Bölüm 26 " öpücük"

69 1 0
                                    

Nasıl bu noktaya gelmiştik? Şu an oturmuş dört kafadan düşünüyorduk. Herkes kendi içine çekilmişti, her şey tamamdı. Ben bu işin neresindeydim bilmiyordum belki de artık hiçbir yerinde değildim. Arkadaşım bu işi sırtlamıştı bu geceden itibaren. Korkuyordum, korkuyordu... Serter nasıl biriydi bilmiyordum ama o gece görmüştüm ve bu fikirlerimi biraz şekillendirmişti. O korkunç biriydi.Bu yaptıklarını belki onlarca iş adamına yapıyordu ya da belkide babasından kalan kin hırsıyla hiçbir suçu olmayan Alper'den intikam almaya çalışıyordu. Yanıma döndüm önce sonra da karşıma... Kalbimin en güzel köşesinde yıllardır olan biri vardı ve yakın zamanda biri daha eklenmişti... Ve ben şimdi ikisi için de endişe duyuyordum, onlara bir şey olmaması için dakikalardır içimden dua ediyordum ve edecektim biliyordum. Konuşmalar başlayınca düşüncelerimden sıyrıldım ve konuşan kişiye döndüm, Safa'ya.
-" Yani şimdi bu şerefsiz yarın yurt dışına çıkıyor diyorsun değil mi?" Ceyda'ya bakıyordu.
Ceyda dakikalardır baktığı ellerinden gözlerine çekerek Safa'ya döndü.
-" Evet, üç gün sonra geri döneceğini söyledi bugün."
Safa Ceyda'ya bakmaya devam ederken
-" Ceyda bize umarım iş kurmuyorsundur. Telafisi olmaz, bunu bil."
-" İş kurduğum yok Safa, tanıyorsun beni zaten. Yapacağım, söz veriyorum dedim."
-" Seni bildiğimden soruyorum zaten Ceyda. Ben uyarımı yapayım da."
-" Sırf seni terk ettiğim için mi beni üçkağıtçı olarak mı görüyorsun? Ben senin gözünde her zaman güvenilmez oldum zaten."
-" Seninle bunun tartışmasını yapmayacağım, burada değil." Dedi sesi düz bir şekilde Safa.
-" Biz bunun tartışmasını hiç beraber yapmadık ki zaten! Ben hep kendim yaptım, sen sadece dinledin ve beni her zamanki gibi umursamadın. Aylar sonra yine de hiç değişmemişsin Safa, aynısın." Dedi Ceyda sesinde kırgınlık vardı. Ben ve patronu Alper'i pek umursadığı yoktu. Sanki geçmişin muhakemesini görüyordu Safa'yla.
-" Beni terk ettin Ceyda, hem de o adam için. Ne bekliyorsun sana güveneyim mi? Kusura bakma sen onu çoktan kaçırdın."
-" Beni hala seviyorsun Safa, biliyorum. Nereden bildiğimi sorma çünkü ben senin ciğerini bilirim. Senin bir bakışından, bir sözünden ben birçok şeyi anlarım. Sen bana güvenmediğini söylesen de belki gerçekten güvenmiyorsun, olsun ya da bana kötü davransan da ya da ya da... Bana benden nefret ediyormuş gibi baksan da beni seviyorsun, biliyorum." Ceyda'nın sesi ağlamaklıydı.
Safa hafifçe gülümsedi.
-" Yanılıyorsun Ceyda. Seni sevmiyorum, artık değil. Sen benim ciğerimi de bilmiyorsun,artık değil. Sana güvenmiyorum, sana kötü davranıyorum, senden nefret ediyormuş gibi bakıyorum... Çünkü ben seni değil senin beni bırakışını unutamıyorum, seni sevmiyorum Ceyda...  Seni her gördüğümde o aylarca geçirdiğimiz güzel anılar aklıma gelmiyor bile, tek aklıma gelen beni o gece bırakıp gidişin...  Yani aksine senden nefret bile etmiyorum, sana bir duygum yok artık."

