Hoia Baciu OrmanıRomanya Transilvanya'da bulunan Hoia Baciu Ormanı dün- yanın en lanetli yerlerinden biri olarak geçer ve Transilvanya'nın Bermuda Şeytan Üçgeni olarak anılır. Söylenene göre bu bölge paranormal olayların ve ruhani varlıkların merkezidir.
İlk bakışta ağaçların ilginç şekilleri ve çarpık görüntüleri insanın ürpermesine neden olur. Ormanın derinliklerine girdikçe geri çıkmanın zor olduğu söylenir, içine girenlerde izleniyormuş hissi yaratan ormanda uzun süre yürürseniz birtakım kıkırdama ve ağlama sesleri de duymaya başlarsınız.
Ormanla ilgili en ürkütücü hikâyelerden biri ormana giren insanların vücutlarının çeşitli bölgelerinde daha sonradan yanık, cilt döküntüsü ve açıklanamayan morlukların oluşmasıdır, yük- sek ateş ve baş ağrısı gibi şikâyetlerde bulunanlar da mevcuttur.
Ormanın popüler hikâyelerinden biri olan "Hayalet Gelin" hikâyesi şöyledir. Nişanlısıyla ormanda yürüyen genç ve güzel kadın, bir an durarak farklı bir yere yürümeye başlar. Çok geç- meden kaybolan kadını arayan insanlar, bir türlü kadının izine rastlayamaz ve kadın kayıplara karışır. Bu olaydan bir süre son- ra yerel halk ormanda tek başına yürüyen bir gelin gördüklerini dile getirir. Orman içerisinde yer alan kalp şeklindeki iki ağacın yüzeyinde de kaybolan kadın ve nişanlısının isimlerinin yazdığı
söylenir. Zaman zaman orman içinde dolaşırken hayaletvari bir kadın figürüyle karşılaştıklarını belirtenler vardır. Zamanında bu ormana giren bir çobanın ve 200 koyunluk sü.rüsünün ardında hiçbir iz bırakmadan kaybolduğu halk arasında dilden dile dolaşmıştır. İlerleyen zamanlarda yine ormana gidip kaybolan beş yaşında bir kız çocuğundan bahsedilir. Küçük kız yapılan tüm aramalara rağmen bulunamamış, kendisinden ümi di kesen yakınları yaklaşık beş yıl sonra kızın geri dönmesiyle şoke olmuştur. Ancak bir gariplik vardır çünkü kız hiç büyüme. miştir ve aynı kaybolduğu günkü gibidir.
Bu efsaneler ormanın içinde bir çeşit geçit olduğu iddiaları. nı da beraberinde getirmiştir. Yoğun bitki örtüsünün olduğu bu ormanın ortasında bakir bir alan vardır. Yuvarlak ve içinde asla ağaç ya da herhangi bir bitki yetişmeyen bir yerdir. Toprağı çe şitli toksinler ve zararlı gazlar içerir. Bu alanın bir çeşit portal olduğu iddiaları ortada dolaşmaktadır.
Yapılan araştırmalardan sonra bölgedeki toprağın bir kısmı nın radyoaktif olduğu ortaya çıkmıştır.
1968 yılında biyolog Alexandru Sift, ormanın üzerinde uçan bir nesne gördüğünü söyleyerek onu fotoğraflamıştır. Bu olayın sonrasında orman yalnızca hayaletlerle ve paranormal vakalarla değil, uzaylı ve UFO efsaneleriyle de anılmaya başlamıştır.
Aokigahara Ormanı
Ağaçlar denizi olarak bilinen Japonya'daki lanetli orman, dünyada en çok intihar vakasının görüldüğü ikinci yer olarak geçiyor. Özellikle Japon halkının intihar etmek için tercih ettiği yerlerin başında geldiği iddia ediliyor. Senede 50 ile 100 arasında değişen sayıda üzücü olayın gerçekleştiği ormanda birçok kayıp vakalarının da kaydedildiği öne sürülmüştür.
Normalde orman içinde yürüyüş yapılabilecek patikalar bulu- yor ve insanların belirlenen bu rotalardan çıkmamaları gerekiyor. Çünkü inanılmaz sık olan bitki örtüsü kaybolduğunuz an yönü- nüzü bulmanızı veya sesinizi duyurmanızı imkânsızlaştırıyor.
Aokigahara etrafında yoğun olarak bulunan ağaçlar, hem di- şardaki seslerin içeri girmesine hem de içerdeki seslerin dışarıya çıkmasına engel oluyor. Bu yüzden ormanda kaybolursanız bu- lunamama ihtimaliniz yüksek. Üstelik içerisi sessiz, karanlık ve cansız bedenlerle dolu. Derinlerde telefonlar çekmez ve elektro- nik aletler hatta pusula bile çalışmaz.
