Oy atmayı, yorum yapmayı ve wattpadden beni takip etmeyi unutmayın:)!-"Çok korktum Devin... Sana bir şey olmasından çok korktum..." hâlâ birbirimize sarılmış haldeydik. Bırakmak istemiyordum onu, kokusunu. Ona o kadar ihtiyacım vardı ki...
Ama oturup konuşmalıydık, tabii güvenilir bir yerde.
Birbirimizden ayrıldığımızda bana aynı merakla bakan bir çift göz gördüm, dostumdu bu.
Üzgün duruyordu. O da Alper kadar bitkindi, bu yüzünden belliydi.
Bana doğru geldi ve sarıldı. Sesi ağlamaklıydı.
-" Sen haklıydın... Seni oraya götürmemeliydim, sen bu işe katmamalıydım Devin... Sen haklıydın..."
Ona iyice sarıldım, kendini suçlu hissediyordu. Safayı biliyordum eğer buna bir son vermezsem vicdan azabı onu mahvederdi.
-" Sorun yok Safa... Böyle olacağını bilemezdik... Kendini suçlu hissetme."
Sarılışa son verdi ve geriye çekildi.
O sırada bizden biraz geride duruyordu Melek. Artık gözler onun üzerindeydi ve o bunun farkına varmış olacak ki tedirgin duruyordu.
-"Melek gel lütfen. Seni Alper ve Safa işe tanıştırayım."
Alper ve Safa benden bir cevap bekler gibi bana bakıyorlardı.
-" Melek... Serterin kız kardeşi."
Safa birden çıkıştı.
-" Ne?!"
-" Hikayesini dinlediğinde bu verdiğin tepkiden pişmanlık duyacaksın Safa. Konuşmadan önce bunu düşün ve öyle konuş." Aslında bu onun için uyarıydı ve o bunu anlayacaktı, biliyorum.
Alper elimden tuttu.
-"Hemen buradan çıkıp güvenli bir yere gidiyoruz."
Safa Alper'e döndü.
-" Bana gidelim Alper, daha iyi."
-" Güvenlik sorunu olmaz mı?"
-" Hallederim."
Alper'in arabasına bindik Safa öndeydi, ben ve Melek ise arkadaydık. Arkamızda bizi takip eden üç ayrı araba vardı, anlaşılan Safa baya sıkı tutmaya başlamıştı güvenliği. Melek camdan öylesine bakıyordu, hiç konuşmamıştı. Gergindi ve abisinden dolayı göreceği tepkiden korkuyordu, onu anlayabiliyordum. Elini tuttum, beyaz elbisesinin üstündeydi narin elleri. Bana döndü, ona sıcacık bir gülümsemeyle baktım. O da bana karşılık verdi ama bu kadardı.
Safanın evine daha önce gitmemiştim yani ilk gidişimdi. Arabayı park ettiğimizde evinin eski bir apartmanda olduğunu fark ettim. Hepimiz indik, o sırada Alper adamlara bir şeyler söyledi ve adamlar ise başlarını sallamakla yetindi.
Safa ise dış kapıyı açtı ve içeri girdik. Evi üçüncü kattı. Aslında iki katlı bir evdi yani asma kat gibi bir şeydi ama baya az eşyalı bildiğimiz bekar eviydi.
-" Buyrun geçin."
Salondaki masaya ilerledim, ilgimi çekmişti bu çünkü. Her yerde kağıt, belge, fotoğraflar vardı, bunların hepsi Ceyda ile ilgiliydi. Bir polis gibi panoya hazırlamıştı her şeyi Safa... Baş karakter Ceydaydı. Sustum, hiçbir şey demedim. Aşk nasıl bir şeydi biliyordum... Ben olsam Safadan azım değil fazlam olurdu. Ceydanın yokluğu başta bana çok garip ve eksik hissettirmişti fakat insan içinde bulunduğu duruma istemsizce alışıyordu... Ceyda'ya olan özlemim gün geçtikçe birikti ama... Ama onsuzluğa alıştım.
-"Çay, kahve?"
-" Kahve."
-" Kahve?"
Safa Meleğe döndü.
-"Sen melek?"
-" Fark etmez... Kahve olsun."
Alper ile ikimiz bir koltuğa oturduk, Melek de bizim oturmamızla diğer koltuğa oturdu.