Sözleri acıydı. Belki de o acıyı fazlasıyla tatmıştı Safa. Ama yalan söylüyordu, bana boşuna yardım etmemişti. Ceyda için ısrar bile ettirmeden bana, bize yardım etmeyi kabul etmişti. Ceyda'yı kırmak istiyordu belki de, onu kırdığı için o da onu kırmak istiyordu belki... Ya da ben çok romantik düşünen bir insandım. Belki de gerçekten bir hissi yoktu artık. Olmalarını istiyordum ama paramparçaydı onların yarım kalan aşkı... Ceyda'ya döndüğümde yavaşça yutkundu ve başını yana eğerek onayladı, sanki eyvallah dercesine.
-" Sen diyorsan doğrudur Safa. Merak etme arkadaşını da seni de yarı yolda bırakmayacağım, bu kez değil. Belki o zaman bana güvenirsin. Ne olursa olsun o belgeleri getireceğim." Sesi kararlıydı ama gözlerinde kırgınlık da vardı. Ah Ceyda... Canım arkadaşım...
Alper'den dakikalar sonra ses çıktı. Ona döndüğümde bana hitaben konuşmaya başladı.
-" Sizi artık eve bırakayım Devin. Yarın iş de var hem."
Ben tam olur diyecekken Ceyda araya girdi.
-" Gerek yok Alper bey. Hem ben biraz bu sahil yolunda yürüsem iyi olacak."
Alper bana baktı, cevap bekliyordu.
-" Ceyda öyle istiyorsa öyle olsun, biz taksiyle döneriz." Dedim anlayışlı olmasını temenni ederek.
-" Peki hanımlar. Beraber gidelim derdim ama ortam karışık, pek iyi fikir değil."
Ceyda yine araya girerek,
-" Aslında ben tek yürürsem daha iyi olur. Yalnız kalmak istiyorum." Ceyda bana dönmüştü, onaylamamı bekliyordu.
-" Yalnız kalmasan..." dediğim sırada yüzünden bunun mümkün olmayacağını anladım. " Peki... En azından beraber gidelim eve, ben arkandan yürürüm. Seni rahatsız etmem, söz." Beni anlamasını bekliyordum.
-" Tamam." Dediği sırada ayağa kalktı ve dışarı çıkmak üzere kapıya ilerledi.
Biz hala üçümüz masadaydık. Safa da ayağa kalkarak,
-" Ben de gitsem iyi olacak. Bu gece ağır geldi bana." Dedi ve Alper'in omzuna dokundu.
-" Tamam dostum, yarın görüşelim."
-" Tamam kardeşim." Bana döndü ve " Görüşürüz Devin." Dedi.
-" Görüşürüz Safa."
Yalnız kalmıştık, Alper'e döndüm.
-" Biz de kalkalım. Ceyda'yı kaybetmeyelim."
-" Tamam, sen çık ben hesabı ödeyeyim."
-" Tamam, bekliyorum."
Dışarı çıktığımda elimdeki montu giydim. Hava soğuktu bir de üstüne deniz kenarı daha çok esiyordu sanki. Ellerimi cebime koyup Alper'i beklemeye başladım. Arkadaki restoran görevlisinin 'iyi akşamlar Alper bey' demesi ile arkama döndüm o sırada çoktan Alper yanıma ulaşmıştı. Montumun şapka kısmını alarak başıma kapattı ve yüzüme dokundu.
-" Üşüyor musun? Yüzün kızarmış. Arabadan bir şey getirteyim mi?" Dedi ilgili bir sesle.
Tebessüm oluşturdu bu deyişi yüzümde.
-" Gerek yok. Yürürken ısınırım zaten. Hadi Ceyda'yı bulalım. Şu tarafa gitti sanki." Dedim yürümeye başlayarak.
-" Peki, gidelim bakalım."