Japon tarihinde gizemli bir yeri olan ve paranormal varlıklar ve ölü ruhlarla özdeşleşen Aokigahara, Seicho Matsumoto'nun iki karakterinin bu ormanda intihar ettiği romanı Kuroi Kaiju'dan sonra bir intihar merkezi haline gelmiştir.
Hatta bazı inanışlara göre Japon şehir efsanelerinde adı geçen bir çeşit şeytan olan ve yarı insan yarı köpek görünümlü "Ten- gu" isimli varlığın da bu ormanın derinliklerinde dolaştığı inancı mevcuttur.
Ölen kişilerin ruhlarının bu orman içine hapsolduğu ve yalnız dolaşan kişileri de avladığı yine rivayetler arasında. Ancak bunların hepsi efsanelerden ibaret; gerçekler biraz daha acı. Ormanın derinliklerine doğru ilerledikçe pek çok kıyafet, ayakkabı ve son anlarında belki fikrinden vazgeçme ihtimallerine karşı insanların kurduğu boş çadırlar da bulunuyor. Orman için- de ağaçların üzerinde sevdiklerine ithafen yazılan son notlar ve bazı kişisel eşyalar da yer alıyor. Derinlere doğru gidenlerin yin olur da vazgeçilirse diye yönlerini kaybetmemeleri adına yürüyü parkuruna yakın noktalara ip bağladıkları da göze çarpıyor.
Hükümet ormanın girişine, "Hayatınız size aileniz tarafında verilmiş kıymetli bir hediyedir", "Lütfen intihar etmeye karar ve meden önce bu numaraları arayın" yazılı tabelalar yerleştirmiş
Goatman Forest
Keçi Adamın Köprüsü ve köprünün bulunduğu bu orn Amerika Teksas'ta yer alır ve Amerika'nın en lanetli yerlerin biri kabul edilir. Bölge civarında çok kayıp vakası rapor edil tir. Çünkü içinde yarı insan yarı keçi görünümlü son derece likeli ve lanetli bir varlığın yaşadığına inanılır.
Köprünün gerçek ismi Old Alton Bridge'tir, ama günümüzde çoğunlukla Goatman's Bridge yani Keçi Adamın Köprüsü olarak anılır. Köprü 1884'te înşa edilmiştir. Ancak olaylar köprü inşa edilmeden öncesine dayanır. Köprü bir çeşit ormanın içerisinde yer alır ve bu ormanın da lanetli olduğu rivayet edilir. Efsaneye göre demir köprüye üç kere vurursanız Keçi Adam'ı çağırdığınız anlamına gelir. Arabayla bölgeden geçerken arabanızı durdurup üç kere kornaya basmanız durumunda da Keçi Adam'ın geldiğine inanılır. Etrafınızda çürümüş et kokusu duymaya başlarsanız bilin ki Keçi Adam yakınınızdadır.
Bölgedeki ormanın içinde parlayan gözler görebilir ve çeşit- li hışırtılar duyabilirsiniz. Keçi Adam'ın genelde bir insan kafası bazen de bir keçi kafası taşıdığı efsaneleri mevcuttur.
Keçi Adam'ın nereden ve nasıl bu ormana geldiğine dair pek çok teori var. 150 yıl kadar önce bölgede iş yapan Oscar Wash- burn adında bir yatırımcı vardı. Adam gece gündüz çalışmış ve karşılığında et, süt ve süt ürünleri üreten büyük bir firma sahibi olmuştu. Old Alton köprüsünün diğer tarafında da "this way to goatman" yazılı bir levha vardı. Oscar'ın çiftliğinde çokça keçi olduğu için kendisi Goatman yani Keçi Adam olarak anılıyordu. Oscar Washburn çok sevilen, saygı duyulan bir işadamıydı ancak kendisi Afrika kökenliydi yani siyahiydi. Bir gece Ku Klux Klan evine baskın düzenledi ve onu alıp o köprüye götürerek boynuna bir ip geçirdiler ve kendisini köprüden aşağıya atıp astılar. Ertesi gün cesedini almak için köprüye geldiklerinde Oscar
orada değildi. Adamın bir şekilde kaçıp kurtulduğunu düşünen klan üyeleri Oscar'ın evine gitti ve tüm evi yaktı. Oscar'ın ailesi de o anda ne yazık ki evin içindeydi ve kurtulan kimse olmadı. O günden beri Oscar'ın yani Goatman'in bölge civarında do- landığı, insanları ve hayvanları avladığı iddia edilir. Bir kesim de Oscar'ın aslında bölgede dolaşan iyi bir ruh olduğunu, asıl Keçi Adam'ın ise çok daha şeytani bir varlık olduğunu ve başka bir boyuttan geldiğini savunur
ŞİMDİ OKUDUĞUN
paranormal hikayesi 2 ( ışıl ışık)
Horrorbu kitap paranormal hikayesini 2 kitabı olmayan için wattpad te yazmaya başladım +18 korku, endişe, tedirgin hiss lere hissedersiniz