medya= Alen Ada
Bu bölümü @karainci_50'ye hediye ediyorum:)
Ne diyor bu adam? Acaba mümkün olabilir miydi bu? Diğerlerinin tepkisini merak ettiğimde kafamı Buğra ve Çağan bey'e çevirdim neden gözleri dolmuş bir şekilde bana bakıyorlardı? Umarım bu adamın dediklerine hemen inanmamışlardır.
Bi bizde baksaydık test sonuçlarına, belki bir yanlışlık yapmışlardır. Kendimi kafamda kurduğum bu saçma düşüncelerden adamın bana sarılmak için yaklaşmasıyla kurtardım ve hızla geri adımladım. Bunu yaptığımda adamın gözlerindeki derin hüzün ve kırgınlık beni paramparça etti.
Kendimi o an çok kötü hissettim, adamdan bakışlarımı kaçırdım.
"Şey ben özür dilerim." dedim.
Bir an öyle bir açıklama yapmam gerektiğini düşündüm. Adam anlayışla kafasını salladı ve gülümsedi. Çağan bey konuşunca ona döndüm.
"Peki şimdi ne olacak?"
Evet bende bunu merak ediyordum. Caner'in yanına bir daha gidersem oradan canlı çıkacağıma emin olamıyordum. En iyisi otelde kalmaktı zaten yanımda yeterince param vardı. Tabi bunun için dedeme ayrı minnettardım.
Dedem bu yaşıma kadar bana gerçekten sevgi gösteren tek kişiydi. Beni hep onlardan korudu ama ben daha on üç yaşımdayken kalp rahatsızlığı yüzünden yaşamını yitirdi. O öldükten sonra beni evde koruyacak kimse kalmamıştı. Zaten şiddet görmeye o zaman başlamıştım.
Dedem ölmeden önce tüm mirasını benim üzerime bırakmış ve bana mektup yazmıştı. Mektupta o parayı 18 yaşımdan sonra çekebileceğimi ve o paranın bir kuruşunu bile onlara(sahte aileme) vermemem gerektiğini yazmıştı.
Bu mektubu 17 yaşımda bana dedemin avukatı ulaştırmıştı. Neden bu zamana kadar beklediğini sorduğumda dedemin isteğine göre böyle olması gerektiğini söylemişti ve şimdi bu parayı istediğim gibi kullanıyordum. Daldığım düşüncelere içerideki adamın sesiyle ara verdim.
"Ne demek ne yapacağız, kızımı alıp eve gideceğiz. Sonra da anneniz ve kardeşlerinizle tanıştıracağız. Kardeşinizin odası bile hazır."
Bu kadar heyecanlı konuşması beni mutlu etsede bana sormamasına sinirlenmiştim.
"Şey aslında ben bugün otelde kalsam daha iyi olur. Sabah olunca da-" Aklıma bir şey gelmediğinde inceldiği yerden kopsun diyerek saçmalamaya başladım.
"Sabah ola hayrola değil mi? Sonuçta acele işe şeytan karışır. İki papucu bir ayağa sıkıştırmaya gerek yok."
Ah ya aslında sona doğru çok iyi gidiyordum. Allah aşkına iki papucu bir ayağa sıkıştırmakta neydi? Zaten atasözleri ve deyimlerle aram hiç iyi olmamıştı.
Hepsi bana cin görmüş gibi bakıyorlardı. Utanmasalar ayaklarım ters mi diye kontrol edeceklerdi. Tam yeni bir şeyler söyleyecektim ki Çağan bey'in kahkahaları yüzünden sustum.
Nefesi kesilinceye kadar gülüyordu. Tamam deyim ve atasözlerini yanlış yerde ve yanlış şekilde kullanmış olabilirdim ama bu kadar gülünecek bir şey yoktu. Tek gülmeyen kişi Buğra bey'di. Ona doğru döndüğümde bana çatık kaşlarla bakıyordu.
"Sen bizimkilerle tanışmaktan mı korkuyorsun?"
Ayy anlamıştı ne diyecektim ben şimdi? Yüzüne yüzüne bakıp -valla nasıl da bildin- diyemezdim değil mi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sakladığın Bir Şeyler Var
Randomkitabım gerçek ailesi sandığı insanlar tarafından yıllarca şiddet gören bir kızın asıl gerçek ailesiyle tanışması ve onlarla yaşamaya başladıktan sonra iyiyce birbirine giren olayları konu alır umarım kitabı seversiniz.