Bir süre sahil şeridinde yürüdükten sonra Ceyda'yı gördük. Banka oturmuş öylece karanlık denize bakıyordu. Acaba üşümüş müydü? Soğuktan nefret ederdi, kendi deyişiyle tam bir yaz insanıydı. Yalnızlığı da hiç sevmezdi... Ama şimdi yalnızdı sadece kendiyle kalakalmıştı. Uzaktaki banklardan birine oturduk Alper'le, Alper'in gözü bende benim gözüm Ceyda'da...
-" Onu çok seviyorsun değil mi? Şu anda bile onun için endişeleniyorsun." Dedi Alper düşünceli bir sesle.
Kısa bir süre ona döndükten sonra bakışlarımı tekrar Ceyda'ya çevirdim.
-" Evet, onun için endişeleniyorum hatta korkuyorum. Onu çok seviyorum, öz kardeşim gibi hatta bazen kendi çocuğum gibi çok seviyorum onu."
Alper elini yüzüme götürdü ve ona dönmemi sağladı.
-" Devin..." dedi müsaade ister gibi.
Meraklı bakışlarımla ona cevap vermiş oldum.
-" Beni de onu sevdiğim gibi sever misin? Tertemiz, berrak..." Ciddiydi, merak ediyordu cevabımı.
-"Nasıl... Nasıl yani?" Dedim, şaşırtmıştı bu soru beni. Beklenmedik bir anda sormuştu.
-" Öyle işte...Kalbinde bana da yer verir misin?" Diye ekledi bu sefer.
Gülümsedim ve elimi yavaşça yanağına götürdüm. Ağır ağır ve kısık bir sesle,
-" Alper... Seni gördüğüm ilk andan beri sana kalbimde yer verdim...Ve evet seni de severim, çok severim hem de."
Yanağını elimin üstüne yatırdı ve konuşmaya başladı.
-" Söz ver bana... Beni hiç bırakma." Çocuk gibiydi; bakışları, konuşması, beklentisi.
-" Söz veriyorum Alper Yücesoy, seni bırakmayacağım." Dedim onun tersine gülerek.
-" Seni öpebilir miyim peki?" Diyerek izin istedi. Başımla onayladım.
Onayladığım anda yüzü yüzüme yaklaştı ve beni usul usul öpmeye başladı, incinirim gibi hafif ve usulca... Sıcaklığını hissedebiliyordum, ona bu derece yaklaşmak beni resmen mest etmişti. Aslında onu ilk gördüğüm andan beri bilinçdışı istediğim şeydi bu, ve şimdi olmuştu. Saniyeler dakika gibiydi sanki, yüzünü yüzümden uzaklaştırdı ve bir daha baktı bana.
-" Sen çok güzelsin Devin... Seni kendimden bile sakınmak istiyorum. Seni incitmekten korkuyorum. Bu bana daha önce hiç olmamıştı." Gözleri parlıyordu, bu gecenin karanlığında bile gözleri benim gözlerime ışık olmuştu.
-" Beni hiç incitme zaten Alper... Sadece sev beni, benliğinle sadece sev..."
- "Seni incitemem zaten Devin... Sen benim için değerli ve kırılgan bişey gibisin. Sana dokunmaya bile kıyamıyorken seni incitemem..."
-" Bu gece onca şeyden sonra bana o kadar iyi hissettirdin ki...Teşekkür ederim." Dedim dudağına bir öpücük kondururken.
-" Ben sana teşekkür ederim. O gece sarhoş olup koridorda karşılaştığımız için... Hayatıma girdiğin için."
-" Daha fazla devam edersen ben ağlarım... Yapma." Dedim gözlerim dolu.
-" Sakın, sakın ağlama. Susalım o zaman." Dedi omzuma elini koyup beni kendine doğru çekerken.

Öylece oturduk bankta, dakikalarca konuşmadan. Ceyda hala oradaydı, oturuyordu aynı bizim gibi. Denize bakarak konuşmaya başladım.
