375 numaralı otobüs, soğuk bir Kasım gecesi Pekin'de kay- bolan ve iddialara göre kökeni gerçek bir hikâyeye dayanan kor- kunç bir Çin şehir efsanesidir. Bu efsane gece yarısı otobüsü veya hayalet otobüs ya da The Bus to Fragrant Hills olarak da bilinir.
Olay 14 Kasım 1995'te Pekin'de gerçekleşmiştir. Gece yarısı, 375 numaralı otobüs, Yuan-Ming-Yuan otobüs terminalinden çıkar ve bu gecenin son otobüdür. Otobüs erkek bir şoför ve genç bir otobüs görevlisi kadınla yola koyulur. O gece çok soğuktur ve sert bir rüzgâr esmektedir. Rüzgârın uğultusu otobüsün cam- larındaki boşluklardan içeri sızar ve çığlık benzeri tiz bir sesin otobüsün içinde yankılanmasına neden olur. Otobüs birkaç du- rak sonra Yazlık Saray'ın yanındaki Güney Kapısı'nda durur ve kapılar açıldığında içeriye dört yolcu biner. Yaşlı bir kadın, genç bir çift ve lise öğrencisi bir çocuk.
Genç çift ön tarafa, şoförün arkasına, yaşlı kadın ve genç ço- cuk ise otobüsün diğer tarafında, kapıların yanında oturur. Oto- büs gece boyunca ilerler, tek duyabildikleri motorun çıkarttığı mekanik ses ve otobüsün tekerinin yerdeki çakıllara sürtünme- siyle çıkan takırtıdır. Etraf sessizdir, otobüsün son durağı şehir merkezinden uzak bir bölgedir ve yolda başka araç yoktur.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Gizemli üçlü...
Bir süre sonra sürücü yolun kenarında otobüse doğru el sal- layan üç gölge görür. Şoför bu durumdan hiç memnun kalmaz hatta hakaret etmeye başlar, çünkü gecenin çok geç bir saatidir ve bir an önce otobüsteki yolcuları indirip eve gitmek istemektedir. Ayrıca şoför ve otobüstekiler hiçliğin ortasında birdenbire beli- ren bu üç kişiyi gördüklerine çok şaşırmıştır çünkü bulunduk- ları bölge kasım ayında gecenin bu saatinde inanılmaz derecede soğuktur ve bilindiği kadarıyla etrafta pek de bir yerleşim yeri yoktur.
Şoför yine de yavaşlayıp durur ve kapılar açıldığında otobüse üç kişi biner. İki adam aralarına başka bir adamı almış, onu omuzlarından destekler şekilde kollarıyla taşımaktadır. Ortadaki adam perişan haldedir ve başı eğiktir. Böylece şoför ve otobüsteki görevli kadın da dahil kimse yüzünü görmeyi başaramaz. Üçü de Qing Hanedanlığı'ndan kalma geleneksel Çin askeri cüppelerini
Paranormal Hikâyeler
giymiştir ve yüzleri inanılmaz derecede solgundur, ten renkleri beyaz gibidir.
Otobüsteki diğer yolcular bu durumdan biraz ürker, sürücü yola devam ederken endişeyle birbirlerine bakarlar. Kadın gö- revli yolcuların yüzündeki endişeden ne hissettiklerini anlar ve yolculara korkmamaları gerektiğini, bu kişilerin sadece aktör olabileceğini hatta bu askerlerin belki de sarhoş olduklarını dü- şündüğünü söyleyerek telkinde bulunur.
Yaşlı kadın pek oralı olmaz, devamlı arkasına dönüp durur ve arka tarafta oturan üç yabancıya bakar. Otobüsün içinde ürkü- tücü bir sessizlik vardır. Dışarıda uğuldayan rüzgâr kulaklarına çalınan tek melodidir. Yolculardan hiçbiri tek kelime etmez, herkes endişelidir.
Üç dört durak sonra genç çift otobüsten iner. Otobüs şoförüyle otobüs görevlisi kadın sohbet edip gülüşürler, o esnada yaşlı kadın aniden ayağa fırlar ve önünde oturan genç çocuğa vurur. Bağırarak büyük bir yaygara kopartır, otobüsteki herkese genç çocuğun cüzdanını çaldığını söyler. Genç çocuk sinirlenir, aya- ğa kalkıp onunla tartışmaya başlar, cüzdanını çalmadığını hatta onu görmediğini sadece eve gitmek istediğini anlatmaya çalışır. Ancak yaşlı kadın ısrarcıdır, çocuğu yakasından tuttuğu gibi oto- büsün içinde ittirir ve bir sonraki durakta karakola gitmek için şoförden onları indirmesini ister. Genç çocuğun dili tutulmuştur ne yapacağını şaşırır.
Otobüs kısa bir süre sonra durur ve yaşlı kadın genç çocuğu da dışarıya sürükleyerek otobüsten iner, ikisi de otobüsün karan- lık yolda uzaklaşmasını izlerler, ardından yaşlı kadın iç çeker.
Genç çocuk sinirli bir şekilde kadına karakolun nerede oldu- ğunu sorar, yaşlı kadının verdiği cevap ise çocuğu oldukça şaşır- tır. Kadın etrafta bir karakol olmadığını ve otobüsten inerek iki- sinin de hayatını kurtardığını belirtir. Tabii ki çocuk şaşırır ve ka- dına hayatını nasıl kurtarmış olabileceğini sorar, kadın otobüse
Hayalet Otobüs
sonradan binen garip askeri kıyafetler içindeki üç adamın aslında insan olmadığını söyler ve uzun cüppelerinin altında ayaklarının olmadığını da ekler.
Delikanlı şaşkın bir şekilde yaşlı kadının suratına bakıp ter- lemeye başlar, ne söyleyeceğini bilemez, üstelik hikâyeye de pek inanmak istemez. Gecenin bu saatinde ve bu dondurucu havada kendisini kimsenin olmadığı ıssız yolda otobüsten indirdiği için kadına kızgındır.
Yaşlı kadın kısa bir süre sonra polisi arayıp otobüste yaşanan- ları ve otobüsün içinde şüpheli bir durum olduğunu anlatır.
O gece yola çıkan 375 numaralı otobüs hiçbir zaman son du- rağa varamamıştır. Otobüs, içindeki şoför ve görevliyle birlikte kayıplara karışmış sanki buharlaşıp yok olmuştur. Polis otobüs güzergahı da dahil olmak üzere şehrin her tarafında 375 numa- ralı otobüsü arar. Otobüsten de içindekilerden de hiçbir iz yok- tur. Polis o gece araçtan inen yaşlı kadını ve genç çocuğu tekrar sorgular, ancak anlattıkları hikâye karşısında akıl sağlıklarının yerinde olmadığına karar vererek serbest bırakır.
İki gün sonra son durağına 100 kilometre uzaklıkta bir yerde otobüs bulunur. Otobüsün içinde çürümüş üç ceset vardır, biri şoföre diğeri kadın görevliye aittir, üçüncü ceset ise kimliği belir- lenemeyen bir kişinindir.
Polis oldukça şaşkındır çünkü daha önce o bölgeyi defalarca taramış ve hiçbir ipucuna rastlayamamışlardır. Raporlara göre otobüste o gece ilk duraktan ayrıldığında o kadar yol gidebilecek kadar benzine sahip yoktur. Hiçbir yerde durmadan ve benzin takviyesi yapmadan bu kadar ilerlemiş olması imkânsızdır, ri- vayete göre benzin deposunun içinde bir miktar kan da bulun-
muştur.
Yapılan otopsiler sonrasında cesetlerde de ilginç bir durum fark edilmiştir. Her ne kadar bu kişiler iki gündür kayıp olsa da
bulunan cesetler en az iki haftalık gibi çürümüştür. Cesetlere kasıtlı olarak müdahele edilmediği de doğrulanmıştır.
Polis, otobüsün bulunduğu yer olan Miyun bölgesi civarında- ki tüm güvenlik kameralarının kayıtlarını sıkı bir şekilde kontrol etmiş, ne otobüse ne de içindeki insanlara dair bir ipucuna ya da kayda rastlamıştır. Aslında, kameralara yansıyan olağandışı tek bir şey bile yoktur.
