{Merakta bırakmamak adına hemen hızlı bölüm attım. Sizde oy verip yorum bırakmayı ihmal etmeyin lütfen. İyi okumalar♥️}
Eğer hayatım bir hançer olsaydı, bu sahnede beynime saplanabilirdi. Anda kalmak ve hiç ilerleyememek. Bakışlarımı yüzlerce defa kaçırdım ama her seferinde onun yeşil gözleri beni buldu. Damağımda ki acı tat ne içersem içeyim geçmiyordu fakat yine bir bardak devirdim.
Hector'la konuşmaları seviyeli ama bir o kadar da imalı devam ederken bardağı masaya sesli bir şekilde bıraktım. Bu zaten bende olan dikkatin daha çok yoğunlaşmasına sebep oldu.
"Bir ara gelmenden umudu kesmiştim savcı," dediğinde Boris samimiyetsiz bir şekilde gülümsedi. Her şey o kadar yapmacıktı ki bir ara bende bu duruma ayak uydurur hale gelmiştim. Arada kıvılcım oluşur gibi olduğunda biri muhakkak geri adım atıyordu. Garson yanımdan geçerken, elinde ki tepsiden bir içecek alıp önüme koydum. Hector'un tip tip bakışları doğrudan beni bulduğunda omuz silktim.
Onu umursamadan bir yudum aldım ama daha yutamadan Boris konuşmuştu.
"Siz ne zaman evleniyorsunuz?"
Meyve kokteyli değil zehir içmişim gibi bir kaşıntı boğazımda belirdi ve çok geçmeden bunu öksürüğe evirdi. Aldığım yudumu zor bela yutsam da göğüs kafesimde beliren acıyı atlatamadım. Öksürüğüm daha şiddetli bir hal aldığında Boris, sırtıma bir iki defa hafifçe vurdu.
"İyi misin?" Diye sorduğunda o gözlerine bakmamak için fevkalade bir çabadaydım. O da bunu anlamış gibi yüzünü eğdi ama o sırada Hector araya girdi.
"Heja su iç," dediğinde uzattığı bardağı elime alıp yudumladım. Çok geçmeden öksürüğüm azalarak bitti.
"Heja pek evlenmekten yana değil herhalde?"
"Sen beni tutuklamak için gece gündüz uğraşmazsan evliliği düşünürüz," dedi Hector.
Cümlesiyle başımı kaldırıp yüzüne dehşetle baktım. İfadeleri o kadar düzdü ki ciddi olup olmadığını anlamak güçtü.
"İşin sonunda sıyrılmayı başarıyorsunuz zaten," dediğinde Hector alayla güldü.
"Senin vatanın bile olmayan bir yerde bu kadar uğraş vermen şaşırtıcı doğrusu."
Boris'in bakışları yine bana kaydığında sertçe yutkundum.
"Bu konuda beni en iyi Heja anlar değil mi?"
Güzel yüzünde saklamaya çalıştığı öfke kırıntıları vardı.
"Öyle," dedim çekingen bir sesle ama işin garip yanı ne sorduğunu bile bilmiyordum. Sadece yüzüne bakınca aklımdan her şey siliniyordu ve o bugün beni bu konuda zorlamaya yemin etmişti sanki.
Başını onaylarcasına salladığında dudakları düz bir çizgi halini aldı.
"Öyle," diye tekrarladı.
Ardından gelişen sessizlik öldürücü bir tonlamadaydı. Rahatsız geçen dakikalarda bir adam bulunduğumuz masaya yaklaştı ve Hector'un kulağına bir şeyler fısıldadı. Hector duyduklarına kısa çaplı bir şaşkınlıkla karşılık verse de hızla yanımızdan uzaklaşıp gittiğinde bir şeylerin yanlış gittiğini anladım. Yine de Boris'le yalnız kaldığımız gerçeği bütün düşüncelerimi silip süpürmüştü. İlgimin gram olmadığı düğünde ki insanlara bakmayı kesip Boris'e döndüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SINIRDAKİ YABANCI +18
General FictionBU HİKAYENİN BİR ÇOK KISMINDA RAHATSIZ EDİCİ İÇERİK BULUNMAKTADIR. "Teninde bir ilkbahar havası ama için kar kış. Gözlerin yorgun, ruhun darmadağın. Korkuyla baktığın bu yollar senin kaderin, bu gözler senin katilin." Bakışlarında bir kasvet, kehane...