Selam herkese. Oy atmayı ve yorum yapmayı ihmal etmeyin, iki okumalar.-" Sevgilim, kalk hadi."
Bu sesle gözlerimi açıp kırpıştırmaya başladım.
-" Saat kaç?"
-" 7'yi 5 geçiyor."
Hemen yataktan fırladım.
-" Ayyy! Geç kaldık."
Alper güldü.
-" Hayır, burada yedi kırkta yiyoruz yemekleri."
-" Neden?"
-" Herkes işten o saatte dönüyor."
-" İyi tamam, hazırlanayım o zaman."
-" Bahçede yiyoruz, babaannem oldukça hava alabilsin diye, üstüne bir şeyler giy yani."
-" Tamam dikkat ederim."
İkimiz de üstümüzü giydikten sonra ön bahçeye ilerledik. Gerçekten de uzun bir sofra vardı ve öğlen görmediğim insanlar gelmişti. Tahmini olarak düşünüyorum ki Alper'in üç halası da buradaydı, eşleri ve çocukları da vardı.
-" Selam millet!" Diyerek onlara doğru yürüdü Alper ve devam etti,
-" Yanımdaki dünya güzeli kadın benim kız arkadaşım siz sormadan söyleyeyim."
-" Ooo! Hoş geldin oğlum, nerelerdesin yiğidim?"
-" İşler güçler işte enişte, vakit mi kalıyor."
Sarıldılar birbirlerine,
-" Haklısın koçum diyecek söz yok, bizde de durumlar aynı."Diğer iki halasıyla da görüştüm Alper'in, baya kibarlardı. Kuzenleri de gerçekten iyi insanlardı belliydi. Çiğdem yani Zeyneb'in annesi aşırı sıcakkanlıydı, hemen çok iyi anlaştık. Şaşırdığım nokta o kadar yaşça büyük insan olmasına rağmen masanın bir ucuna babaannenin diğer ucuna ise Alper'in oturmasıydı. Alper'e saygı gösteriyorlardı, yan tarafında ise ben ve Boran oturuyorduk.
-" Yemeğe başlamadan önce şunu demeliyim ki burada olmaktan, sizinle bir arada olmaktan çok mutluyum. Umarım babaannemin de yamacında nice mutlu yemeklerimiz olur, buyrun başlayalım."
Herkes birbirleriyle konuşuyor ve gülüşüyordu, havada sanki bayram havası vardı. Ben büyük aile nedir bilmiyordum, annem tek çocuktu babamın da bir erkek kardeşi vardı. Daha önce hiç bu kadar büyük bir sofrada ailecek oturmamıştım, aslında büyük ailem olsaymış mutlu olurmuşum çünkü şu an burada sanki bu insanları tanıyormuşum veya ailedenmişim gibi hissediyordum.
Yemek bittikten sonra olmazsa olmaz çay kısmına girildi. Fadime hanım masada oturan bana eğilerek,
-" Türk kahvesi ister misin? Çok güzel yaparım."
-" Aslında güzel olur, severim kahve."Beraber mutfağa gittik ve o cezve başında bense yanına beklemeye başladık. Fadime hanım evin en küçüğüymüş ve hukuk bitirmiş, şu anda ise Trabzon'un merkezinde bürosu varmış. Nedenini anlamadığım bi şekilde çok güzel ve alımlı bir kadın olmasına rağmen hiç evlenmemiş.
Kahve az kaldı taşıyorken ocaktan çekti ve fincanlara doldurdu.
-" Buradaki masaya geç istersen Devin, beraber oturalım hasbihâl edelim seninle."
-" Tamam, peki."
Oturduğum sırada o da karşıma oturdu ve yüzüne bir gülümseme takındı.
-" Aylardır senin ismini çok duyuyorum biliyor musun hem Safa'dan hem de bizimkinden. Arkadaşına olanlar için üzgünüm, başın sağ olsun."
Başımı hafifçe salladım.
-" Teşekkür ederim..."
-" Alper'le aramız iyidir bizim; birbirimizi dost, sırdaş biliriz. Açıkçası Bade'den sonra hayatına yeni birinin gireceğini düşünmezdim, hele ki bu denli... Yani seni ailesiyle tanıştıracak kadar. O seni buraya getirdiyse onun için çok değerlisindir Devin, bana seni anlatırkenki ses tonunu, halini, gözlerini gördüm. O çok zorluklar çekti, ailenin yükü ona kaldı ve her ne kadar dile getirmese de ben biliyorum o yaştaki küçük Alper'in omuzlarına çok yük bindi, herkes ondan bekledi hayallerinden vazgeçmesini... En büyük hayali neydi biliyor musun küçükken ressam olmak."
