Tam, tamam bu kız artık benim ve ondan başkasıyla olmayacağım dediğim zamanda beni bırakması beni öyle yıkmıştı ki dağılmıştım.
Ortada hiçbir şey yokken bir anda çıkıp gitmesi ve giderken artık beni sevmediğini söylemesi...
Ben artık yoktum.
Dünyam durmuş kalbim atmıyordu. Hislerim öyle yoğundu ki kafama sıkmak istiyordum. Onu bile bile kaybetmiştim. O saf, masum seven kızı kendi ellerimle itmiştim.
Ne düşünüyordum? Denerken gerçekten birlikte olup evleneceğimizi mi?
Viskimden bir yudum daha alırken sağ gözümden bir damla yaş süzülmüştü.
Ben Çağan Şan, ailesini hiç tanımamış ve sevgi nedir bilmeyen adam. Koray Şan'ın tek sağlam adamı, işinden başka hiçbir düşüncesi ve hayali olmayan kişi. Seneler önce patronumun evlendiği kadınla bütün her şey değişti.
Patronum evlendiği kadının ailesini yemeğe davet ettiği gün görmüştüm onu. O orman gözlerini, beyaz tenini ve masum gülümsemesini...
O an kalbim öyle hızlı atmıştı ki başta idrak edememiştim. Sonra bunun aşk olduğunu anlamış ve frene basmıştım. Ta ki onun da bana aynı gözlerle baktığını görene kadar.
Bana her yakınlaşmak istediğinde kalbimde fırtınalar kopuyordu. Aynı duyguları beslediğimizi bilmek beni mutlu ediyordu ama bu yanlıştı.
O ne zaman bana adım atsa ben geri çekiliyordum. Üniversiteye her gittiğinde onun özleminden yanıp tutuşuyordum. Uzaktan görsem bile bana yeterdi lakin o bunu istemiyordu. Ya onunla olmamı ya da onsuzluğu kabullenmemi istiyordu.
İkisini de yapamıyordum.
Bu süreçte patronumla yakınlaşmış ve iki kardeş olmuştuk. Patronum bana soyadını verdiğinde aramızda hiçbir engel olmadığını bilerek kapısına gittiğimde bir takım şeyler için fazla geç kaldığımı görmüştüm.
Gözlerimin önünde vurulduğunu gördüğümde kalbimin durduğunu hissetmiştim. Evet onsuz kalmaya razıydım ama yaşadığını bildiğim sürece.
İşte o gece o hastaneye giderken kardeşim dediğim patronumu bile unutmuştum. O an... O an anlamıştım ki onun için ölmeye bile razıydım.
Yüreğim alev alev yanıyordu. Gözümden süzülen yaş o alevin yansımasıydı.
Gerçekten gitmişti, ortada hiçbir şey yokken ve aramızdaki her şeyi düzeltmeye başlamışken çekip gitmişti.
Ondan sonra Çisem'in hesabına girip bakmış ve haklı olduğunu görmüştüm. Çisem hala resimlerimizi kaldırmamıştı. Hemde benden ayrılan o iken...
Gitmekte haklıydı, ben olsam bende giderdim.
Bir elimde viski bir elimde telefon, telefonun ekranında ilk defa birlikte resmimiz vardı.
Baktıkça kahroluyordum, onu kaybettiğimi hissediyordum.
Ekran bir anda aramaya dönüştüğünde elimdeki viskiyi indirip telefonu açtım.
'Bahar nasıl?'
Koray ağabey direkt konuya girmişti. Dün olan tartışmadan sonra benimle arasının ısınması biraz zordu.
'Ağlıyor musun lan sen?'
Telefonun ucundan titreyen nefesimi duymuş olacak ki yeniden konuşmuştu.
'Cevap versene lan.'
İşaret ve baş parmağımı gözlerime bastırarak burnumu çektim.
"Gitti." dedim çatallaşmış ses tonumla.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖR BENİ🩸 (+18) (TOXİC SERİSİ V)
Novela Juvenil"Neden o? Neden ben değil de o? Onun değil de benim yapamadığım şey ne Çağan?" Gözyaşlarım yanaklarımdan süzülüp giderken sözlerime devam ettim. "Gör artık beni..." Ciddiyetini takınmaya devam ederek benden bir adım daha uzaklaştı. "Ben mi seni görm...