Bölüm:36

1.7K 86 190
                                    

{Dostlar merhaba. Beğenip, satır aralarına yorum bırakmayı ihmal etmeyin lütfen ya okunma sayısıyla beğeni arasında uçurum var. İyi okumalar... ♥️🙏🏻}

Sana o yolu bahşedemem de aşamam da. Nitekim sende aşamamışsın. Ayağın güllere takılmış, boğazına dikenleri batmış. Bana güzel cümleler söylesende, ben yine kanın tadını alacağım.

Seni unutmayacağım, seni yok sayacağım.

Senin bana yaptığın gibi seni yokluğumla yaşatacağım.

Heja.

Buruk bir tebessümle, akan yaşımı sildim. Defterin kapağını kapattım ve göğsüme bastırdım. Ara ara okumak için açacak, o gözyaşıyla suladığım yapraklarını çevirecektim. Nitekim onları ben yeşertmiştim.

Hengame arasında unutmuştum varlığını. Oysa ki her üzgün anımı, saati saatine anlatmıştım. En son yazdığım not Asrın'aydı. Evleneceği gün ona verecektim. Sonunda bunun karısına çok büyük bir haksızlık olduğunu düşünerek bırakmıştım yerinde.

Şimdi düşünüyorum da en iyisini yapmışım. Artık üzülmek için daha farklı dertler edinmişim ve Asrın arada hafifliğini göstermek için geliyordu hafızama.

Bir de annemin fotoğrafı vardı. Baktıkça yıkılırdı ördüğün tüm tuğlalar. Ve o buzdan duvarlar erirdi uğruna. Sen anlayamadan kaçardı boğazından bir hıçkırık, çok geçmeden sel alırdı anılarını.

"Çok güzel bakıyorsun," dediğimde gülümsedi bundan eminim. "Babam senin gibi bir kadını hak etmedi."

Sırtımı yatağın başlığına vererek, boynumu sağa doğru büktüm ve içli bir nefes çektim içime. İki parmağımın arasında bir kağıt parçası. Ben onu paha biçemezdim. Babam annemin tüm fotoğraflarını kaldırıp, bilmediğimiz bir yere sakladığında tek bu kalmıştı geriye. Bende kendimle birlikte yok olduğu topraklardan getirmiştim bu topraklara.

"Bence sen bu dünyanın görüp görebileceği en güzel kadınsın."

İşaret parmağımı gezdirdim bir süre yüzünde ama daha fazla bakamadım. Kahrımdan ölecek kadar birikmişken, gözlerimi kaçırdım.

"Üzgünüm gerçekten."

Gözlerim tekrardan dolduğunda yutkundum ama bu kulaklarımı bile dolduracak kadar acı verici olmuştu. Şimdi tek biriken gözyaşları ve anılar değildi. Kalbim veryansın ederken, fotoğrafı olabildiğince nazik davranarak bir sayfanın arasına koydum. Burada Jiyan'ın henüz Mardin'deyken çekilmiş bir fotoğrafı da bulunuyordu. Hector tehdit amaçlı, avukat aracılığıyla bana ulaştırmıştı. Kendi dünyamda, onun parmaklarına denk geldiğimden beri tedirgindim.

Defteri yastığımın altına koyup, uzandım yatakta.

Saat gecenin kaçına gelse de uyuyamamaktan dertliydim. Jiyan'ın sesini duymak istiyordum ama onu bir telaşla uyandırmak istemiyordum. Henüz açmadan kapının önüne gelirdi korkudan biliyorum. Boris de uyumuş olmalıydı. Zaten onu ne gerekçeyle de arayacağımı bilmiyordum.

Oda soğuktu ve ıslak saçlarım yüzünden başım ağrıyordu. Yorganı boğazıma kadar örtüp soğukla mücadele ederken, bir yandan Hector'u bulup boğazlamak istiyordum. O sıcacık yatağında kim bilir kaçıncı rüyasındaydı. Gerçi bundan emin değildim. Dün de uyuyor olduğunu düşünerek odasına dalmış, saçma sapan şeylere şahitlik etmiştim.

SINIRDAKİ YABANCI  +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin