"Ama daha yeni gelmiştim sizinle biraz daha oturmak istiyordum."
Ablam istemediğimi net bir şekilde anlıyordu. Beni daha fazla zorlamamak için enişteme bakmıştı. Çağam ayakta ellerini pantolonunun ceplerine koymuş sadece beni izliyordu.
Bakışlarında zerre duygu yoktu. Bana öyle bomboş bakması canımı yakıyordu. Ona bakmamak için elimden gelen bütün çabayı gösteriyordum.
"Yarın size gelelim mangal yakalım. O zaman istediğiniz saate kadar oturursunuz."
Eniştem belli ki vazgeçmeyecekti. Pes ederek oturduğum yerden yavaşça kalktığımda sözlerinin üzerine eklemişti.
"Ablan hamile Bahar, fazla yorulmaması gerekiyor. Birbirinizi gördünüz ve vakit geçirmek için çok zamanınız olacak."
Eniştem de istemediğimin farkındaydı. O yüzden beni ikna etmek için böyle konuşuyordu. Sözünün üstüne konuşamayacağım için sadece başımı sallamış ve ablamın omzuna dokunarak gülümsemiştim.
"O zaman yarın görüşürüz abla."
Ablam omzunda ki elime dokunup gülümseyerek beni onaylamıştı. Çağan'a bakmadan dış kapıya doğru yürümüş ve askıdan çantamı alarak evden ilk çıkan ben olmuştum.
Arkamdan geldiğini hissedebiliyordum. Arabasının önünde durup kilidi açmasını beklemiştim. Sanki yokmuşum gibi kapıları açıp benden önce arabaya bindiğinde bakışlarımı eve çevirdim.
Belli ki yaşayacaklarım hala bitmemişti. Şan ailesine karşı açtığımız savaşı ablam kazanmış ama ben hala savaşıyordum.
Yavaşça kapıyı açıp arabaya bindiğimde arabayı çalıştırıp farlarını açmıştı.
Arabaya bindiğim anda içerisinde ki parfüm kokusu ciğerlerime dolmuştu. İçimde kabaran özlem duygusu beni ağlamaya itiyordu. Ama yapmayacaktım, eğer yaparsam Çağan hala ona karşı bir şeyler hissettiğimi düşünecekti.
Bu araba ve içerisinde ki koku sanki gerçek evimdeymiş gibi hissettiriyordu. Diken üstünde oturmaktan vazgeçerek arkama yaslandım.
"Kemerini bağla."
Buz gibi sesiyle evin bahçesinden çıkarken emniyet kemerimi bağlamamı söylemişti. Sözünü ikiletmeden emniyet kemerimi bağlayıp başımı kendi camıma çevirdim.
Onun arabasına en son bindiğimde benim için korktuğunu hatırlıyordum. Ama şimdi iki yabancı gibiydik.
İkimiz de sessizce arabada yolumuza devam ediyorduk. Ne o benimle konuşmak istiyor ne de ben ona bir şeyler söylemek istiyordum. Bu nasıl bir aşktı? Ya da hala buna aşk deniliyor muydu?
"Benden nefret etmeni anlıyorum Bahar ama orada yaptıkların yanlıştı."
Başımı yavaşça Çağan'a çevirdim. Yola bakmaya devam ediyordu.
"Neyi yanlış yapmışım anlamadım?" dedim sanki bir yabancıyla konuşuyormuşum gibi.
"Ağabeyim ve yengemin yanında sanki düşmanının arabasına binecekmişsin gibi istememen, hiç çabalamamışım da torpille bu işin başına geçmişim gibi konuşman ve hala beni küçümsemenden bahsediyorum."
Kaşlarım çatıldı neyden bahsediyordu bu adam?
"Ben mi sizi küçümsedim? Kusura bakmayın Çağan bey ama siz baba okulunu okuduğum mesleği yapamayacağım hakkında ithamlarda bulundunuz. Bende size bu mesleğin okulunu okuduğumu ve durduk yere başına geçmeyeceğimden bahsettim. Pardon ama siz küçümsenmek adı altında üzerine alındığınız kelimeleri yeniden sorgulayın."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖR BENİ🩸 (+18) (TOXİC SERİSİ V)
Teen Fiction"Neden o? Neden ben değil de o? Onun değil de benim yapamadığım şey ne Çağan?" Gözyaşlarım yanaklarımdan süzülüp giderken sözlerime devam ettim. "Gör artık beni..." Ciddiyetini takınmaya devam ederek benden bir adım daha uzaklaştı. "Ben mi seni görm...