{Hikayeme destek olmayı unutmayın. Ne kadar vote ve yorum o kadar hızlı ilham ve bölüm...İyi okumalar 🙏🏻♥️}
Gecenin saat kaçına vardık bilmiyorum. Sırtımı, yasladığım yatak başlığından bir an ayırmadan korkuyla etrafıma baktım. Bedenim kaskatı kesilmişti ve bunu tetikleyen eskisi gibi soğuk değildi. Aksine o kadar sıcaktı ki hava eriyip gidebilirdim. Sanırım ateşim vardı ve sanırım yine halüsinasyonlar görüyordum. Kulaklarıma bazı sesler ulaşıyor ama zihnime tırmanamadan yere düşüyordu. Bir şeyler duyuyordum ama gerisi yoktu. Başlarda dışarıda ki rüzgarın uğultusu diye düşündüm ama hayır cam kapalıyken bu kadar yakınımda olmamalıydı.
Tuttuğum nefesimi dışarı verdim ve gece boyunca bir an bile bırakmadığım yorganın uçlarını daha da sıktım. Sanki ayaklarımın dibinden bir canavar aniden çıkacak ve yorganı üstümden atacaktı. Onunla aramızda bariyer olarak bir bez parçası vardı ya da ben kendimi böyle avutuyordum. Sonuç olarak gölgeler, seslere evrildi ve neredeyse beni çığlık çığlığa bağırtacak bir ses banyodan geldi. Bu aniden açılan suyun sesiydi ve bardağı taşıran son damlaydı. Korkuyla yataktan sıçrayıp kapıya doğru koştuğumda tökezleyip yere düşmüştüm. Gözlerim dolmuş ve zaten karanlık olan odayı daha da buğulu bir hale getirmişti. Dumana benzer bir şeyler üstüme ağır ağır sinerken geri geri gidip, kapının kulpunu bulmak için arayışa çıktım.
Kalbim yerinden çıkacak kadar hızlı atıyordu. Su sesi ısrarlı bir şekilde artıyorken daha fazla duramayacağımı düşündüm. Nefes almak oldukça güçtü ama kısa bir zaman için bile olsa cesaretimi toplayıp kapının kulpuna asıldım. Tenim karıncalanıyordu ve bileklerimde gereksiz bir ağırlık vardı. Kendimi hole atmamla, ayağa kalkıp merdivenlere yönelmem saniyelikti. Trabzanların altında ki boşluğa ledler yerleştirmişlerdi. Bu sayede yolumu bulmam daha kolay olmuş, başıma bir kaza gelmeden ilerlemiştim ama beni duraksatan şeyler de olmuştu. Yanaklarım ard arda ıslanırken varacağım yeri düşündüm. Gece vakti dışarıya çıkıp Jiyan'ın yanına gidemezdim. Bu merdivenlerde durup sabahı da bekleyemezdim. Burada da rahatsız olacağımı düşününce seçeneğim en aza indirgenmişti. Gözyaşlarım sesli bir ağlamayla daha da katlandı. Ayaklarım beni götürmeyecek gibi olduğunda kendimi basamağa bıraktım. Yüzümü dizlerimin arasına gizleyip uzun bir müddet ağladım. Ruh halim bozguna uğramıştı ve artık gerçek anlamda aklımı yitirmiştim. Gözyaşlarım, gözaltlarımı yakacak kadar aktı ve son buldu.
Her ne kadar kaygılarımı yok saymaya çalışsam da orada birilerinin beni izlediği hissiyatı ağır basıyordu. Bunun hayal ya da gerçek olmasının önemi yoktu. Ruhum ıstıraplar içindeyken nereden vuruluyor olduğumu düşünemezdim. Ellerimle yüzümü canım acıyacak kadar ovaladım. Hayatım yok olma noktasına doğru son sürat ilerlerken, uyku bir anda bedenime çöreklendi ama uyuyamadım. Gözlerim saniyelik kapanıyor ardından kalbime atan korkularla geri açılıyordu. Başım yorgunluktan her seferinde düşüp boynumu acıtsa da öteye gidemedim. Kaslarım gevşemişti fakat zihnim değil.
Sonunda burada bulunmanın bana bir çıkar sağlamayacağına bilinçlenerek ayağa kalktım. Kendi içimde bir karara varmış olmamın hüsranıyla, omuzlarım düşmüş ama diğer yandan da nabzım tavan yapmıştı. Ayaklarım istemeye istemeye beni Hector'un odasının önüne getirdiğinde bile ardıma dönüp bakmadan kaçmak ağır basıyordu. Başımı öne eğip düşündüğüm saniyelerde kulağıma değip geçen bir gölge hissettim. Çığlık atmamak için dudaklarımı birbirine bastırıp telaşla etrafıma baktığımda kimseyi bulamamıştım.
Nefesimi tuttum ve ortamda kalp atışlarımı duyabilecek kadar bir sessizlik oluşturdum, ama durumu özetleyecek hiçbir şey olmamıştı.
![](https://img.wattpad.com/cover/325416322-288-k717383.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SINIRDAKİ YABANCI +18
General FictionBU HİKAYENİN BİR ÇOK KISMINDA RAHATSIZ EDİCİ İÇERİK BULUNMAKTADIR. "Teninde bir ilkbahar havası ama için kar kış. Gözlerin yorgun, ruhun darmadağın. Korkuyla baktığın bu yollar senin kaderin, bu gözler senin katilin." Bakışlarında bir kasvet, kehane...