48'🩸

776 45 10
                                    

Masmavi bir gökyüzü tıpkı gözlerim gibi, gökyüzüne eşlik eden berrak bir deniz...

Hava o kadar güzeldi ki aldığım oksijen bana huzur veriyordu. Üzerimde beyaz t-short ve beyaz pantolon vardı. Sahile oturup dizlerimi hafif kendime çekerek ellerimi kuma dayadım. Gözüme güneş vurmasına rağmen rahatsız olmuyordum.

Çünkü içimde anlamadığım bir huzur vardı. Yüzümde huzurun verdiği gülümseme ile denizin sesini dinliyordum.

Bomboş sahilde huzurun tadını çıkarırken kapattığım gözlerime gölge düşmüştü. Düşen gölgenin ne olduğunu anlamak için gözlerimi araladığımda gördüğüm kişiyle yüzümde ki o gülümseme biraz daha genişlemişti.

Gönlümü şenlendiren ve yüreğimi bir çocuk heyecanı gibi arttıran o kız gelmişti. Üzerinde benim üzerimde ki kadar beyaz bir elbiseyle denize doğru yavaş yavaş yürüyordu.

Elbisesinin kolları ip gibi geriye doğru eteğiyle birlikte eserken oturduğum yerden yavaşça kalktım.

Denize doğru yürümeye devam ediyordu. Arkasından onu takip ederken huzurum biraz daha artmıştı.

Ayakları denizin içine girmiş ve yürümeye devam etmişti. Arkasından denizin serin sularına girerek onu takip ediyordum. Sarı saçları geriye doğru esiniyor ve o cennet kokusu burnuma doluyordu.

Deniz belinin üzerine yetiştiğinde durmasını beklerken aksine yürümeye devam ediyordu. Peşinden giden adımlarımı hızlandırarak onu tutmak be daha fazla gitmesin diye uyarmak istiyordum.

Lakin ondan hızlı davranmama rağmen hala uzaktaydı.

Adını söylemek ve durdurmak istiyordum lakin adı dilimden çıkmıyordu.

"Dur gitme..." diyebilmiştim yalnızca.

Ama sanki beni hiç duymamış gibi denizin dibine dalmış ve ortadan kaybolmuştu.

......

Şoför aldığı telefonla yarı yoldan dönmüş ve beni direkt hastaneye getirmişti. Arabadan indiğim gibi koşarak hastaneye girmiş ve danışmandan aldığım haberle ameliyathane kapısına gitmiştim.

Nefes nefese Çağan'ın alındığı ameliyathane katında durmuş ve kapının ağzında elleri kan içerisinde çaresizce olduğu yerde bir sapa bir sola giden Koray Şan'ı görmüştüm.

Öyle kötü görünüyordu ki yüreğime ağır bir öküz oturmuştu. Attığım her adımın sesi kulaklarımda yankılanırken Koray Şan beni fark etmiş ve olduğu yerde durup öfke ile nefret arasında bakış atmıştı.

"Senin yüzünden..."

Buz gibi soğuklukta ve bir o kadar kin dolu boğuk sesiyle ona yaklaşmadan üzerime yürümeye başlamıştı. Öyle korkutucu bir hızla bana yaklaşıyordu ki yerimden kıpırdayamamıştım.

"Koray!"

Karşımda durmak üzereyken arkadan ablamın keskin sesiyle olduğu yerde durmuş ve bir adım daha atmamıştı.

Ablam aramıza girerek Koray Şan'ı benden uzaklaştırmış ve konuşmaya devam etmişti.

"Acıyla hareket ediyorsun yapma."

Koray Şan o öfke ve nefret dolu bakışlarını benden çekmeden ablamın itişlerine izin vermişti.

O kadar kötü görünüyordu ki alnından boncuk boncuk ter döküyor, gözleri ateş saçıyordu.

"Sakinleş biraz sonra da nasıl oldu anlat bana."

Koray Şan'ın bakışları aniden ablama çevrilmişti.

GÖR BENİ🩸 (+18) (TOXİC SERİSİ V)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin