Geçmişin Unutulmayan İzleri Bölüm 37

4.4K 310 325
                                    

Ayayayayaya o kadar güzel yorumlar yazdınız kiiiii dayanamadım attım bölümü. Umarım beğenirsinizzzzz.

Oy sınırı 210

Yorum sınırı 190


...

Giray'ın anlatımıyla

Bir anda tüm sesler sustu. Belki de ilk defa kafamdaki sesler tamamen susmuştu. Sadece bu da değildi elbette. Kalbim... Kalbim çok hızlı atıyordu. Bu kadar hızlı atması normal miydi? Ya da ellerim? Ellerim neden bu kadar titriyordu.

Ne olduğunu yeni yeni fark edebilmişken Alen'in dudakları dudaklarıma sadece baskı uyguluyor hiç hareket etmiyordu. Yumduğu gözlerini yavaş yavaş açarken geri çekildi. Ben ise hiçbir tepki verememiştim. Hâlâ kucağımdan inmezken artık ağlaması dinmişe benziyordu. Kolunu kaldırıp ıslak yanaklarını silerken güldü.

"Bak gördün mü işe yarad-"

Cümlesini tamamlamasına izin vermeden yanaklarından tutup bu sefer ben yapıştım dudaklarına. Az önce karşılık veremeyişimin sebebi şaşkınlıktandı. Sadece bir an. Bir an bile benden rahatsız olduğunu ya da istemediğini hissedersem anında geri çekilirdim. Alen hazır olmayabilirdi ve ben bunu normal karşılardım. Ben onu istediği kadar beklerdim.

Ben böyle düşünürken Alen beni bir kez daha şaşırtarak kollarını boynuma daha sıkı dolayıp bacaklarını belime sardı. Sonra her şey bir anda olmuştu. Sanki içimizde bir şeyler patlamış bizde onla beraber alev almıştık.

Yanağındaki ellerim sırtına gelirken onu kendime daha çok çektim. Bu saatten sonra benden bir santim bile uzak olmasını istemiyordum. Göğsünün hızla inip kalktığını fark edince dudaklarımızı ayırdım. Dudaklarımız hâlâ birbirine değerken Alen içine derin bir nefes çekti.

Uzaklaştığım dudakları bir kez daha birleştirdim dudaklarımla. Alt dudağını sıkıca kavrarken bana acemice karşılık vermeye çalışıyor, aklımı yerinden oynatıyordu. Alt dudağından sonra bu sefer sıkıca üst dudağını kavradığımda Alen'in ellerini ensemdeki saçlarımda hissettim.

Alen'in yeniden nefessiz kaldığını hissettiğimde yeniden ayrıldım dudaklarından. Bugün yeterince yorulmuşken onu daha da zorlamak istemiyordum. Alen yeniden dudaklarıma yaklaşırken ondan önce davranıp dudağının kenarındaki yarayı hafifçe öptüm. Canını acıtmaktan deli gibi korkarken Alen derin derin nefes alıyordu. Dudaklarım bu sefer moraran yanağının üzerine gitti.

Sakinleşmesi için sırtını okşarken defalarca moraran yanağına küçük öpücüklerimi kondurdum. Biraz geri çekilip dudağının üzerine küçük bir öpücük bırakmışken anlını anlıma yasladım. Yumduğu gözlerini açmazken baş parmağım yavaşça kaşındaki bandın üzerinde gezdi.

"Çok acıdı mı?"

Fısıldarcasına konuştuğumda Alen cevap vermek yerine kafasıyla yavaşça onaylayıp ensemdeki saçlarımla oynamaya devam etti. Galiba bu hoşuna gitmişti.

"Ama şimdi geçti."

Benim gibi fısıldarcasına konuştuğunda dudaklarımdaki kıvrıma engel olamamıştım. Yavaşça gözlerini açtığında orman yeşilleri benim keskin kahvelerimle buluştu. Aklıma kazır gibi inceledim yüzünün her zerresini. Her şeyinin ezberimde olmasını istiyordum. Küçük burnunun üzerindeki az sayıda olan çillere kadar her şeyini bilmek istiyordum.

Alt dudağına yeniden kısa bir öpücük kondurduktan sonra yeniden dudağının kenarındaki yaradan öptüm. Onu öperken dudağındaki yarayı bir anlığına olsa da unutmuştum. Umarım canını yakmamıştım. Dudaklarım bu sefer yavaşça çenesinden boynuna doğru gitti. Mis gibi kokuyordu Alen. Bu dünyadaki tek ve en güzel şeymiş gibi kokuyordu.

Sakladığın Bir Şeyler VarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin