İlk denizkızının kim olduğunu biliyor musunuz?Atargatis isimli bir tanrıça. Milattan önce 1000 yılında Asur Kraliçesi Semiramis'in annesi Atargatis, karadaki ölümlü bir ço- bana aşık olur. Tanrıça ölümsüzdür ve çok güçlüdür. Aşık oldu- ğu genç çobanın ise yanlışlıkla ölümüne neden olur. O da bunun acısına dayanamaz ve bir balığa dönüşmek için kendini yüksek kayalıklardan bir denize atar. Ama su onu balığa çevirmez ve ona bir balık kuyruğu ile suda nefes alabilme yetisi verir. Atargatis bugün bilinen efsanevi yaratık denizkızı halini alır.
Japon kültüründe de denizlerde yaşayan bir çeşit onryō vardır ve Japonlar nure-onna olarak adlandırılan bu yaratığın bir çeşit denizkızı olduğuna inanır. Bilinen denizkızlarının aksine olduk- ça kötü niyetli ve şeytanidirler. Popüler bir Japon şehir efsanesi olan nure-onna'nın Japonya'nın güney ve kuzey kıyılarında gö- rüldüğü iddia edilmiştir. Nure-onna, wet woman yani ıslak kadın anlamına gelir. Bu yaratıklar suyun içinde kollarında bir bebek taşıyormuş gibi gözükürler. Dışarıdan onları gören insanlar de- nizin içinde zavallı bir kadının ve bebeğinin boğulduğunu dü- şünerek yardım etmek için kadının yanına koştuklarında artık
her şey için çok geçtir. Bu nure-onna'nın avını yakalamak için kullandığı bir taktiktir.Nure-onna'yı bildiğimiz denizkızlarından ayıran iki şey var. dır. Birincisi kuyruğu bir balık gibi değil, yılan şeklindedir; ikin ve dilinin yılan gibi sivri ve çatallı olduğuna isti de dialkaladığı kurbanlarının kanını emmek için dişlerini ve dişlerinin çatallı dilini kullanır.
Selkie olarak geçen bir başka denizkızının varlığı da seneler dir anlatılan efsanelerden biridir. İnanışa göre selkie'ler deniz lerde yaşayan bir çeşit denizkızı ırkıdır ve karaya çıkabilmek için üzerlerindeki fok derisi benzeri deriyi soyabilirler, derilerini ka- yaların altına ve arkasına saklarlar. Soydukları derinin altından insan bacakları çıkar ve görünüş itibariyle normal insanlardan hiçbir farkları da yoktur.
Ancak selkie'lerin bir çeşit laneti vardır. Herhangi bir kişi sel- kie'lerin derisini bulursa onu himayesi altına alabilir, selkie'lere âşık olan ve onların derilerini bulan çoğunlukla balıkçı kesimin- den olan erkekler, onları kendi eşleri olmaya zorlayıp onlarla evlenebilir. Bir selkie ile evlenen bir adamın asla mutlu olama- yacağı rivayet edilir, çünkü selkie'ler kayıp derilerini aramaktan asla vazgeçmezler ve buldukları anda da eşlerini ve çocuklarını yeryüzünde bırakıp denize gider ve kayıplara karışırlar.
Şimdi gelelim Rusalka olarak geçen yaratıklara, onların hikâyesi biraz daha ilginç. Rusalka Slav mitolojisinde denizkızı ve su perisi anlamlarına gelir.
Geçmiş yıllarda aşklarına karşılık bulamayan genç kadınların kendilerini suda boğarak öldürdükleri zamanlar olmuştur. Bu durumda kadının ruhu nehirdeki, göldeki ya da denizdeki suyun içine karışırmış. Göl ya da deniz yakınında ölen genç kadınlar için de aynı inanış mevcutmuş. Kadının bedeninin ve ruhunun
kötü niyetli bir rusalka halini aldığına inanılırmış ve bu deniz- kızlarının ruhu ölümünün intikamını alana kadar asla huzura ermezmiş.
Rusalkalar suda yaşar ancak karaya da çıkabilirler. Soluk be- nizli, uzun saçlı ve çok güzel kadınlar olarak tasvir edilirler. Ba- zen hafif yeşile kaçan ten renkleri olduğu da bilinir.
Genellikle haziran ayının başları rusalkalar için "green week" yani yeşil hafta olarak geçer ve rivayete göre rusalkalar ritüel için toplu halde karaya çıkarlar. Eski zamanlarda yapıldığına inanılan
cadı ritüelleri gibi, rusalkaların aslında pagan inanışında yer alan yaratıklardan biri olduğu da bilinir. Bu dönemlerde onların var. lığını kontrol etmek için yaşadıkları yerlerin, göl ve nehirlerin kenarlarına giden insanların ise kayıplara karıştığı rapor edilmiş. tir. Hatta bazidusalkaların şarkı söyleyerek ya da su içinde dans ederek çoğunlukla erkekleri suyun içine çektiğine de inanılır.Denizlerde yaşayan lanetli insanların sadece denizkızları ol duğunu düşünmeyin sakın. Bluemen yani mavi adamlar olarak geçen ve özellikle kuzey Avrupa taraflarında varlıklarını sür- dürdüklerine inanılan bir topluluk olduğundan bazı efsaneler- de bahsedilir. Bu yaratıklar bir kadından çok bir erkek görünü- mündedirler, vücutlarının üst kısmı insan gibidir ve alt kısmı da aynı denizkızlarında olduğu gibi balık şeklindedir. Mavi adamlar derin sularda balıkçıların ve balıkçı teknelerinin karşısına çıkar, suda boğuluyormuş gibi yapıp yardım isterler. Genellikle elleri- ni ya da kollarını teknelere doğru uzatırlar, balıkçılar ise onlara yardım etmeye çalışırken aslında mavi adamların kurbanı olur.
Bir de son zamanlarda özellikle sosyal medyada da oldukça popüler olan Siren adı verilen yaratıklara denk gelmiş olabilirsi- niz. Sirenler ürkütücü fantastik yaratıklardır ve denizde yaşadık- ları düşünülür. Genellikle denizkızlarıyla karıştırılır ancak deniz- kızlarına göre çok daha ürkütücüdürler. Söyledikleri şarkılarla insanları büyülerler ve onları kolaylıkla avlarlar.
Birçok inanışta ve kültürde denizkızları gibi denizde yaşadık- ları söylense de Yunan mitolojisinde sirenlerin yarı kuş yarı in- san olduğuna inanılır. Sesleri çok güzeldir, şarkı söyleyebilirler, söyledikleri şarkılarla insanları etkileri altına alıp yanlarına çağı- rabilirler, kanatları olduğu için de uçabilirler.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
paranormal hikayesi 2 ( ışıl ışık)
Horrorbu kitap paranormal hikayesini 2 kitabı olmayan için wattpad te yazmaya başladım +18 korku, endişe, tedirgin hiss lere hissedersiniz