DİKKAT!!!
Bölüme oy atmayı, yorumlamayı ve beni buradan takip etmeye unutmayın!.Safa telefon sesiyle uyandı. Saat gece 3'ü gösteriyordu. Arayan kayıtlı değildi, yine de telefonu açtı.
Uykulu bir sesle:
-" Alo?"
-" Selam Safa, nasılsın? Umarım beni tanıyabilmişsindir."
Ses Sertere aitti ve evet Safa hemen tanımıştı bu sesi. Hemen refleksif bir şekilde doğruldu yataktan.
-" Ne istiyorsun?!"
-" Ne istediğimi biliyorsun. Kardeşim sizinle, bunu biliyorum. Eğer bana şimdi kardeşimi getirirsen belki ölmemiş olan sevgilini görebilirsin."
-" Ben eninde sonunda sevgilimi göreceğim zaten."
-" Yapma dostumm! Ceydanın ölmediğini öğrendiğini biliyorum ama böyle bir şey olsa bile onu bulamazsın yanii... Tabii benimle anlaşma yapmadığın sürece. He tabii bir de şu var eğer bu teklifi geri çevirirsen bu sefer sevgilini tek parça halinde bulamayabilirsin."Karşı tarafa belli etmeden derin bi nefes aldı Safa. Bunu yapamazdı, vicdanı buna izin veremezdi.
-" O kızı sana geri vermeyeceğim." Sesi net ver sertti.
Serter güldü.
-" Peki fikrini şimdi değiştireceğim o halde."
Hışırtı sesleri gelmeye başladı.
-" Ceydacığım, bir şey söylemek ister misin Safacık'a?"
Karşıdan bir kadın ağlama sesi geliyordu bu seste tabii ki Ceydaya aitti.
-" Safa... SAFA-"
-" Tamam güzelim bu kadar yeterli."
Adım sesleri geliyordu şimdi ise Serter Ceydadan uzaklaşıyordu.
Safa ise karanlıkta sadece sokak lambasının vurduğu karşıdaki turuncumsu görünen duvarı izliyordu.
-" Ee Safacık kurtaracak mısın aşkını? Yoksa onu burada kaderine mahkum mu edeceksin?"
-" Sana güvenmiyorum Serter."
-" Ben olsam güvenirdim çünkü tek şansın bu. Başka bir seçenek yok."
Safa elini saçlarının içerisine geçirdi. Belki antlaşmayı kabul ederek o süre zarfında bir plan yapabilirdi.
-" Ne zaman? Nerede?"
-" Heh şöyle." Gülme sesleri geldi. " Şafak sökmeden, konum atacağım yere gel. Ve ayrıca... Kimsenin haberi olmayacak ne Alper ne de baş belası Devinin."
-" Tamam."
Telefon kapandı.
Safa ise kalktı ve üzerine siyah eşofman takımını geçirdi. Beline ise masada duran iki silahını taktı, kullanacağına neredeyse emindi.
Telefonu tekrardan eline aldı ve Necatiyi aramak üzere tuşa tıkladı. Adamları arasında en kıdemlisi Necatiydi, ona her koşulda gözü kapalı güvenirdi.
-" Efendim abi?"
-" Necati, acil durum hemen buluşmalıyız."
Daha sonrasında bugün olanları ve Serterin aramasından bahsetti.
- " Tamamdır abi ben hemen dediklerini yapıp geliyorum dediğin yere."
Dudaklarını kemirmeye başladı Safa. Stres olduğunda hep bunu yapardı.
Zorlanıyordu. Yandaki odadaki genç kıza nasıl açıklanayacağını bilmiyordu. Alper ve hele ki Devin bunu yaptığına çok kızacaktı ama onun başka bir çaresi yoktu.
Yavaşça kapısını açtı ve yan odaya girdi, o anda biraz hayrete düştü. Melek camdan dışarıyı seyrediyordu. Kapının açılmasıyla açan kişiye doğru döndü.
-" Sen... Uyumadın mı?"
-" Uyuyamadım. Biliyordum böyle bir şey olacağını, uyku tutmadı."
-" Neyi biliyordun?"
Gülümsedi Melek hafifçe.
-" Abim beni burada bırakmaz. Bir şekilde oyun yapıp beni getirtireceğini biliyordum."
O sırada bunları söylerken yatağın ucuna oturdu ve tekrar sokağı gören cama bakmaya başladı, Safa usulca yanına gitti ve yanına oturdu. Kendini kötü hissediyordu, planı kızı geri vermek değildi ama kız bunu bilmiyordu.
-" Ben yapmak zorundayım çün-"
Birden Melek ona döndü ve omzuna dokundu yanındaki adamın.
-" Senin neden bunu yapmak zorunda olduğunu biliyorum. Seni anlıyorum Safa. Bana bir şey açıklamana gerek yok... Akşam zaten gördüm ben. Ceydayı seviyorsun onu aylarca öldü biliyormuşsun ve bugün yaşadığını öğrendin. Sen sana göre doğruyu yapıyorsun."
Meleğin gözleri parlıyordu bunları söylerken. Melek bunları tüm samimiyetiyle söylemişti.
-" Ben seni ona vermeyeceğim Melek."
Gülümseme gibi bir ses çıktı kızdan. Nasıl olacak o der gibiydi gözleri şimdi.
-" Vereceksin."
-" Bunu yapmak istemiyorum."
-" Sevdiğin kadın için yapmalısın Safa."
-"Buradan şu an kaçabilirsin Melek. Beni atlatabilirsin. Neden direkt vaz geçip umutsuzluğa kapılıp boyun eğiyorsun."
-" Eğer bu dediğin şeyi yaparsam bana evini açan adama kötülük yapmış olurum."
-" Ama o adam seni cehennemine geri götürecek."
-" Yapacak tek bir şey var o halde... Dönmek."
Safanın içi acıyordu. Kaşları çatıktı, elleri kucağında, yumruk halindeydi. Bu gece zor bir geceydi.
-" Benim bir planım var Melek ve eğer güzel bir şekilde gerçekleşirse kimse Serter'e dönmeyecek."
-" Nasıl, nedir?"
-" Ama senin bir şey yapman gerek."
-" Ne yapmam gerek?"
Usulca tişörtünü sıyırdı Safa.
Melek hemen telaşlandı.
-" Dur napıyorsun!?"
Safa ilk önce bu tepkiyi anlamasa da hemen sonrasında nedenini anladı, kız onun soyunacağından korkmuştu.
Belindeki silahlardan birini kıza uzattı.
-" Ben... Yapamam."
Safa kızın tam gözlerinin içine baktı ve gülümsedi. Ona güvenmesini, inanmasını istiyordu.
-" Yapabilirsin. Sen güçlü bir kızsın, ben sana şimdi nasıl kullanılacağını söyleyeceğim. Tamam mı?"
Melek Safaya inanmayı seçmişti.
-" Tamam."
Safa Meleğin eline koydu yavaşça silahı. Melek ne yapacağını bilmiyordu. Safa oturduğu yerden kalkarak dizleri üzerine Meleğin önüne çöktü. Yavaşça kızı streslendirmeden anlatmaya başladı.
-" Öncelikle silaha hakim olmalısın tamam mı? Silah senin elinde sen silahın elinde değilsin. Sonrasında ise hedefini güzelce belirlemelisin, bir gözünü kapatırsan daha kolay olur. Ve hedefini bulduktan sonra tetiği geriye doğru çekmelisin. Ve son olarak şuraya bastığında..."
Safanın eli o anda Meleğin elinin üzerindeydi. Melek hafif bir kalp atışı hızı hissetmişti o an. Safa bunun farkında değildi.
-"... Ateş etmiş olursun. Anladın mı?"
-" Anladım."
Safa içten gülümsemesini takınarak,
-" Güzel. Hazır mısın?"
-" Hazırım."
-" Üst getireyim sana o zaman."
-"Olur."
Melek farklı hissediyordu. Daha önce hiç aşık olmamıştı, öyle bir ortamı hiçbir zaman elde edememişti. Şimdi ise kendinde bir gariplik hissediyordu. Düşündü, belki de ilk defa bir erkekten böylesi kibar bir yakınlık görmek onu etkilemişti.
Kapı tekrar açıldı. Safanın elinde üstler vardı.
-"Al giy sen. Ben aşağıdayım."
Çekinerek ona baktı Melek.
-" Senden bir şey isteyebilir miyim?"
-" Tabii nedir?"
-" Acaba... Bana krem verebilir misin yaralarım için."
-"Ne yarası?"
Safanın suratında şüphe vardı.
-" Sırtımda... Ağrı yapıyor da."
-" Bi bakabilir miyim? İzin verir misin?"
'İzin verir misin' ne güzel bi cümleydi. Daha önce hiçkimse ona böyle bir şey dememişti. Ona şiddet uygularken hep ummadığı zamanda olmuştu bunlar.
Bir şey demeden ona arkasını döndü. Zaten sokak lambası direkt bu odaya vuruyordu, ışığa gerek yoktu. Ve ona akşam verilen beyaz tişörtü çıkarttı. Melek onun suratını görmüyordu ama sanki görüyor gibiydi. Zaten tam tahmin ettiği gibiydi ifadesi Safanın. Kaşları çatık, yarı şaşkın yarı öfkeli...
