Açmak için ayları saydığım telefonum titreyen ellerimin arasındaydı.
"Evet... Zamanı geldi..."
Sakinleşmek için bir kez daha derin bir nefes aldım. Ardından telefonu açıp yatağın üzerine indirdim. Ölümümden sonra telefonuma mesaj ya da arama geleceğini düşünmüyordum.
Telefonu açıp şarja takarak şarjın başında bakmaya başladım. Tam bir senedir telefon kullanmıyordum. Eğer kullanırsam Çağan ya da Koray Şan beni bulurlardı. Bir senenin sonunda telefonumu elime almak garip gelmişti.
Whatsappa girerek ilk incelememe başlamıştım. Son mesajlarım hala duruyordu. Yüzümde hüzünlü bir gülümseme oluştu. Her şeyden habersiz ailemle mesajlarım içimde buruk bir mutluluk oluşturmuştu.
Aşağıya doğru kaydırırken gördüğüm profille yüzümde ki gülümseme silindi.
Kaşlarımı çatarak sohbetin üzerine tıklayıp profili açtım. Bu Çağan'ın numarasıydı ve profili...
İlk ve son çekindiğimiz resimdi. Seneler önce bu zamanlarda aynadan çekindiğimiz resimdi. Gözlerim acıyla usul usul dolarken dudaklarımı birbirine bastırdım.
Son görülmesi beni daha da paramparça etmişti. Benim öldüğüm günün tarihinde girmiş bir daha da asla kullanmamıştı.
Kulaklarımda çığlıkları ve çaresiz yalvarışları yankılanıyordu.
Gözlerimi kapattığım anda gözyaşlarım yanaklarımdan süzülüp gitmişti.
Yapamayacaktım, Çağan'ı öylece bırakamayacaktım. En azından bir açıklama duymaya hakkı vardı. Telefonu masanın üzerine şarjda bırakıp hızlıca dolabıma yöneldim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖR BENİ🩸 (+18) (TOXİC SERİSİ V)
Teen Fiction"Neden o? Neden ben değil de o? Onun değil de benim yapamadığım şey ne Çağan?" Gözyaşlarım yanaklarımdan süzülüp giderken sözlerime devam ettim. "Gör artık beni..." Ciddiyetini takınmaya devam ederek benden bir adım daha uzaklaştı. "Ben mi seni görm...