-" Gerçekten mi?"
Güldü.
-" Evet, Alper çok yeteneklidir insanların portrelerini çizmekte."
-" Bilmiyordum... Hiç söylemedi bana."- " Demek kızı kenara çektin Fadime hanım?"
Bu gelen kişi ortancı halaydı.
-" Abla olur mu öyle şey? Sohbet ediyorduk."
-" Şaka yaptım şaka. Kahve mi içtiniz, hemen fal bakayım size kapatın kapatın."
-" Aman abla, ben istemem fal falan saçma şeyler."
-" İyi o zaman ben de Devin'e bakarım."
Bir süre sonra fincanı tabaktan ayırdı.
-" Burada iki yol görüyorum kızım, biri sevdiklerin diğeri de kendin için hayra vesile olacak iki yol... Birini seçmen gerekecek ama iki yol da ya sana ya sevdiklerine mutsuzluk getirecek. Birini görüyorum, tepeden olup bitenleri izleyen birini. Bu kişi bir süre sonra karşına çıkacak merak etme. Bir kız var burada bak, sol üstte. O öylece duruyor orada, neden orada bilmiyorum."
-" Yeter abla aman akşam akşam."
Başımı salladım.
-" Teşekkür ederim ama bence de yeterli, sağ olun."
Ayağı kalktım ve Alper'in yanına gitmek üzere bahçeye çıktım.
Herkesten ayrı bahçenin köşesindeki aile boyu salıncakta Zeynep ile sallanıyordu. Yanlarına oturdum.
-" Bak kim gelmiş dayıcım!"
-" Devinnnn!" Diyerek sarıldı bana Zeynep.
Bebek gibi kokuyordu, bana en çok huzur veren şeylerden biri bebek kokusuydu. Temiz, günahsız, duru...
Benim kucağımda öylece duruyordu şimdi.
Ellerimle gökyüzünü gösterdim.
-" Bak Zeynep yıldızlara... Çok güzel değiller mi?"
-"Devin?"
-" Efendim canım?"
-" Bir tanesi benim olsun mu bu yıldızların?"
-" Olsun güzelim. Adını da koy hatta."
-" Immmm adııı... Boncuk olsun."
Alper güldü.
-" Bitanem ama yıldıza Boncuk ismi verilir mi?"
-" Verilir benim balığımın ismi o bi kere! En güzel isim."
-" Hımmm anladım olsun o halde."
-"Devin sende seçsene kendine, Boncuk yalnız kalmasın."
-" Pekiii, Boncuğun yanındaki de benim olsun. Adı da... Köpeğimin ismi Cey olsun."
-" AAA! Köpeğin mi varrrr?"
-" Evet hatta o kadar tatlı ki görmelisin."
-" Görebilir miyim?"
-" Şu an burada değilim tatlım, İzmir'de."
-" Üzüücü."
-" Üzülme, sana fotoğrafını gösteririm sonra görürsün."
- " Tamam."Bir süre sonra Zeynep aramızdan ayrıldı, bizse Alper'le gökyüzüne bakıyorduk.
-" Bana neden en büyük hayalinin ressam olmak olduğunu söylemedin?"
Bana şaşkınlıkla döndü ama hemen topladı.
-" Artık öyle bir hayalim yok çünkü... Eskide kaldı, ergenlikte hevesti sadece..."
-" Portre falan yapıyormuşsun hâlâ, halan söyledi."
-" Öylesine... Hobi gibi."
-" Beni de çizer misin bir gün?"
-" Saatlerce hareketsiz durabilir misin?"
-" Dururum."
-" Tamam o zaman, dönünce ayarlarız."
-" Tamam."Bir süre öylece durduk Alper'le, huzurluydum aslında başından beri korktuğum şey başıma gelmemişti yani onunla kendimi daha iyi hissediyordum. İlacımı hâlâ kullanmaya devam ediyordum yani ihmal etmemiştim, psikoloğum ise son görüşmemizden bu yana iki kere beni aramıştı o da aynı benim gibi bu gelişmeye hem seviniyor hem de şaşırıyordu. Göğsüne kafamı koydum sevdiğimin... Ne güzeldi, gökyüzüne baktığım sırada;
-" Aaaaa! Gördün mü Alper yıldız kaydı, yıldız kaydı!"
