Gidemez Bölüm 33

3.5K 261 136
                                    

Ay ay yine ben geldimmmmmmmmmmmm

Sınırlar dolmadı ama canınız sağolsun bir şey olmaz

Oy sınırı 70 

Yorum sınırı 60

Hadi başlayalım...

(Bölümü düzenlemeden atıyorum yazım yanlışlarına çok takılıyorsanız akşam okumanızı tavsiye ediyorummmmm.)

Medya= Tuğba'nın Alen'e söylediği türkü

....

Giray Gökalp'in  anlatımıyla

Her tarafı kan olan eldivenlerime bakarken yüzümü buruşturmadan edemedim. Bu şerefsiz yüzünden değiştirdiğim dördüncü eldivendi. Tekrardan arkamda duran Uras'a doğru yürüdüm. Kanları tenime değdirmeden eldivenlerimi çıkardığımda Uras çoktan yeni eldivenleri masanın üzerine bırakmıştı. 

Çıkardığım eldivenleri gelişigüzel yere fırlatırken gözüm yerde kanlar içinde yatan soysuza kaydı. Zaten Savaş ve Murat amcanın fazlasıyla benzettiği yüzü şimdi tanınamaz hale gelmişti. Dudağımın kenarı yukarıya doğru kıvrılırken alaylı ses tonumla konuştum.

"Hâlâ biricik arkadaşının yerini söylemeyecek misin? Yani kararın değişti mi onun için soruyorum?"

Kanlı öksürüklerinin arasından belini zemine doğru yaslayıp kafasını bana doğru çevirdi. Umarım bu kadar kolay bir şekilde pes etmezdi. Daha yeni başlıyordum sonuçta. Bir tane eldivenimi taktıktan sonra diğerini de takarken ses duymadığım için daha çok keyiflendim. 

"Uras konuştu mu yoksa ben mi yanlış duydum?"

Uras'a dönüp alaylı ses tonumla konuşurken Uras bana cevap vermeyip sadece yerde kıvranan iti izliyordu. İçini bu şekilde soğutmaya çalışıyordu. 

"Madem Caner şerefsizine bu kadar bağlısın onun için birkaç fedakarlık yapmaktan çekinmezsin diye düşünüyorum. Yanılıyor muyum?"

Deri siyah eldivenlerimi tamamen giydikten sonra elime aldığım kerpetenle tekrardan ona doğru gitmeye başladım. Sandalyeden düştüğünden ona daha yakın olmak için yere doğru eğildim. Elini kendime çektikten sonra düşünmeden serçe parağını koparttım. Kulaklarımda anında acı dolu bir inleyiş yankılanırken içim hâlâ soğumamıştı. 

"Bu ellerinle mi hazırladın o uyuşturucuları hı? Yoksa diğer elinle mi? O uyuşturucuyu verdiğinizde Alen de hareket edememişti değil mi? Şimdi söylesene bana seni hareket edemeyecek hale getirsem mi?"

Diğer elini tutup aynı şeyi yapacakken kısık gülüşleri arasından sesini duydum.

"Haklısın oda hareket edemiyordu. Şimdi benim gibi konuşup yapma bile diyemiyordu Caner'e. Ne kadar üzüc-"

Konuşmasına devam etmesine izin vermeden boğazını sıktım. Sinirden ellerim titriyordu. 

"Ulan oruspu çocuğu seni öldürürüm. SENİ ÖLDÜRÜRÜM!"

Boğazını var gücümle sıkarken anında kıpkırmızı kesilmişti. Boynunu kıracak kadar sıkmaya devam ederken nefesini kesmeme engel olan şey kolumdan çeken Uras olmuştu. 

"Abi nolur sakin ol biraz."

Onunda titreyen ses tonundan kendini zor tuttuğunu fark ediyordum. Hâlâ boynundaki elimi çekmezken bu sefer Uras kulağıma yaklaşmadan fısıldadı.

"Alen'i düşün abi. Eğer şimdi ölürse tek şansımızı da kaybederiz."

Aklıma Alen'in yüzü gelirken elimi sanki ateşe değmiş gibi hızla çektim. Uras haklıydı. Caner'in yerini öğrenebilmek için bu şerefsizin yaşaması gerekiyordu. Cebimden telefonumu çıkarırken titreyen ellerim yüzünden fazlasıyla zorlanıyordum. Açtığım fotoğrafı öksürmekle meşgul olan soysuza gösterdim. Anında gözleri kocaman açılırken bu sefer gülen kişi bendim.

Sakladığın Bir Şeyler VarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin