Selamlar! 1k okuyucu görüntülemesine ulaşmışız, teşekkürler hepinize. İyi okumalar.Mayıs 2024, İzmir
Yüzümdeki ıslaklığın ellerime de yapışmasıyla uyandım, yine. Cey her zamanki gibi benim yüzümü yalayarak beni uyandırmayı başarmıştı. Kalktım ve tavanı seyretmeye başladım. Buraya geleli geçen bilmem kaç gün olmuştu, bayağı bir gün... İyiydim, iyi olacaktım. Hayatıma yeniden yaşamaya devam etmek zorundaydım. Aylarca bitmeyen yasım aslında ne kadar azaldı desem de devam ediyordu. Kalbimin bir yanı hâlâ fazlasıyla kırıktı ve buruktu.
Ait olduğum şehre geri döndüm, burası benim evimdi. Ailemle her ne kadar aynı şehirde olsak da onlarla aynı evde kalmıyordum aslında onlar gibi şehir merkezinde de yaşamıyordum. Küçükken en sevdiğim yerdeydim, anneannemin evinde. O ben çok küçükken hayatını kaybetmişti, bu ev ise tek çocuğu olan anneme kalmıştı. Annemle babam başta beni yanlarına almakta çok ısrarcılardı ama ben buna hiçbir zaman olumlu bakmadım, kendi hayatımı kendi irademle yaşamalıydım, hür bir şekilde.
Burada hâlâ küçük Devin gibiydim, mutluydum. Anneannemin küçük bahçesinde günümün birçok kısmını geçiriyordum, denize giriyor, yüzüyor, Cey'le İzmir'in güzel sokaklarında geziyordum ama günümün bir çoğu kafemde geçiyordu. Doğru duydunuz, benim kafem...
Aylar önce bana bir kafe işleteceksiniz, her şeyi kendiniz yapacaksınız deseydiniz yüzünüze bakarak katıla katıla gülerdim. Ama hayat zaten ummadığımız şeyleri hep bize yaşatmaz mı? Evet yaşatır, huyu budur çünkü.
Bu seferki gelişimde yüzmeyi de öğrenmiştim, aslında suya kendinizi bıraktığınızda ve ondan korkmadığınızda su zaten size kollarını açıyormuş, aslında konunun suyla bir alakası yok.
Kendi kendime çok konuşur oldum bu sıralar. Hep derdim ya insanlar bazen yalnız kalmalı, kendi sesini dinlemeli diye. Bu düşünceme kendim de uydum bu sefer. Kendimi dinledim uzun uzun saatler... Sayamadığım kadar çok saat.
Bir de artık bir psikoloğum var... Sürekli kötü ve hararetli kabuslar gördüğüm için artık gitmeyi lüzum gördüm. Bilinçaltım sürekli bana Serter'i ve Ceyda'yı gösteriyordu. Yine aynı korku, acı... Bu duyguları gerçek hayatta bir kere yaşamama rağmen aslında onlarca kez yaşadım. Ceyda sürekli gözlerimin önünde vuruluyor, ben ona koşuyorum ve yarasının üstüne baskı yapıyorum ve sonra tekrar başa sarıyoruz...
Doktoruma göre bu bir trajedi vakasıymış. Hâlâ Ceyda'yı ve o olayı unutamamışım... Evet, doğru unutamadım.
Her şeye rağmen bana her kim 'nasılsın?' diye sorduğunda onlara içtenlikle gülümsüyorum ve 'iyiyim' diyorum. Evet içtenlikle gülmeyi öğrendim, yalandan da olsa.
Annem haftada bir yanıma geliyor, benim için endişe ediyormuş falan filan... Her geldiğinde aynı mevzular oluyor ve biz bir sonuca bağlayamıyoruz. Ama yine de olsun, onlara minnettarım. Bana bu süreçte en çok da onların desteği oldu ama onların gözlerindeki korku beni üzüyordu. Kızlarının böyle bir duygu silsilesine tıkanacağı tahmin etmiyorlardı ne de olsa.Yatağımdan kalktım ve mutfağa ilerledim. Kendime kocaman bir bardak su koydum ve tek dikişte içtim, ilacımla. Bu beni daha iyi hissettiriyordu, daha sorunsuz, daha rahat. Daha sonrasında kendime bir kase kakaolu yulaf lapası yaptım, haftanın 3 günü bunu yemeyi seviyordum. Masaya kaseyi koyduktan sonra Cey'e baktım, bakışlarına bakılacak olursa o da acıkmıştı. Hemen kabına mamasını döktüm, hızlıca önüne dikildi.
-" Acıktın demek ha? Seni gidi yaramaz!"
Yemeğimi yedikten sonra şu sıralar üstümden düşmeyen keten şort ve gömleklerimden birini giydim. İzmir fazla sıcaktı. Tahta kapıyı kilitleyerek, bahçemdeki çiçeklere baktım, çok güzellerdi. Kafe ve evim arası mesafe yaklaşık 6 dakikaydı. Hızlıca yürüyordum, güne yürümekle başlamak güzeldi. Gün geçtikçe hava daha erken aydınlanıyordu, her gün daha fazla güzel enerji vardı etrafta, artık yazın güzel enerjisi İzmir sokaklarındaydı.
Karanlık bir kıştan sonra elbet apaçık bir yaz, her gecenin ardından mutlaka bir güneş doğardı, kural buydu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Her Şey Mümkün
RomanceYeni mezun iş aramakta olan Devin ve Ünlü iş insanı Alper Yücesoy, Yücesoy holdingin verdiği bir davette kötü bir şekilde tanışırlar. Daha sonra Devinin ummadığı bir şekilde bir antlaşma çıkar ortaya... Bu hem bir arkadaşlığın sonuna hem de büyük bi...