Güldü.
-" Gördüm güzelim."
-" O zaman dilek tut!"
-" Cık... Ne gerek var?"
-" Hadi, adettendir. Kırma beni."
- "Peki o zaman 3 deyince ikimiz aynı ânda tutalım olur mu?"
-" Olur."
-"1...2... Ve 3."
" Artık mutlu olmak istiyorum, kötü düşüncelerimden kurtulmak istiyorum... Ve onu hep yanımda istiyorum..."Başımı ona çevirdim.
-" Tuttun mu?"
-" Evet."
Meraklı bir sesle,
-" Ne tuttun?"
-" Hiç ısrar etme söylemeyeceğim Devin. Ben de biliyorum tutulan dileklerin söylenmemesi gerektiğini."
-" Ay tamam Alper! Merak etmiyorum zaten ben senin dileğini falan."
Sesli bir şekilde güldü ve beni kendine çekere saçlarımdan öptü.
-" Hadi epey geçti saat, herkes de yatmaya gitti biz de gidelim."
-" Gidelim."El ele arka bahçeye geçtik. Etraftaki yeşilliklerden cırcır böceklerinin sesleri geliyordu, etraf onun dışında sessizdi. Evdekiler biz orada otururken çoktan eve geçmişlerdi. Odaya girdiğimizde hemen üstümüzü değiştirip yatağa girdik.
-" Sen eniştenlerle sohbete dalmışken halanlarla ben kahve içtim."
Bana döndü.
-" Öyle mi?"
-" Evet... Hatta ortanca halan çok ısrar etti fal bakmak için."
-" O herkese öyle, hatta köydeki bazı kadınlar, genç kızlar onun yanına fal baktırmaya gelirler nedense baya rehavet görüyor halam bu konuda. Tabii ben inanmıyorum böyle şeylere, saçma sapan... Bana da hep ısrar eder de bir türlü sonuca bağlayamaz." Biraz zaman geçtikten sonra sessizliğimden olsa gerek bir soru sorma gereği duydu. " Sana bir şey mi dedi?"Halanın dediklerini düşündüm.
İki yol ayrımı...
Kafamdan bunu hemen attım.
Kafamı sağa sola salladım.
-" Yok, hayır... Sadece öylesine söylemek istedim."
-"İyi bakalım! Safadan da haber yok dünden beri farkında mısın?"
-" Farkındayım da farkında olsak ne olacak ki? Safa bu istediği zaman yani arzu ettiği zaman arar bizi aksi taktirde açması çok zor aramaları..."Şaşırmıştı sanki Alper.
"- Haklısın... Safayı bu denli tanıman ilgimi çekti... Birbirinizle arkadaş olduğunuz için mutluyum çünkü gözüm kapalı tek seni emanet edeceğim kişi dostum, Safa..."
-" Ben de mutluyum sizin gibi iki insan benim hayatımda olduğu için..."Omzumu öptü.
-" Biz hep senin yanında olacağız Devin... Seni bırakmaya hiç niyetim yok."
-" Alper, buraya hiç Badeyi de getirdin mi?"Çok içten bir şekilde ofladı.
-" Hâlâ mı Bade Devin? Bitmedi değil mi bu mevzu?"
-"Yok hayır sadece meraktan gerçekten... Sadece evet veya hayır de yeter."
-" Badeyle on yılı aşkın bir birlikteliğimiz oldu Devin ve doğal olarak buradaki çoğu kişiyle tanıştı ama buraya gelmedi hiç. Yani istemedi, köy ortamı falan sevmiyormuş o yüzden hiç gelmedi buraya. Ailem benim yanıma geldiğinde tanışmışlardı."Sağıma döndüm ve ışığımı kapattım.
-" Hadi yatalım."
O da soluna döndü ve ışığı kapattı.
-" İyi geceler..."
-" İyi geceler..."
Birbirimize dönük ve sarılı şekilde yattık. İşte günün en huzurlu ânı bu ândı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Her Şey Mümkün
RomanceYeni mezun iş aramakta olan Devin ve Ünlü iş insanı Alper Yücesoy, Yücesoy holdingin verdiği bir davette kötü bir şekilde tanışırlar. Daha sonra Devinin ummadığı bir şekilde bir antlaşma çıkar ortaya... Bu hem bir arkadaşlığın sonuna hem de büyük bi...