-" Neden birbirlerine bir kez daha şans vermesinler ki? Yarım kalan aşk tamamlanmalı..." dedim düşünceli bir sesle.
-" Olmaz bence... Safa aylarca kötü zamanlar geçirdi, Ceyda önüne baktı bakmasına ama arkasında bir enkaz bıraktığından haberi bile yoktu. Safa kırgın...Ailesi gibi sevdiği biri daha onu yarı yolda bıraktı. Haklı da kendi açısından."
-" Haklı tabii... Biliyor musun Alper, ikisi de aileleri tarafından bırakılmış insanlar... Keşke birbirlerinin yaralarını sarmayı deneseler tekrardan..." İkisi için de en iyisini istiyordum. Safa iyi biriydi, hakikatliydi...
-" Bilemeyiz Devin... Safa'yı tanıyorum bir kere üstünü çizdiyse çok zor. Bir de Ceyda tarafından bakmak lazım, bırakıp gittiğine göre Safa'nın aşkı Ceyda'ya büyük gelmiş demekki."
-" Ceyda'nın sadece gözü boyanmış o Serter yüzünden... Ben inanmıyorum, Ceyda kimseyi yarı yolda bırakmaz. Kendine yapılanı o başkasına yapmaz."
-" Bilmiyorum Devin, açıkçası ilgilenmiyorum da. Beni sadece kardeşimin mutluluğu ilgilendirir. O mutlu olduğu sürece ben de mutluyum."
-" Benim artık işim kalmadı seninle." Dedim pat diye.
Hızlıca bana döndü.
-" O ne demek? Nasıl yani?"
Beni bi' gülme tuttu.
-" Off Alper! Öyle değil yani biz başta antlaşma yaptık ya seninle dosya çalanın Ceyda olup olmadığını anlamak için. Artık Ceyda olduğu belli olduğuna göre antlaşma fes."
-" Evet, doğru. Antlaşma baki yani parayı sana yine de temin edeceğim."Dedi ciddiyetle.
-" Asla olmaz, bunu kabul etmem! Benim bir yardımım bile olmadı, istemiyorum paranı."
-" Sözleşme öyleydi ama Devin."Beni ikna etmeye çalışacaktı.
-" Hayır istemiyorum Alper."Dedim kararlılıkla.
- " Peki, şöyle yapalım o zaman ben sana iş ayarlayayım. Nasıl fikir?" Dedi bana dönerek.
-" Gerçekten mi? Süper olur! Ama bir şartım var senin şirketlerinden birinde olmak istemiyorum."
-" Allah Allah, o nedenmiş?"
-" Çünkü seninle az önce öpüştüm ve sana patronum gözüyle bakamam."
-" Peki ya ben sevdiğim kadını yanımda istiyorsam... Her ân..."
-" I-ıhh. Kabul etmiyorum."
-" Tamam, sen kazandın... Sana iş bünyesinde ilişkide olduğumuz bir şirkette iş bulurum."
Yanağından makas aldım.
-" Memnun olurum Alpo!" Dedim gülümseyerek.
-" Alpo mu?" O da benim gibi gülümsemeye başladı.
Birden telefonum çalmaya başladı. Arayan Ceyda'ydı, anlaşılan burada olduğumuzun farkında değildi.
-" Alo, Devin? Ben restoranın sağ tarafına doğru yürüdüm biraz. Arkamda otobüs durağı var sende gel buraya."
Sesi yorgun gibiydi ya da bitkin.
-"Tamam  üç dakikaya geliyorum."
Telefonu kapadığımda Alper'e döndüm.
-" Gitmem gerekiyor."
-"Biliyorum... Veda öpücüğü ver öyle git."
Ona yanaştım ve son kere kısa bir öpücük kondururdum yumuşak dudaklarına.
-" İyi geceler."
-" İyi geceler."
Hızlıca Ceyda'nın yanına doğru yürümeye başladım.

Her Şey MümkünHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin