{Pamuk eller vote ve yorumlara...İyi okumalar 💞🙏🏻}
Hector oldukça sarsılmış duruyordu. Bakışları dağılmış toprağa kaydıkça koyulaştı. Açık bıraktığı pantolonun düğmesini zor bela kapattı. Sinirden gözü dönmüş gibiydi ama aynı zamanda oldukça kontrollü davranmaya çalışıyordu. Kız o arada çarşafı bedenine dolamış, korku dolu gözlerle bana bakarken sadece bir kaç saniye odaklanmıştım yüzüne.
Dağılmış makyajına ve saklamaya çalıştığı bedenine iğrendiğimi göstermek için yüzümü buruşturdum.
"Sen," dedi Hector. Yumruğunu, dişlerini sıktığı gibi sıkmış yüzüme geçirmemek için yoğun bir çaba harcıyordu. Ama geri adım atmayacaktım. Artık değil.
"Sen ne yaptığını sanıyorsun?" dedi nefes nefese. Daha yeni varlığını hatırlamış gibi ardına baktı. "Çık odadan!"
Kız başını sallamakla yetindiğinde, onu daha sonra yakalayacağımı umarak sessiz kaldım. Başımı dikleştirip, yüzüne kendimden emin bir şekilde baktığımda anlam veremiyordu tüm bu olup bitene.
Kendi içimde tartışmaya girdim. Bir tarafım bu uğraşın boşuna olduğunu söylüyordu ama diğer tarafım... Kıyametin kopmasını istiyordu. İstemsizce başımı salladım. O, alnının ortasına öfkeden olduğunu anladığın bir çizgi yerleştirdi. Kaşlarını o kadar çatmıştı ki neredeyse düz bir çizgi gibi duruyordu.
Kız alelacele odadan çıkıp gittiğinde üzerime yürümeye başladı ama geri adım atmadım. Bu tavrıma şaşırmış gibi duraksadı bir ara. Ondan saklanmam gerekirdi değil mi? Yalvarmalı, bana daha az vurması için bir yolunu bulmalıydım.
"Sen aklını mı kaçırdın?"
Sesli bir şekilde güldüğümde elini saçlarının arasına daldırmıştı. Avuç içlerini bir süre yüzünde gezdirdi.
"Sen... Sen, kafayı yiyeceğim," dedi kabullenemiyormuşcasına. Onun kabullenemediği benim agresif tutumumdu. Ve şu dağılan çiçek, adamın söylediği gibi oldukça önemliydi sanırım. Beni öldürmemek için gereğinden fazla zorlanıyordu. Tam sakinleşecek gibi oluyordu ama ayağının altında ki toprak buna izin vermiyordu.
"Ne o?" Diye sordum oldukça durağan bir sesle. "Çok mu şaşırdın?"
Bir süre yüzüme hayretle baktığında kendini gizleme gereği bile duymadı. Eliyle yerde ki çiçeği gösterdi.
"Bunu neden yaptın?" Diye sorduğunda sesinde ki tını rahatsızlık vermişti. Üzülmüş müydü? Bilemiyorum. Ama incindiği belliydi. Yine de benim kadar değildi.
"Sen neden yaptın söylesene!" Diye bağırdım aniden. Sesim bir anda odada ki tüm hararetin üstüne çıktı. "Sen neden yaptın?" Aramıza bıraktığı o kaç adımlık mesafeyi de öfkeli adımlarım kapatmıştı. Saç diplerim sırılsıklam enseme yapışmış, belli ki verdiği ilacın etkileri. Çok terleyen biri değildim ama bedenimin her yerinde bir ıslaklık seziyordum ya da zihnimin oyunuydu. Bilmiyorum, bir türlü emin olamıyordum olup bitenden.
"Bu çiçeği ben soldurdum," dedim kelimelerin üstüne basa basa. "Komik değil mi?" Güldüm. "Senin ben kafayı yiyeyim diye verdiğin ilaçları istemeden toprağa dökmüşüm. Bak sen şu işe!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SINIRDAKİ YABANCI +18
Narrativa generaleBU HİKAYENİN BİR ÇOK KISMINDA RAHATSIZ EDİCİ İÇERİK BULUNMAKTADIR. "Teninde bir ilkbahar havası ama için kar kış. Gözlerin yorgun, ruhun darmadağın. Korkuyla baktığın bu yollar senin kaderin, bu gözler senin katilin." Bakışlarında bir kasvet, kehane...