Hafifçe yaklaştı kıza, beyaz tenindeki morluklara baktı. Fazlaydı, çizik gibi uzunca izler de vardı kızın sırtında.
İçi hiç acımadığı kadar acıdı bu sefer kıza. Ne yapmışlardı bu suçsuz, günahsız kıza? Dertleri neydi?
Gözleri doldu Safanın. Boğazını temizledi ve konuşmaya başladı.
-" Ben hemen getireyim. Sen otur şöyle."
Dediğini yaptı Melek. Boğazını temizlemesinden yanılmadığını anlamıştı. Safa elinde kırmızı ilk yardım çantası ve beyaz ambalajlı bir krem getirmişti.
-" Dön arkanı."
Melek elinden almaya yeltendi kremi ama Safa vermeyeceğini gösterdi.
-" Ben yaparım gere-"
-" Ben yapacağım. Sen buraya yetişemezsin. Temizleyip sürerim ben."
-" Zahmet etmene gerek yok."
-" Var. Arkanı dön."
Döndü Melek. Denilene uyan bir kızdı. Bunca zamana kadar ondan hep bu istenmişti.
Safa önce yaraları temizlemeye başladı.
-"Ah..."
Hemen elini kızın sırtından çekti.
-" Ne oldu? Canını mı acıttım?"
Kız hafif acı dolu bir sesle.
-" Biraz."
-" Özür dilerim, bilemeden oldu."
Bı sever daha da nazik şekilde dikkat ederek temizledi Safa ve kremi sürmeye başladı.
-" Bu krem şimdi yaralarını daha hızlı iyileştirecek."
Sürdükten sonra kremi Meleğe uzattı. Melek üstünü giydi.
-" Kullanmaya devam edersin kendin. Üzerinde günde iki kere kullanılacağı yazıyor."
-"Teşekkür ederim..." Melek o an aslında söylemeyi düşünmediği bir şeyi söylemeye karar kıldı.
" Ceyda çok şanslı... Senin gibi bir adam yanında olduğu için."
-" Sen de bulacaksın bir gün Melek. Hak ettiğin gibi biri çıkacak karşına."
Buruk bi gülümsemeyle bakışlarını yere düşürdü.
-" Bilmiyorum..."
Safa çenesine dokundu kızın ve ona bakmasını sağladı.
-" Olacak. Yüzünü asla yere düşürme Melek. Her ne olursa olsun, her ne yaşarsan yaşa başın hep yukarıya baksın. Sen utanılacak ya da yüzünü yere düşürecek hiçbir şey yapmadın. Aşağılık insanlar başları dik yürürken senin böyle yapmaman haksızlık."
-"Dünya herkese eşit adaletli değil."
-" Evet değil." Saatine baktı ve " çıkmalıyız."
Sadece başını salladı Melek, Safa odadan çıktıktan siyah pantolonu giydi.. Hiçbir şeyi yoktu alacağı, dokunmadığı yatağını son kez düzelttikten sonra aklına Devin geldi, yol arkadaşı... Ona veda edemezdi ama etmeyi çok isterdi. Yavaşça geçti Devinin yattığı odadan ve Safa ile birlikte aşağı indi. Belinde silahın verdiği bir ağırlık vardı. Kapıdan yavaş adımlarla çıktılar. Sokaktaki takım elbiseli adamlar Safanın adamlarıydı.
-" Necati hazır mı her şey?"
-" Hazır abi."
-" Konumu attım sana yerleşti değil mi adamlar?"
-"Yerlerine yerleştiler abi, sıkıntı yok."
-" Peki o zaman plan başlasın. Söyle buradakilere Alper sabaha kadar bir şey öğrenmeyecek."
-" Tamamdır abi."
Sağına döndü ve Meleğe gülümsedi. Elini kızın omzuna koydu usulca.
-" Başlıyoruz."
Daha sonrasında kıza arabanın kapısını açtı ve kendide bindi arabaya. Melek sağındaki apartmana bakıyordu, az önce başında durduğu cama... Belki de bugün tanıştığı bu güzel insanları bir daha göremeyecekti.
Düşündü. Eğer buysa alnına yazılan kader, yapacak bir şey yoktu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Her Şey Mümkün
RomanceYeni mezun iş aramakta olan Devin ve Ünlü iş insanı Alper Yücesoy, Yücesoy holdingin verdiği bir davette kötü bir şekilde tanışırlar. Daha sonra Devinin ummadığı bir şekilde bir antlaşma çıkar ortaya... Bu hem bir arkadaşlığın sonuna hem de büyük bi...