LÜTFEN BEĞENMEYİ VE YORUMLARINIZI BENİMLE PAYLAŞMAYI UNUTMAYIN, SEVGİLER♥️!
Sabah kapı tıngırtısıyla uyandım, biri kapıyı açmak için zorluyordu ama açılmıyordu. Hemen yataktan kalktım ve kapının önünde durdum.
-" Kim var orada?" Sesim çok yüksek değildi fakat karşıdakinin duyabileceği tondaydı.
Karşıdaki kişi ben konuştuktan sonra kapıyı zorlamayı bıraktı ve sonrasında ayak sesleri ile benden uzaklaştı.
Serter değildi, eğer o pislik olsaydı kapıyı açardı. O zaman kimdi? Ve neden bana cevap vermedi?
Belki bir çalışandı ve basit düşünmeliydim.Odadaki çekmeceleri aramaya başladım, o sapık Serter'in karşısına asla pijamayla çıkamazdım. Dolapta dün bir şey olmadığını biliyordum ama çekmecelerden birinde belki olabilirdi. Ve bingo! En azından hayat bazen bana şans konusunda gülüyordu.
Düz uzun ve gri bir elbise vardı ama olan sadece buydu. Nereden veya kimin olduğu maalesef ki şu an umrumda değildi. Giydim ama giyerken tuvalette giymeyi ihmal etmedim. Ben tuvaletten çıkarken kapının kilidi açıldı, açan bir kadındı.
Kısa boylu, 50'li yaşlarda, esmer bir kadındı bu.
Odanın içerisine bile girmeden:
-" Serter bey sizi kahvaltıya bekliyor."
Sessiz bir şekilde hemen aklımdaki soruyu sordum.
-" Az önce kapıyı siz mi açmaya çalıştınız?"
Kadın cevap verip vermemekte kararsız gibiydi ama sonunda sessizce konuşmaya başladı.
-" Bu kata bugün ilk çıkışım."
Belki bu çalışan değildi ama illa ki evde başka çalışanlar da vardı, onlardan biri de olabilirdi.
Kadın bir şey dememi beklemeden,
-" Buyrun, beni takip edin."
Onu takip etmeye başladım. Aşağı indik ve bahçenin diğer kısmına çıktık. Bu kısım odamdan görünmüyordu fakat havuzu vardı ve havuzun yanında koskocaman bir masa vardı neredeyse 10-12 kişilik. Serter ve babası masadalardı. Deli gibi biri uzun masanın bir kısmına diğeri diğer kısmına oturmuştu ve bence diyalog kurmakta zorlanılacak bir mesafeydi bu. Serter kafasını tabletinden çekti ve tabletinin üstünden bana baktı, yüzünde ise pis sırıtış belirdi.
-" Günaydın minik kuş. Kusura bakma seni beklemeden oturduk. Nasıldı iyi uyudun mu?"
Bunu cidden mi soruyordu ya da (afedersiniz ama bu adam için ağzımı bozacağım) bu piç benimle taşşak mı geçiyordu?
Bi de şu sırıtış beni deli ediyordu!
Ona bende yapmacık bir şekilde gülümsedim.
-" Çok misafirperversin(!)"
-" Öyleyimdir... Otur şöyle." Hemen kendisinin yanını işaret etti.
Bu sırada babası ise ciddi bir şeyler okuyordu yani ciddi bir tavırla okuyordu ve hiç başını kaldırıp bana bakmamıştı bile.
Serter'in dediği yere oturdum. Sonuç olarak sessiz olandan korkulmalıydı, Serter'in babası ise bi hayli sessizdi.
-" Hadi babacım, bırak şunu! Ne güzel bir gün! Kahvaltımızı yapalım." Bir de mutlu mutlu konuşuyordu ya... Onu pataklamak istiyordum.
Arkadaşımı öldüren, canına kıyan bu caniyle aynı masada oturmak ve onun masasında bir şey yemek istemiyordum ve yemeyecektim de. Babası da Serter de kahvaltılarına başladılar. Az önceden farklı daha genç bir kadın ve erkek ise orada masada onları bekliyorlardı.
Serter bana baktı ve çatalı bile ellemediğimi fark etti.
-" Hadi Devin başla." Sesi otoriterdi.
-" Yemeyeceğim." Dedim ona ters bir şekilde.
Babası masada ilk defa konuşmaya başladı, ona döndüm.
-" Benim masamda... Benim evimde yiyeceksin Devin hanım."
Sinirle gülümsedim. İddialı bir şekilde;
-" Arkadaşımı öldüren, onu hayattan koparan bu caniyle..." Serter'i gösterdim. " aynı masada oturup onunla ve babasıyla yemek yemeyeceğim." Gülümsememi arttırarak devam ettim. "Biliyor musunuz Ziya bey oğlunuz bir katil... Tabii sizin haberiniz vardır bundan. Ne dediniz bunu duyduğunuzda? Bence şey demişsinizdir... Aferin oğlum, iyi iş başardın! Öyle mi dediniz Ziya bey?"