Safa kahveleri teker teker bize verip Meleğin yanına oturdu ve ona döndü.
-" Evet... Anlatın bakalım her şeyi."
Meleğe döndüm, aklımda olan bir soru canlandı hemen. Sormaya fırsatım olmamıştı.
-" Melek, bahçedeki oyuncak park kime aitti? Evde bir çocuk mu vardı?"
-"Evde bir çocuk yoktu sen geldiğin zaman ama öncesinde... Öncesinde vardı."
-" Kimdi peki?"
Yüzünde şaşkınlık vardı, kaşları çatıktı ilk defa.
-"Abim'in oğlu... Bunu bilmiyor muydunuz?"
-" Nasıl yani?... Serter'in bir oğlu mu var?"
-" Evet... Sen gelmeden önce gitti hatta."
Hepimizin aklındaki soru şuydu, annesi kim?
O soruyu soran kişi Safa oldu.
-" Annesi kim çocuğun? Evli mi abin?"
-" Tanımıyorum... Ama hayır evli değil. Sanırım gayrimeşru."
-" Çocuk nerede şu an?"
-" Bilmiyorum... Böyle şeyleri bilmem imkansız, bana anlatmazlar."
-"Abin senin peşine düşecek." Alper'in sesi ciddiydi.
- "Biliyorum..."
-" Bize hikayeni anlat Melek."
Alper'in kolunu tuttum.
-"Daha önemli konularımız var Alper."
Safa da başıyla onayladı ve ayağı kalkıp bir fotoğraf verdi Meleğe. Ceydanın fotoğrafıydı...
-" Bu resimdeki kızı tanıyor musun?"
-"Ceyda bu."
-" Nereden tanıyorsun? En son ne zaman gördün?"
-" Abimden tanıyorum. En son... Sanırım nisan ayıydı."
Nisan ayı... Yani iki-üç ay önce.
-" Yaşıyor muydu yani..." Safanın sesindeki umut beni etkilemişti. Devam etti.
-" Bu kız olduğuna emin misin...?"
-" Eminim."
-" Nerede şu an? En son gördüğünde nasıldı?"
Safa bir hararetle oturmuş dikkatlice Meleğe bakıyordu.
-" Şu an nerede bilmiyorum ama son gördüğüm yer Almanyaydı. Abimin orada evi var belki biliyorsunuzdur... Gelip gider sürekli iki ülke arasında. Beni babam Almanya'ya gönderdiğinde görmüştüm Ceyda'yı. Nasıldı sorusuna gelirsek... Açıkçası pek iyi olduğunu düşünmüyorum."
Safa da ben de endişeli bir ifadeye bürünmüştük.
Hemen lafa girdim.
-" Neden iyi değildi? Hasta mı?"
-" Bakın bir hastalığı var mı bilmiyorum zaten odasından çıkmıyordu ya da belki de çıkamıyordu. Onu sadece birkaç defa görebildim bana karşı gayet sakindi. Duyduğum kadarıyla yemek yeme problemi varmış, çalışanlar bundan yakınıyordu. Bir kadın ilgileniyordu Ceydayla. Ceydayı her gördüğümde yanı başındaydı kadın. Ceyda herhalde pek yemek yemediği için suratı kireç gibi bembeyaz ve solgundu."
-" Sana hiçbir şey anlatmadı mı? Bir şey söylemedi mi?"
-" Anlamıyorsun Safa... Abim onun başına neredeyse tuvalette bile yalnız bırakmayacak bir kadın dikmiş. Onun bana bir şey söyleyebileceği bir ortam yoktu orada."
-"Hâlâ orada mı peki?"
-" Bilmiyorum..."
Safa Alper'e döndü.
-" Hemen oradaki adamlara aratalım Alper."
Tekrar Meleğe döndü.
-" Bana adresi tarif edebilir misin?"
-" Yaz istersen, söyleyeyim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Her Şey Mümkün
عاطفيةYeni mezun iş aramakta olan Devin ve Ünlü iş insanı Alper Yücesoy, Yücesoy holdingin verdiği bir davette kötü bir şekilde tanışırlar. Daha sonra Devinin ummadığı bir şekilde bir antlaşma çıkar ortaya... Bu hem bir arkadaşlığın sonuna hem de büyük bi...