Dibimde olan Serter kolumu sıktı ve dişlerinin arasından,
-" Kes sesini."
Ona döndüm ve gözlerinin tam içine baktım.
-" Niye Serter? Yoksa öldürdüğün için pişman mısın?"
Güldü.
-" Değilim... Onun hak ettiği buydu. SENİN ARKADAŞININ HAK ETTİĞİ BUYDU. ANLADIN MI LAN!"
-" O değil sen hak ediyordun. Belki ölen annen de hak etmiştir ne dersin?"
Birden ayağı kalktı ve belindeki silahı bana doğrulttu.
-" Sen kimsin de benim annemi ağzına alıyorsun? Sen kimsin biliyor musun minik kuş, sen sadece Alper'in orospususun! Başka da bi bok değilsin. Şimdi o sesini kes yoksa arkadaşının yanına sen de defolacaksın."
Ziyanın tarafından bir çatal bıçak vurma sesi geldi. Ona döndüğümde sinirli duruyordu.
-" İKİNİZ DE KESİN ARTIK!" Yanındaki adamlara döndü. " GÖTÜRÜN ŞU KIZI BURADAN."
Adamlardan iki tanesi tepeme dikildi ve kolumdan tutarak beni kaldırdılar ve götürmeye başladılar. Son kez arkama döndüm ve Ziya Altınöz'e;
-" BENİ SUSTURAMAYACAKSINIZ ZİYA BEY! OĞLUNUZ BİR KATİL VE BUNU BİR GÜN HERKES ÖĞRENECEK."
Adamlar sert bir şekilde beni yukarı çıkartarak odaya attı ve kapıyı üstüme kilitlediler.
-"Siktir...Siktirrrrrrrr!"
Buna katlanamıyordum.Bir kadının, bir insanın böyle çöp muamelesi yapılmasına katlanamıyordum! Hepsini öldürmek istiyordum, can çekişmelerini istiyordum.
Yatağa oturdum ve gözlerimi kapattım. Sakinleşmeye çalışmaya başladım. Sakin ol... Sakin ol. Buradan kurtulacaksın. O pislikler cezasını çekecek... Kendime dakikalarca böyle telkinler vermeye başladım. En sonunda gözlerimi açtım ve karşımdaki duvara baktım, tam o sırada karnım guruldamaya başladı. Açtım... Burada ise sadece bir sürahi su vardı ve o kadar. Bu odada hiçbir şey yoktu, hiçbir şey.
Yine aynı sesleri duymaya başladım ama bu sefer zorlama değildi. Kapıya biri tırnaklarını dokunduruyordu ve bu hafif, cılız bir ses çıkarıyordu. Bu sefer sakince kapıya gittim ve önüne oturdum. Karşıdaki her kimse ona ihtiyacım vardı. Sakin bir sesle devam ettim.
-" Merhaba... Neden ses çıkarıyorsun bilmiyorum ama senin yardımına ihtiyacım var. Buradan çıkmama yardım edebilir misin? Benimle konuşur musun?"
Ses hâlâ devam ediyordu ufak ufak tırnak tıkırdatmaları...
Karşıdaki ses sonunda konuştu.
-" Buradan çıkmalısın yoksa zarar göreceksin."
Bu genç bir kadın sesiydi. Naif, kibar ve duru bir ses. Daha önce hiç bu sesi duymamıştım.
-" Çıkamam... Bu odadan herhangi bir çıkış yok."
-" Biliyorum... Sana yardım etmeye çalışacağım."
-" Nasıl yardım edeceksin?"
-" Kapıyı açacağım ve sana çıkış yolunu söyleyeceğim."
Merakla bu karşıdaki kızı merak ettim.
-" Adın ne?"
-" Melek... Senin?"
-" Devin. Yardım edeceğin için çok teşekkür ederim Melek. Serter ve babası evdeyken bunu nasıl yapacaksın?"
-" Merak etme Devin. Onlar mutlaka bugün evden çıkmalılar. O zaman seni buradan çıkaracağım."
-" Tamam..."
-" Bekle beni, tekrar geleceğim."
Ve sonra ayak sesi uzaklaştı, bense ayağa kalktım ve camdan dışarıya bakmaya başladım. Bence konuştuğum kız burada bir çalışan değildi, yani içimden öyle bir ses geliyordu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Her Şey Mümkün
RomanceYeni mezun iş aramakta olan Devin ve Ünlü iş insanı Alper Yücesoy, Yücesoy holdingin verdiği bir davette kötü bir şekilde tanışırlar. Daha sonra Devinin ummadığı bir şekilde bir antlaşma çıkar ortaya... Bu hem bir arkadaşlığın sonuna hem de büyük bi...